İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:TAYYİP ERDOĞAN VE ABDULLAH GÜL’ÜN ERGENEKON DAVASINDAKİ KONUMLARI

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi,
Ergenekon davasında
Hem Polis,
Hem Savcı,
Hem Yargıç
Hem İnfaz Memuru
Hem de ABD Başkanının parmağının altındaki düğme
konumunda olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf etmişlerdir.

Tayyip Er...

Tarih:

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi,
Ergenekon davasında
Hem Polis,
Hem Savcı,
Hem Yargıç
Hem İnfaz Memuru
Hem de ABD Başkanının parmağının altındaki düğme
konumunda olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf etmişlerdir.

Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisi,
Ergenekon davasında
Hem Polis,
Hem Savcı,
Hem Yargıç
Hem İnfaz Memuru
Hem de ABD Başkanının parmağının altındaki düğme
konumunda olduklarını kendi ağızlarıyla itiraf etmişlerdir.
İşte itirafları.

1. A. Gül: “Savcı bulun, yakalayın, yargılayın”
Abdullah Gül, Danıştay cinayetinden hemen sonra Emniyet ve MİT yöneticilerinin katıldıkları bilgilendirme toplantısında şöyle konuşuyor: “Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi yakalansın, yargılansın.” (Aktaran: İsmet Berkan, Radikal, 4 Temmuz 2008 ve Murat Yetkin)
O zaman Tayyip Erdoğan iktidarının Başbakan Yardımcısı ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı olan Abdullah Gül, hem delil üretme, hem uygun savcıyı bulma, hem yakalama, hem de yargılama makamı olduğunu itiraf etmektedir. Bu konuşmasını İsmet Berkan ve Murat Yetkin Radikal’de yazdılar ve yalanlanmadı.

2. Polise hakim ve savcıları hiçe sayan “sinkaflı” sınırsız yetki
Polis memurunun Ümraniye Karakolu’nda, 12 Haziran 2007 günü, karakolda bulunan bombalar için uydurma tutanak düzenlenirken kamera kaydındaki konuşması aynen şöyle: “Soruşturma Ergenekon olduktan sonra sinkaf ederim hakimini de savcısını da.”
Dava dosyasındaki kamera kayıtlarında saptandığı üzere, polisler, bombaları gecekondu çatısında bulunduğu belirtilen saatten bir buçuk saat önce, daha arama yapılmadan, Ümraniye Karakolunda masaya dizerek çatıda bulunmuş gibi tutanak düzenliyorlar. Polisler, yukardan aldıkları kanunları çiğneme yetkisini, savcılar ve yargıçlar hakkında hayasızca “sinkaflı” sövgülerle ve Genelkurmay Başkanına iki kez “O. çocuğu” diyerek dile getiriyorlar. Hepsi kamera kayıtlarında. Fethullahçı ekibe bağlı olan bu polisler, görevli polis ekibini devre dışı bırakarak tertibi yürütüyorlar. Dahası Zir Vadisi’nden çıkan bombaların Ümraniye’de bulunduğu ve imha edildiği iddia edilen bombalarla aynı olduğu da dava dosyasına giren kanıtlarla saptanmış bulunuyor. Kamera kayıtlarında bu konuşmaları yapan polisler belli olduğu halde haklarında beş yıldır hiçbir işlem yapılmıyor. Çünkü yetkilerini Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’den alıyorlar.

3. Tayyip Erdoğan: “Ergenekon operasyonunda yargıyla uyum içinde çalışıyoruz.”
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD'den 35 kişilik CIA operasyon ekibinin Ankara'ya geldiği 18 Şubat 2008 günü şu açıklamayı yaptı: “Ergenekon operasyonunda yürütme ve yargı uyum içinde çalışıyor.”
Görüldüğü gibi, Tayyip Erdoğan yargıyı yönettiklerini daha Ergenekon operasyonunun en başlarında kamuoyu önünde açıklamıştır. Ergenekon soruşturma ve kovuşturmasında görevli hakim ve savcıların durumu da böylece bizzat Tayyip Erdoğan tarafından tanımlanmıştır.

4. Tayyip Erdoğan: “Ergenekon davasının savcısıyım”
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ergenekon savcılarının iddianameyi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiklerinin hemen ertesi günü, Ergenekon davasındaki konumunu şöyle açıkladı: “Bu davanın savcısıyım.”
Tayyip Erdoğan, bu açıklamasını “Deniz Baykal’ın avukatım demesinden sonra söyledim” diyerek yalan beyanda bulundu. Deniz Baykal, “Bu davanın avukatıyım” açıklamasını, Tayip Erdoğan’a cevap olarak daha sonra yaptı.

5. Tayyip Erdoğan: ”Silivri’de özel yargı kurduk”
Tayyip Erdoğan imzalı AKP kitapçığında şöyle yazıyor: “Gerekli hallerde farklı mahallerde özel amaçlarla sorgulama ve yargılamalar yapılabilir. Şu anda Ergenekon davasının Silivri’de görülmesi bunun en tipik örneklerindendir.” (AKP’nin Recep Tayyip Erdoğan imzalı “Soruları ve Cevaplarıyla Demokratik Açılım Süreci” başlıklı kitapçığı, cevap 26, Ocak 2010)

6. Tayyip Erdoğan: “Onları biz içeri tıktık”
Tayyip Erdoğan, 19 Aralık 2010 günü Bitlis’te yaptığı konuşmada Ergenekon davası sanıklarıyla ilgili olarak şöyle konuştu: “Aydınları içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri tıktıklarımız arasında bir tane aydın yok.” (Bitlis konuşmasının görüntü kaydı yoğun disk içinde mahkemeye verildi.)
Tayyip Erdoğan, tutuklama makamının mahkeme değil, fakat kendisi olduğunu işte böyle açıkladı.

7. ABD Başkanı’nın parmağının altındaki düğme itirafı
Fehmi Koru, Kanal 7‘de, 28 Ocak 2008 günü yaptığı konuşmada ve Yeni Şafak’ta, 1 Şubat 2008 günü yayınlanan yazıda, Ergenekon tertibinin karar makamını şöyle açıkladı: “Ergenekon operasyonunun düğmesine 5 Kasım 2007 günü Oval Ofis’te ABD Başkanı Bush bastı (
Bu itirafı yapan, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’ın kırk yıllık en yakın arkadaşları gazeteci Fehmi Kordu’dur. Hem televizyonda sözlü olarak, hem de köşesinde yazılı olarak yaptığı bu açıklama, ABD yetkilileri ve Tayyip Erdoğan tarafından yalanlanmamıştır. BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan, bizzat en yakın arkadaşı tarafından Ergenekon davalarında, ABD Başkanı’nın parmağının altındaki “düğme” konumuna düşürülmüştür.

İtiraf etmektedirler ki
Bizzat Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, itiraf etmektedirler ki,
- Delil üretilmesini emretmişlerdir.
- Özel savcılar bulmuşlardır.
- Yakalayın emri vermişlerdir.
- Yargılayın talimatı vermişlerdir.
- Emirleri altındaki polislere hakimlere ve savcılara “sinkaflı” sövmeye kadar varan sınırsız yetki tanımışlardır. O kadar ki, hakimlere, savcılara ve Genelkurmay Başkanına en ağır sövgüleri kamera kaydına geçen polisler hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
- Buldukları savcılar ve yargıçlarla “uyum içinde” çalıştıklarını açıkça söylemişlerdir.
- Hızlarını alamamış “Ergenekon savcısı” olduklarını ilan etmişlerdir.
- Silivri’de “özel amaçlarla sorgulama ve yargılama” yaptıklarını, “özel yargı” kurduklarını Parti kitapçığıyla milyonlara duyurmuşlardır.
- Tutukluları “Biz içeri tıktık” diye tutuklama makamı olduklarını ilan etmişlerdir. Böylece tutuklama kararlarının mahkemelerce alınmadığını belirtmişlerdir.
- “Tayyip Erdoğan’ın 1 Milyar dolar serveti olduğunu” yazan gazetecilerin “Ergenekon’dan içerde” olduklarını söyleyerek, tutuklama gerekçesinin kendilerinin servetleriyle ilgili olduğunu açıklamışlardır.