İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:TAYYİP ERDOĞAN ÖCALAN’IN MEKTUBUNU AÇIKLAMALI!

İmralı’da müzakere bitti, sözleşme bağlandı. Hakan Fidan-Abdullah Öcalan sözleşmesinin maddeleri. Gizlenen en önemli madde. Sözleşme nasıl kayda geçirildi. Apo’nun verdiği taahhütname. Sözleşmenin evveliyatı. Sözleşmenin öngördüğü senaryoda kaç enstrüman var? Kan...

Tarih:

İmralı’da müzakere bitti, sözleşme bağlandı. Hakan Fidan-Abdullah Öcalan sözleşmesinin maddeleri. Gizlenen en önemli madde. Sözleşme nasıl kayda geçirildi. Apo’nun verdiği taahhütname. Sözleşmenin evveliyatı. Sözleşmenin öngördüğü senaryoda kaç enstrüman var? Kanlı mı kansız mı? Senaryonun diğer oyuncuları? Mektubun açıklanmasını kim istiyor ve kimler niçin istemiyor?

Kamuoyunda sorular yoğunlaşıyor:
- İmralı’da neyin müzakeresi yapılıyor?
- Hangi anlaşmalar bağlandı?
PKK cenahı da merakını gizlemiyor. Vatan gazetesinin “PKK Avrupa sorumlularından” diye tanıttığı DEP eski milletvekili Remzi Kartal, “Biz, Öcalan’ın hükümete ne dediğini öğrenmek, bilmek istiyoruz” sözleriyle o merakı yansıtıyor ( Rudaw internet sitesinden aktaran Vatan, 31 Aralık 2012).

Müzakere çoktan bitmiş
sözleşme bağlanmış
İmralı’da müzakere falan yok.
Sözleşmeler çoktan bağlanmış ve uygulamaya geçilmiş.
En son Tayyip Erdoğan bu gerçeği Haber Türk beyazcamından açıkladı: “Şu anda İmralı beklentilerimize cevap verecek noktaya doğru bir defa adımlarını atıyor.” (1 Şubat 2013)
Abdullah Öcalan’ın açıklamaları da, anlaşmanın sonuçlandığını gösteriyor. O kadar ki, PKK lideri, Tayyip Erdoğan yönetimine duyduğu güveni gazetelerden ilan ediyor.


Hürriyet, 24 Ocak 2013

Sözleşmenin birinci maddesi
Bülent Arınç’ın beyanatları ve AKP yandaşı basında çıkan haberler de sözleşmenin bağlandığını doğrular yönde.
Hatta maddeler de resmi ağızlardan dile getiriliyor. Tayyip Erdoğan, Haber Türk’teki söyleşide Fatih Altaylı’ya birinci maddeyi açıkladı: “O da [İmralı] silahların bırakılmasından yana bir tavrın içine girmiş.”

Sözleşmenin ikinci maddesi
Diğer maddeler de gazete sayfalarından ilan ediliyor.
Abdullah Öcalan, “Anayasanın vatandaşlık maddelerini Numan Kurtulmuş ve Osman Can yazsın” diyor. Böylece sözleşmenin ikinci maddesi de kamuoyuna açıklanmış oldu. PKK lideri, Anayasanın vatandaşlık maddesini AKP’nin yazmasını kabul ediyor. AKP’nin Türk kavramını vatandaşlık maddesinden silen önerisi basında yer aldı.

Sözleşmenin üçüncü maddesi
AKP’nin bütün sözcüleri, Abdullah Öcalan’ı yere göğe koymuyorlar. Artık bütün mesele, Öcalan’ın PKK üzerindeki disiplinini elbirliğiyle sağlamaktır. Bütün dikkatler, Kandil’in Öcalan’a bağlı kalmasında yoğunlaşıyor.
Böylece üçüncü madde de belirginleşiyor: Öcalan, Kandil’i yola getirecek!

Sözleşmenin gizlenen maddesi
Öcalan’ın kendisine yazdırtılan mektupta, “bölgesel özerklik” talebinden vazgeçtiği de basında yer aldı. Bu talep yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi formülüyle karşılanıyor.
Kamuoyundan asıl gizlenen madde, Tayyip Erdoğan ile Barzani arasındaki petrol biraderliğine Abdullah Öcalan’ın da katılmasıdır. Bu durumda PKK’nın Kandil’deki silahlı gücü, petrolü fetih seferinin enstrümanı haline getirilmektedir. Böylece ABD’nin duyarlılığı karşılanmaktadır. PKK silahlı varlığını korumanın ötesinde, Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetiminin korumasına kavuşturulacak ve namlular hep birlikte Irak’a, İran’a ve Suriye’ye dönük olacaktır.
Değişen koşullarda ABD’nin PKK’ya yeni silahlı görevler yüklemesi olanağı özenle korunmakta, hatta geliştirilmektedir.
Mektup açıklanınca, bu gerçekleri içeren şifreler de çözülmüş olacaktır. O nedenle açıklanmıyor.

Sözleşme 2012’de bağlandı
Çok önemli bir soru:
2011 yılı Eylül ayından sonra Abdullah Öcalan’ın avukatları ve ailesiyle bağlantısı niçin kesildi?
Bu uygulamanın Öcalan’ın kabulüyle yürütüldüğü apaçık ortadaydı. Doğru dürüst itiraz eden falan olmadı.
Müzakereler o zaman yapıldı ve müzakerelerin verimli yürümesi için, süreç her tür söylenti ve dedikoduya kapatıldı.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Abdullah Öcalan arasındaki samimi ilişkinin o süreçte geliştiği görülüyor.

Duygu ve görüş birliği
Aralarında mükemmel bir görüş ve duygu birliği oluştuğu ortada. Abdullah Öcalan, Paris’te Sakine Cansızları katleden merkezin bir zamanlar Hakan Fidan’a da tertip yapmaya kalktığını söylüyor.
Hasımlar müşterek!
Abdullah Öcalan, her fırsatta MİT Müsteşarına bağlılığını dile getiriyor. Hükümete duyduğu güven, bu bağlılıkla ilişkili gözüküyor.

Sözleşmenin evveliyatı
Aslında anlaşmanın çok daha önce 2009 yılında Brüksel görüşmelerinde bağlandığını Aydınlık güvenilir kaynaklara dayanarak açıklamıştı (Aydınlık, 22-23 Ocak 2013).
Anlaşmanın merkezinde, ABD yönlendirmesi gereği Kerkük petrolü olduğu bugün bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.
Ne var ki, Habur olayı, uygulamayı dinamitledi. AKP oyları yüzde 25’e düşünce, Tayyip Erdoğan geri adım attı.
2011 seçiminden sonra Suriye Muhaberatının uyguladığı modele dönüldü. Yani PKK’yı Abdullah Öcalan üzerinden bağlamak. Denetim altında olanla bütün örgütü denetlemek.

Sözleşmenin tutanağı
İşte burada Abdullah Öcalan’ın Tayyip Erdoğan’a yazdığı mektup, yürüyen süreci anlamamız için anahtar değeri kazanıyor.
Hürriyet yazarı İsmet Berkan durup durup o mektubu yazıyor. (18 ve 22 Ocak 2013).
Abdullah Öcalan, bu mektupla, Tayyip Erdoğan’a “çözümde rol alabileceğini” bildiriyor.
Ancak burada İsmet Berkan’a mektup bilgisini ulaştıranlar, bir de yanlış bilgi veriyorlar: MİT Müsteşarı Hakan Fidan, mektuptan sonra Öcalan ile görüşmek için İmralı’ya gitmiş!
Sürecin mantığına uymuyor!
Bütün olgular gösteriyor ki, önce Hakan Fidan Abdullah Öcalan ile görüşüyor ve onu bu mektubu yazmaya “ikna” ediyor.
Bu mektup bir gün açıklandığı zaman görülecektir, Abdullah Öcalan Tayyip Erdoğan’a bir teslim belgesi vermiştir.
Sürecin başlatılması için öncelikle Abdullah Öcalan’dan bir taahhütname alınmıştır. Habur olayı da kullanılarak, Abdullah Öcalan’ın güven vermesi için, sözleşmenin ruhunu tutanağa geçirmesi istenmiştir.

İmralı Açılımı
taahhütname alındıktan sonra ilan edildi
O taahhütname, Öcalan’dan alınmadan, İmralı Açılımı kamuoyuna açıklanamazdı. Tayyip Erdoğan iktidar, Apo’dan o mektubu aldığı için, İmralı sürecini ilan etti.
Yapılan açıklamanın kendisi, sözleşmenin bağlandığına işaret eden en önemli kanıttır.
Bütün istihbarat örgütleri, önce imzalı belge alır, ondan sonra uygulamaya geçilir. O belge, sürecin temel güvencesidir. Başka türlü olmaz.

Taahhütname Tayyip Erdoğan’ın elinde
Şu anda o mektup Tayyip Erdoğan’ın elindedir. Abdullah Öcalan da, o mektupta kayda geçirtilen sorumlulukları yerine getirmektedir.
Abdullah Öcalan’ın bu kadar parlatılmasının nedeni de o taahhütnamedir.
Abdullah Öcalan, mektupla bağlanmıştır.

Kim kime teslim oldu
Bu saptamalar da gösteriyor ki, MHP’nin hükümete yönelttiği “Apo’ya teslim oldu” eleştirisi gerçekçi değildir.
Evet, teslim olanlar var, teslim alan da var, onları doğru belirlemek çok önemlidir.

Bir değil iki “enstrüman” var
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan’ın ikisi de el ele ABD emperyalizmine teslim olmuşlardır.
İmralı Açılımının dümeninde Washington yönetimi bulunuyor. Brüksel ve Oslo’dan İmralı’ya kadar masanın başında CIA var. ABD’nin projesi uygulanıyor. Yürütülen sürecin halkımızı ilgilendiren yönü budur.
“Barış, barış” tempoları tutularak, ülkemiz ABD’nin kanlı Kerkük senaryolarının içine itiliyor.
AKP ve PKK, ABD’nin kanlı Kerkük-Musul senaryosunda ABD’nin enstrümanı olmakta anlaşmış bulunuyorlar.

Hasan Basri Özbey’in
“mektubu açıkla” talebi
Artık Türkiye ABD güdümlü AKP+PKK hükümeti tarafından yönetiliyor.
Parlamentodaki CHP ve MHP, muhalefet yapmıyorlar. Çünkü Türkiye’de muhalefet, hele bugün ancak ABD’ye muhalefettir.
İşte bu muhalefeti İşçi Partisi yürütüyor.
İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey’in Tayyip Erdoğan’a yönelttiği, “Öcalan’ın mektubunu açıkla” talebi, ABD enstrümanlarını 12’den vuruyor.
O mektupta Apo’ya yazdırtılanlar, yapılan sözleşmenin maddeleridir.
Mektup, barış müjdesi içermiyor. Okumasını bilenler, o mektubun kanlı senaryodaki rolleri tanımladığını anlayacaklardır.
CHP ve MHP liderlerinden bu mektubun açıklanması için çaba göstermelerini beklemek boşunadır. Çünkü onlar da senaryodaki rollerini oynuyorlar.

YARIN: KERKÜK PETROL SEFERİNDE ABD-AKP-İMRALI-KANDİL İLİŞKİLERİ