İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: TARTIŞMA BİTİREN EYLEM

19 Mayıs 2012 dersleri. 2007’nin doğru önderlikle aşılması.
Toplum Kemalist Devrim cephesinde.
Dünya Yeni Ortaçağa yuvarlanırken, Hele Türkiye’de!
Gelenekteki hakikat. Tarihsel sürecin tanımladığı görevler.
Örgütlenme ve disiplin.
Doğru önderlik.
...

Tarih:

19 Mayıs 2012 dersleri. 2007’nin doğru önderlikle aşılması.
Toplum Kemalist Devrim cephesinde.
Dünya Yeni Ortaçağa yuvarlanırken, Hele Türkiye’de!
Gelenekteki hakikat. Tarihsel sürecin tanımladığı görevler.
Örgütlenme ve disiplin.
Doğru önderlik.
Öncü partide birleşme sorumluluğu ve erdemi.

Çoğumuz tartışmaların tartışarak çözüleceğini düşünürüz. Oysa tartışmaları bitiren, eylemdir.
Eylem dediğimiz toplumsal pratiktir, ya da hayatın kendisi.
Tarihin eleştirisini eylem yapar. İdeolojik tartışmaların kılıcı da toplumsal pratiktir. Pratiğin doğrulamadığı teori, program ve strateji, tarihin dışındadır; geçersizdir!

19 Mayıs 2012 dersleri
İşte 19 Mayıs 2012 eylemi de, böyle tartışma bitiren bir eylem olmuştur.
19 Mayıs 2012 günü, polisin saptamasına göre 230 bin genç ve yurttaş, İstanbul’da CHP’nin yürüyüşüne veya CHP’li belediyelerin yürüyüşlerine değil, AKP’yi yıkma çağrısının yapıldığı doğru mevzilenmeye gelmiştir. Büyük holdinglerin medyası, CHP yürüyüşlerini reklam etmiş, toplumu oraya yönlendirmiş, ancak halk TGB’nin örgütlediği kitleler devrimciliği yeğlemiştir. Aydınlık ve Ulusal Kanal’ın çağrılarını yaptığı devrimci yürüyüşe katılmıştır.

2007’nin doğru önderlikle aşılması
Cumhuriyet hareketi, 19 Mayıs 2012 günü, 2007 yılı yürüyüş ve mitinglerinin sistem içi önderliğini aşmıştır. Cumhuriyet hareketi, devrimci bir önderliğe kavuşmuştur ve artık sistem tarafından 2007 yılındaki gibi kolay kolay denetlenemez. Bu, tarihi önemde bir gelişmedir. ADD 12. Olağan Genel Kurulu da bu gelişmeyi doğrulamıştır.

Toplum Kemalist Devrim cephesinde
19 Mayıs 2012 eylemi, sosyalist sol içindeki görüş ayrılıklarını da çözmüştür.
Toplum Kemalist Devrim cephesinde savaşmaktadır. Çünkü Türkiye hâlâ milli demokratik devrim aşamasındadır.
Hiç kimse attığı sloganlarla tarihi kandıramaz, ancak kendisini kandırabilir.
Hiç kimse emekçi halkın önüne kendi kafasındaki hedefleri koyamaz. Her toplum tarihsel olarak önüne gelen sorunları çözer.
O nedenle milli devletini yitiren, Ortaçağa sürüklenen bir toplumun önüne “sermaye düşmanlığı” veya “sosyalist devrim” gibi hedeflerle çıkanlar, sermayeye hiçbir zarar veremezler; ancak sosyalizme zarar verirler.
Kestirmeden çözümler zihinlerde ve kâğıtların üzerinde üretilebilir; ancak doğada ve toplumsal doğada kestirme çözümler yoktur. Geçilecek ırmaklar, aşılacak dağlar, hep verilidir. Kimse tarihe ve doğaya çalım atamaz.

Dünya Yeni Ortaçağa yuvarlanırken
Hele Türkiye’de!
Bugün bütün dünya Yeni Ortaçağa yuvarlanıyor. Teori’de bu ay (Haziran sayısında) yayımlanan Hudson’un yazısını okuyunuz dünya küresel bir mafyanın eline düşmüştür. Dolar saltanatı kurulmuştur. Ülkelerin sanayi ve ticaret sermayeleri dahi kenarlara sürülmüştür. Bu koşullarda hele Türkiye gibi ABD güdümlü Mafya-Tarikat diktasının hüküm sürdüğü bir ülkede “sosyalist devrim” sloganı, ne işçiye, ne köylüye, ne de emekçi halkın diğer kesimlerine kabul ettirilebilir; bu tür sloganlar romantik kesimlerde kalmaya mahkûmdur.
Japonya Komünist Partisi, Rusya Komünist Partisi, Hindistan Komünist Partisi/Marksist gibi dünyanın en büyük komünist partileri dahi, Türkiye’den çok daha ileri ülkelerde, önlerine milli demokratik devrim amacını koyarken, Türkiye’de sosyalist devrim amacıyla sosyalistlik yapmaya kalkışmak, hayalidir ve Türkiye’nin bilimsel sosyalist geleneğinden de kopuktur.

Gelenekteki hakikat
1919’da Türkiye İşçi ve Çiftçi SosyalistFırkası’nın kuruluşundan başlayarak Şefik Hüsnü’ler, Hikmet Kıvılcımlı’lar, Nâzım Hikmet’ler, Reşat Fuat’lar, Mihri Belli ve Mehmet Ali Aybar’lar hep Kemalist Devrimi tamamlama, İkinci Kurtuluş Savaşı şiarıyla mücadele etmiş, öncelikle bağımsızlık, Ortaçağdan kurtulma, “Herkese toprak, herkese iş” gibi demokratik devrim görevlerini saptamışlardır ve o mevzide kuvvet toplamışlardır.
Hayatın ya da tarihin dışından kuvvet toplanamaz. Hiç kimse, bu aşamada grev yasağının kalkması veya kıdem tazminatı için mücadele eden işçinin önüne sosyalist devrim görevi koyamaz. Öylelerinin yüzüne dahi bakan olmaz!

Tarihsel sürecin tanımladığı görevler
Ve tarihsel sürecin belirlediği o mevzi, millete, Atatürk’e, Mustafa Kemal’in askerine, sahip çıkan görevleri tanımlamıştır.
Bugün artık çok daha açık görülmektedir: Emperyalizm ve gericilik bu mevzilere saldırmakta ve işçi sınıfından milli sanayiciye kadar toplum, o mevzide direnmektedir. Savaş, oradadır.

Örgütlenme ve disiplin
TGB’nin 19 Mayıs 2012 eylemi, örgütlenme, disiplin, kararlılık, cesaret bakımından da bütün sola örnektir.
230 bin insan, büyük bir kararlılık, görkemli bir disiplinle doğru önderlik altında yürümüştür. En küçük başıbozukluk, kışkırtma, kargaşalık, esnafın camını çerçevesini indirmek gibi halk düşmanı davranış görülmemiştir. Halk, böyle güvenilir ve sağlam bir önderlikte birleşir. Sol, 19 Mayıs eyleminden devrimci örgütlenme ve disiplini öğrenmelidir.
İşte 19 Mayıs 2012 eylemi, doğru önderliğin, doğru stratejisini ve mevzilenmesini bu kez kesin olarak bütün görkemiyle saptamıştır.
Önümüzdeki süreç, bu gerçeği bir daha bir daha bütün kesinliğiyle gösterecek ve iyi niyetle de olsa, bulutların üzerinde kurulan şatoları yıkacaktır.

Öncü partide birleşme sorumluluğu ve erdemi
Milletlin, emekçi sınıfların ve sosyalist grupların birleşeceği öncü parti, tarihsel sürecin hükmüyle belli olmuştur.
Bu gerçeğin sorumluluğunu yerine getirmek, emekçi sınıflara bağlılığın gereğidir ve devrimcilere yakışan erdemli tavırdır.
Gazetecilerin kıdemlisi ve halkın ressamı Fikret Otyam, Türk tiyatrosunun kıdemli teorisyeni Prof. Dr. Özdemir Nutku, tiyatro sanatının ustası Levent Kırca gibi halkın vicdanını ve Türkiye’nin yaratıcı birikimini temsil eden öncü aydınların İşçi Partisi’ne peş peşe üye olmaları, halkın bütün öncülerine işarettir ve örnektir.



Türkiye’nin bütün halk önderlerine, bilim emekçilerine, sosyalistlerine 21. yüzyılın devrim teorisini işleyen bu kitabı incelemelerini ve eleştirmelerini öneriyorum.