İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:TARİHE MÜDAHALE YASSAH!

13 Aralık 2012 günü halk Silivri duvarlarına dayanmışken, sarayın duvarlarının içinde neler konuşuluyordu? İnsanlığın hakikati ise şudur: Tarih, müdahaleden ibarettir. Tarih, insanın doğaya müdahale ve kendi toplum hayatına müdahaleden başka bir şey değildir. Tarihe müd...

Tarih:

13 Aralık 2012 günü halk Silivri duvarlarına dayanmışken, sarayın duvarlarının içinde neler konuşuluyordu? İnsanlığın hakikati ise şudur: Tarih, müdahaleden ibarettir. Tarih, insanın doğaya müdahale ve kendi toplum hayatına müdahaleden başka bir şey değildir. Tarihe müdahale, diğer canlılardan farklı olarak insana özgüdür. Çıyanlar, tesbih böcekleri ve deve dikenleri ise tarihe müdahale etmezler.

13 Aralık 2012 günü halk Silivri duvarlarına dayanmışken, sarayın duvarlarının içinde neler konuşuluyordu, merâk etmez mi insan?

Ergenekon muhabbetleri
Aynı akşam Kanal 24’te Okay Gönensin, Mustafa Karaali ve Ali Bayramoğlu, Ergenekon muhabbeti yapıyorlar. Bir başka beyazcamda 12 Eylül darbesinin çocuğu Turgut Özal’ın özel kaleminden Hasan Celal Güzel ve 12 Eylül darbesiyle muradına eren Gülay Göktürk, bir diğerinde darbelerin yağ rekortmeni Nazlı Ilıcak ve genç kabiliyet Nagehan Alçı, darbeler üzerine konuşuyorlar.

Hepsi çok önemli bir saptamada bulundular: Bu Ergenekon, öyle güncel bir hadise değil, 150 yıllık bir olay bu. Bu Ergenekon, bir güç. Ve o güç, 150 yıldır Türkiye’nin tarihine müdahale ediyor. Bunlar böyle bir tarihsel misyona inanmışlar ki, onlara göre, tarihe müdahale haklarına dayanarak adam öldürmek serbest, demokrasiyi katletmek meşru, hukuk devletini çiğnemek ise görev! Umarım iyi özetlemişimdir, söyledikleri işte buydu.

150 yılın denek taşına vurulacak olursa, bir doğruları var, bir de yanlışları.

Meclisleri kim açtı, kim kapattı
Önce yanlışlarından başlayalım: 150 yıldır Türkiye’de can güvenliği, kişi özgürlüğü adına ne yapıldıysa, onların Ergenekon dedikleri Türkiye’nin Hürriyet ve İstiklâl hareketi yapmıştır.

1876’dan bu yana, 1908, 1920, 1960, Meclisi açanlar hep o devrimcilerdir.

Meclisi kapatanlar ise, o Ergenekon düşmanlarının padişahlarıdır ve çizmelerini parlattıkları Amerikan cuntalarıdır.

Hürriyetleri kim getirdi kim boğdu
Demokratik hak ve özgürlükleri getirenler, milletin istiklal ve hakimiyetini sağlayanlar, hep o devrimcilerdir. Bu milletin canını ve ırzını padişahların beylerin iki dudağının arasından kurtaran, hep o devrimcilerdir. Halkı Orta Çağ karanlığından özgürleştirenler, hep o devrimcilerdir.

O televizyon konuşmacılarının ulufelerini veren sultanlar, sıcak para diktatörleri, derebeyleri, ağalar, aşiret reisleri, cemaat ve tarikat şeyhleri ise, millete müritlikten, marabalıktan, yanaşmalıktan, mafya mensupluğu ve cariyelikten fazlasını layık görmemişlerdir. Demokrasi dedikleri budur.

Onların nesi var bizim neyimiz var
Bizim Mithat Paşa ve Namık Kemal gibi Vatan ve Hürriyet şairlerimiz, Talat ve Enver, Niyazi ve Sabri Bey gibi hürriyet kahramanlarımız, Mustafa Kemal Paşa gibi bağımsızlık ve cumhuriyet önderlerimiz, Nâzım Hikmet gibi Kuvvayı Milliye şairlerimiz vardır. Bunlar tarihe müdahale edenler!

Onların nesi var: Meclisi kapatan ve hürriyeti boğan Abdülhamit gibi müstebitleri, Vahdettin gibi vatan hainleri, Damat Ferit gibi İngiliz elçiliği mensupları, 12 Mart ve 12 Eylül cuntaları gibi CIA istasyon şeflerinin “Our boys” dedikleri var. Yine Turgut Özal gibi 12 Eylül mensupları, Çiller gibi Susurluk prensesleri, Tayyip Erdoğan gibi 12 Eylül ürünü BOP Eşbaşkanları ve Abdullah Gül gibi ABD’ye 2 sayfa 9 maddeyle bağlanmış liderleri ve isimleri biliniyor, bugün saltanat sahibi olan bir zamanların Kanlı Pazar mücahitleri. Bunlar ise, tarihe müdahale edenleri zindanlara atanlar, Taif’te boğduranlar, istiklal için savaşanların üzerine İngiliz altınlarıyla kiraladıkları zavallıları sürenler…

Tarih hakikati
Doğrularına gelince: Tarihe müdahale dedikleri olay, bir hakikattir. Hem de tarihin en büyük hakikati!

150 yıldır Türkiye, bu tarihe müdahale dedikleri olayı yaşıyorsa, hakikate diretenler kimlerdir? O 150 yılla savaşanlar değil mi?

Dahası, yalnız bizim 150 yılımıza karşı savaşmıyorlar, insanlığın 500 yıllık demokratik devrimler tarihiyle savaş halindeler.

İngiliz Generali Cromwell, onların kralını ipe göndermedi mi?

Amerikan generali Washington, yine onların İngiliz kralının tahtını bir istiklal savaşıyla Kuzey Amerika’da devirmedi mi?

Fransa’da giyotin sepetine düşen başlar, onların “ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler diyen” kraliçeleri ve “devlet benim” diyen kralları değil miydi?

Abraham Lincoln, onların köleci efendilerini bir iç savaşla ezip 4 milyon kurban pahasına Kuzey Amerika’ya demokrasi getirmedi mi?

Sun Yat-sen, Çin’de onların 4 bin yıllık imparatorlarını devirmedi mi?

Rusya’daki cumhuriyet hareketi, onların çarını devirip sülalesini kurutmadı mı?

İstanbul’da İngiliz zırhlısına binip kaçan onların padişahı değil miydi?

Biz Ergenekoncular mı yaptık
Bunların hepsini biz Ergenekoncular mı yaptık?

Yoksa onların Ergenekoncu dedikleri, yedi iklimin tarih ve insanlık gerçeği mi?

Tarih gösteriyor ki, tarihe müdahale dedikleri, son 5 yüzyılın en büyük demokrasi ve hürriyet hakikatidir.

Bu tarih gerçeği karşısında Allahını seven söylesin, bu “tarihe müdahale” üzerine konuşmalar, entel gevezeliği değil de nedir?

Entel hödüklüğü
Bizim millet, şu entel sözcüğünü ne güzel keşfetmiş.

Entelektüel, zihnini işleten adamdır, zihin emekçisi!

Entellerin ise, yalnız dilleri çalışıyor.

Entelektüel, tarihe müdahaleyi açıklar, bunu nedenlerini araştırır.

Entel ise, ne kadar kibar görünmeye çabalasa da, söylediği hepsi üç sözcüktür: “Tarihe müdahale yassah!”

Tarihe müdahaleyi yasaklama üzerine gevezeliklerle hiç kimse entelektüel olamaz, ama entel hödüklüğü yapabilir!

Tesbih böcekleri tarihe müdahale etmez
Çünkü tarih, müdahaleden ibarettir.

Tarih, insanın doğaya müdahale ve kendi toplum hayatına müdahaleden başka bir şey değildir.

Tarihe müdahale, diğer canlılardan farklı olarak insana özgüdür.

Çıyanlar, tesbih böcekleri ve deve dikenleri ise tarihe müdahale etmezler.