İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: SURİYE'NİN DÜŞMANLARI TÜRKİYE'NİN DÜŞMANLARIDIR!

5 yıldır Silivri Zindanın da tutsak bulanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek, son günlerde Suriye ile yaşanan olayları değerlendiren bir basın
açıklaması yaptı. Basın açıklaması şöyle:

Türkiye’nin başındaki belâ
Olay açıktır: Suri...

Tarih:

5 yıldır Silivri Zindanın da tutsak bulanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu
Perinçek, son günlerde Suriye ile yaşanan olayları değerlendiren bir basın
açıklaması yaptı. Basın açıklaması şöyle:

Türkiye’nin başındaki belâ
Olay açıktır: Suriye ve Rusya, kararlılık gösterisi yapmış ve meydan okumuşlardır.
Meydan okunan güç, ABD emperyalizmi ve BOP Eşbaşkanlığıdır. ABD’nin Suriye ve
İran’a yönelik tehditleri koftur. İbre, bölgemizde vatanlarını savunan, haklı olan
Suriye, İran, Irak ve Rusya’dan yana dönüyor. ABD ve piyonları kaybediyor,
kaybedeceklerdir. Türkiye, yakında mazlum ülkeler içindeki onurlu yerini alacaktır.
Kürt meselesinin çözümü de buradadır.

Piyonla olmuyor
Bu olay, “Davutoğlu’nun faturası” değildir; BOP Eşbaşkanlığının faturasıdır. İsim
vermek gerekirse, ABD’ye “2 sayfa 9 maddelik sözleşme” ile bağlanan Abdullah Gül
ve Tayyip Erdoğan, kendilerine iktidar ve çıkar sağlayan ABD’ye memuriyetin
faturasını ödetmektedirler. Serhan Bolluk’un dün Aydınlık’ta çıkan başyazısı olayı çok
güzel tahlil etmiştir.
Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ikilisi, Suriye’nin yasal yönetimini üç ay içinde
yıkacaklarını ilan etmişlerdi. Onlar, Beşer Esad’ı yıkamadılar ama Türkiye halkı onları
kendi arkadaşlarının deyişiyle “deliğe süpürecek”tir.
ABD’nin Haçlı Seferi, yüzgeri etmiştir. Bu olay dönüm noktasıdır. Şu nedenle: Rusya,
Haçlı Seferinin karşısına dikiliyor. Bu durumda BOP Eşbaşkanları Suriye düşmanlığının
kayaya çarptığını hesaba katmak zorundadır. Aslında kayaya çarpan, ABD’dir. Piyon
kullanarak altından kalkamayacakları bir işe girişmişlerdir.

Her işleri karanlık
Bilgiler döküldükçe görülecektir: BOP Eşbaşkanlığı nereden baksanız karanlık bir
faaliyetin içindedir.
Her işleri karanlıktır. Bakın, Suudi Kralı Abdullah’tan 10 Milyar Dolar geliyor.
Açıklayan Tayyip Erdoğan’ın gözde bakanlarından Erdoğan Bayraktar (Milliyet, 24
Haziran 2012).
Bu arada Boğaz’ın Sevda tepesi Suudi Kralına peşkeş çekiliyor.
Suudi’den gelen 10 Milyar Doların ne banka işlemlerinde, ne de hazine
kayıtlarında izine rastlanıyor. Yasadışı faaliyetin elbette kaydı kuydu olmayacaktır.
Türkiye’de yürürlükte olan bir Mafya-Tarikat rejimidir. Tepedekiler, küresel
güçlerin küresel cinayetlerinin kiralık failleri olmayı kabul etmişlerdir.

Suriye: Cinayet sahası
Suriye, onların cinayet sahasıdır. BOP Eşbaşkanlığı, Suriye’de aylardan beri
açıkça iç savaş tezgâhlamakta, yobaz bölücülerine silah yollamakta, onları
eğitmekte, katil şebekesine Türkiye’de karargâh tahsis etmektedir.
Uçak denizin 1300 metre derinliğine gömülmüştür. Ama güneşin alnında
çırılçıplak gerçek duruyor: Türkiye’nin Suriye ile hiçbir meselesi yoktur. Dahası
Türkiye, toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı için, başta Suriye’nin, sonra Irak ve İran’ın
dostluğuna mecburdur. Türkiye, küresel katiller tarafından dostlarıyla kanlı bıçaklı
hale getiriliyor.

Suriye’nin düşmanları
Türkiye’nin düşmanlarıdır
Suriye’ye bütün dünyanın gözleri önünde düşmanlık yapanlar, dünyanın büyük
katilinin memuru ve sözleşmeli personeli olmayı kabul etmişlerdir. 10 yıllık icraatları,
baştan sona budur.
En önemlisi, bu icraatları, Suriye, Irak ve İran düşmanlığıyla sınırlı değildir.
Türkiye’nin milli devletini yıkmakta, Kemalist Devrimi tasfiye etmekte ve Türkiye’yi
ABD’nin BOP planı kapsamında bölmektedirler. Türk Silahlı Kuvvetlerini ABD projesi
kapsamında “kafese” kapatmışlardır. Türkiye’de ABD güdümlü bir yobaz diktası
kurmuşlardır.

Kıvırtmadan cevap verin
“Milliyetçiyim”, “Atatürkçüyüm”, “Devrimciyim”, “Sosyalistim” diyenler, bütün
yurtseverler; şu soruya kıvırtmadan açık cevap vermek zorundadırlar:
Türkiye’nin düşmanı kim?
Kürdümüz dâhil Türk Milletinin, emekçi halkın düşmanı kim?
Atatürk Devriminin düşmanı kim?
Suriye mi, yoksa Türkiye’nin tepesindeki ABD’nin eşbaşkanlık rejimi mi?

Aynı Anzavurlar
Beşar Esad, diktatörmüş, mezhep kavgası veriyormuş, kendi halkını eziyormuş!
Emperyalist psikolojik savaş aygıtı, Mustafa Kemal Paşa’ya da aynı suçlamaları
yöneltti. Çünkü İstiklal Savaşı veriyordu.
Bugün Beşar Esad da kendi ülkesinin bağımsızlığı ve bütünlüğü için emperyalist
saldırıya karşı savaşıyor. Aynı Mustafa Kemal’in yaptığını yapıyor.
Emperyalistler, İngiliz altınlarıyla kiraladıkları Anzavurları Mustafa Kemal’in
üzerine sürmüşlerdi. Aynı Anzavurlar, 10 Milyar Dolarla bugün Suriye’nin üzerine
sürülmektedir.
Olay budur!
Gerçek budur!

Yurtseverliğin birinci şartı
Bugün yurtseverliğin birinci şartı Türkiye’nin başındaki belâyı doğru
saptamaktır.
O belâ, Milli devleti ve Atatürk Devrimini yıkan, Mafya-Tarikat iktidarıdır!
O belâ, aynı zamanda, Suriye’nin de düşmanıdır.
O belâ, bütün Müslüman dünyasına karşı Haçlı Seferinin emrindedir.
Milliyetçilik, bu hakikatleri perdelemek için uydurulmuş bir yalan değildir!
Müslümanlık, Haçlı Seferine hizmet kahpeliği değildir!

Başındaki belâyı tanımazsan…
Komşularımız, Suriye, Irak ve İran; bugün ABD emperyalizmine Türkiye’nin
bütünlüğü içinde direniyor.
Türkiye’yi bölenler, Türkiye’nin tepesindedirler.
Başındaki belâyı, tanımayan bir halk, çok acılar çeker. İkinci Dünya Savaşı
öncesindeki Alman veya İtalyan veya Japon halkı gibi.
Milyonlarca insan öldükten, ülkenin namusu çiğnendikten sonra ah vah etmenin
bir yararı yoktur.