İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:TAYYİP ERDOĞAN’IN GENELKURMAY’A CEVABI!

Kemal’in askerlerine yine tutuklama. Sert çıkışa sert cevap. Bir tek E. Tümg. Naci Beştepe gördü. BOP Eşbaşkanlığı “pozisyonunu” hatırlatıyor. Hayâle kapılmak görev değildir. “Karşıda düşmanların bakıpturur” Hem dövüyor, hem sevindirik yapıyor. İzmir’e ç...

Tarih:

Kemal’in askerlerine yine tutuklama. Sert çıkışa sert cevap. Bir tek E. Tümg. Naci Beştepe gördü. BOP Eşbaşkanlığı “pozisyonunu” hatırlatıyor. Hayâle kapılmak görev değildir. “Karşıda düşmanların bakıpturur” Hem dövüyor, hem sevindirik yapıyor. İzmir’e çıkan düşmanı çiçekle karşılamadaki konukseverlik. Hasan Pulur dostum, hangi devletin terbiyesi?

Siz belki onlara “hükümet” diyorsunuz, hayır ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı!
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti kavramını lütfen harcamayınız, “deliğe süpürülme” yetkilerini yabancılara verenlere, USA devletinin sıradüzeni içinde BOP görevi yapanlara hükümet denemez!

Kemal’in askerlerine yine tutuklama
İşte o BOP Eşbaşkanlığı 13 Şubat Perşembe günü akşamı Genelkurmay’a cevabını verdi.
Ne cevabı diyeceksiniz.
- E. Org. Orhan Öney,
- E. Ora. Hayri Bülent Alpkaya,
- E. Korg. Köksal Karabay,
- E. Kora. Altaç Atılan;
28 Şubat soruşturmasından Ankara’da tutuklandılar.
Cevap budur!
Tutuklanan Sayın Komutanlarımıza Silivri Kalasından selamlarımızı ve dayanışma duygularımızı gönderiyoruz. Onlar da öğrenmiş olduk ki, Mustafa Kemal’in askerlerinden! Genel tutuklama nedeni budur!

Sert çıkışa sert cevap
BOP Eşbaşkanlığı, Genelkurmay’a cevabını, Özel Görevli Ankara Ağır Ceza Mahkemesi eliyle yolladı.
Neyin cevabı?
Hatırlayacaksınız, BOP Eşbaşkanı, “Silahlı kuvvetlerin moral değerlerinin alt üst olduğunu”, “TSK’nın terörle mücadele edemez hale getirildiğini”, “Oralara gönderilecek subay kalmadığını” söylüyordu.
Genelkurmay, BOP Eşbaşkanlığı’nın bu moral bozucu açıklamalarına 6 Şubat 2013 günü sert bir cevap verdi (Bkz. 7 Şubat 2013 günlü gazeteler). Özetle “dimdik ayaktayız” dedi. “TSK’da emir komuta zafiyeti yoktu”. Tayyip Erdoğan’ın beyanları “yıkıcı mahiyette” bulunmuştu. “Devletin gücü ve itibarına zarar veriliyordu.” “Ülkeye yapılacak en büyük kötülük” buydu!

Bir tek E. Tümg. Naci Beştepe gördü
Genelkurmay’ın açıklamasının, BOP Eşbaşkanını hedef aldığını hiçbir yayın organı farkedemedi, bizler de anlayamadık. Genelkurmay’ın açıklamasında “yıkıcı mahiyetteki söylem ve yayınların” adres gösterilmesine takılarak, asıl adresi göremedik.
Bizi uyandıran E. Tümg. Naci Beştepe’nin Aydınlık’ta çıkan aydınlatıcı yazısı oldu.
Başlıkta her şey vardı: “Genelkurmay Başkanlığı’nın Başbakan’a sert çıkışı ve Başbakan’ın oryantal dansı.” (12 Şubat 2013). Bu yazıyı mutlaka yeniden okuyunuz.

BOP Eşbaşkanlığı “pozisyonunu” hatırlatıyor
Dört komutanın tutuklanması, derin yorumları gerektirmeyecek kadar açıktır:
ABD’nin BOP Eşbaşkanlığı, Genelkurmay’a “Senin sert çıkışını falan tanımam” diyor, pozisyonunu hatırlatıyor! ABD’ye bağımlı bir konumda olduğu için “pozisyon” diyoruz.

Hayâle kapılmak görev değildir
Medyadaki dalkavuk takımı, dün gece gevezeliğe başlamış olmalı.
Bu yazıyı Perşembe sabahı yazıyoruz. Ama söylenecekleri artık hepimiz ezberledik. Bu tutuklamaları, “F Örgütünün Tayyip Erdoğan’a meydan okuması” diye yorumlayacak ve BOP Eşbaşkanını temize çıkarmak için kim bilir hangi çamurlu derelerden su taşıyacaklardır.
Onlar görev yapıyor. Ancak bizim boş hayallere kapılmamız, bir görev değildir, aymazlıktır. Ve bir süre sonra budalalık aşamasına ulaşacaktır.

“Karşıda düşmanların bakıpturur”
Özel Mahkemeler, Fethullah Gülen’in değil, doğrudan ABD BOP Eşbaşkanı’nın denetimindedir.
Türkiye’ye ve Türk Ordusu’na düşmanlıkla görevli merkezi iyi tanıyalım.
Dört komutanımızı tutuklayan makam, bir kez daha altını çizerek belirtiyoruz, BOP Eşbaşkanlığı’dır.
Rahmetli Talip Özkan’ın çok güzel söylediği o “Avşar Beyleri” deyişinde, “Karşıda düşmanların bakıpturur” diye uyaran bir sesleniş vardır.
Biz, Türkiye’yi bölme operasyonunu yedi yıldır yürütenleri görmek istemiyoruz.

Hem dövüyor
Hem sevindirik yapıyor
Düşman, Cumhuriyeti yıkma harekâtını iki eylemle yürütüyor: Hem dövüyor, hem “seviyor”!
Dövmezse, kimseyi sevindirik yapamaz.
Dövecek ki, içimizden birinin elini tutunca, hep birlikte sevindirik olalım. Yani kolektif sevindirik olma durumu!
Ey Türk aydını,
Ey Türk subayı,
Tanı kendini!
İki gün hapis yatınca, kendini kaybedip de devrimci geleneğini unutma!
Yapıştığın eli, sarıldığın kolu iyi tanı!

İzmir’e çıkan düşmanı çiçekle karşılamadaki konukseverlik
Bir kısım arkadaşlar “celladımızı sevmek de insanlıktır” türünden beyanatlar veriyorlar. Bu tavrı, BOP Eşbaşkanlığına bilinçsiz ve fahrî hizmet dışında bir nedenle açıklayabilen var mı?
Bölünme Anayasasını Türkiyemize dayatanlar, Cumhuriyetimizin ve Ordumuzun cellâtlarıdır.
Bunu artık görelim.
İzmir’e çıkan düşman ordusunu çiçekle karşılamak ne kadar insanlık ise, BOP Eşbaşkanlığına konukseverlik de o kadar insanlıktır. Bunu hoş görenler, işin ciddiyetinin farkında olmayan ve sürece Türkiye açısından bakma mecali olmayanlardır.

Hasan Pulur dostum
Hangi devletin terbiyesi?
BOP Eşbaşkanlığına hürmet, bir “devlet terbiyesi” olabilir, ama o devlet terbiyesi, Türkiye Cumhuriyeti devletinin terbiyesi değil, ABD devletinin terbiyesidir, öyle değil mi can dostum Hasan Pulur?
BOP Eşbaşkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti devletine ait bir makam değildir!
Dayak yiyince, devletimizi şaşırmayalım!
Bekir Coşkun, “Abdullah Gül benim Cumhurbaşkanım değildir” derken, hepimiz adına konuşmayarak nezâket göstermişti. Aslında “Bizim Cumhurbaşkanımız değil” demişti. Türkiye’yi bölenlerle, “2 sayfa 9 maddelik gizli sözleşme” yapanlar, bizim Başbakanımız, bizim Cumhurbaşkanımız değildir.
Bekir Coşkun’un o sözü tarihsel bir saptamadır!