Turan kayaları neresi? Şahnâmelerdeki Turan. Mesudi’deki Turan. Feridun’un
oğlu Tur. Birleşik Türk-Çin hükümdarlığı. Tur’un insanlığı. Orhun Yazıtları’ndaki er’in
kızıllığı. Turan’dan insana, insandan Turan’a giden yol. Rus bozkırının Turanovları.
Rusun içindeki Türk. Turan meğerse neymiş? Heredotos’un son eserindeki ifşaat, ilk
kez bu köşede.
ABD emperyalizmi ve sözleşmeli personeli Turan kayalarına çarpmıştır.
Turan iklimi
Turan, bizim Türkiye’de çoğu zaman Türk ırkçılığıyla özdeşleştirilir. Oysa Turan,
bir coğrafyadır; İran’ın doğusundaki ve kuzeyindeki bütün toprakları içerir. Başka
deyişle Anadolu’dan Karadeniz’in kuzeyine geçiniz ve oradan Pasifik Okyanusu’na
kadar uzanan, hepsi Turan’dır. Bugün çoğunlukla Türk, Rus ve Çinlilerin yaşadığı bu
topraklara Avrupa’yı da katarsanız Avrasya deniyor.
Şahnâmelerdeki Turan
Bugün Türkçülerimiz böyle konularla pek ilgilenmez, Turan kavramı İran
Şahnâmelerinden çıkmış, Hint, Arap, Çin belgelerine yayılmıştır.
İran Şahnâmelerinin kökleri MÖ 3000’lere kadar uzatılıyor. Şahnâmeleri bize ilk
aktaran kaynak, Arap tarihçisi Mesudi’dir. 893-957 yılları arasında yaşayan bu
büyük adamın Müruc-ez Zehep adlı eserini mutlaka okuyun. Dostum Ahsen Batur
titiz bir çalışmayla Selenge Yayınları’ndan okuyucuya sunmuştur; bozkırın altın
tarihidir. Turan kaydını orda ve Taberi’nin Kavimler ve Hükümdarlar Tarihi’nde de
bulursunuz.
Mesudi’nin ölümünden 57 yıl sonra Firdevsî-Tursi bize İran-Turan ilişkilerini
şiirleştirmiştir. Dünya şairlerinin büyük ustası, Zerdüştlerin Avesta’sından (MÖ 7. yy)
Sasani döneminin (MS 226-652) Hudayname’sine kadar bölgenin bütün destansı
kaynaklarından gelen Şahnâmeleri inceleyerek o şaheserini 23 yılda yazıyor ve 1004
yılında Sultan Gazneli Mahmut’a sunuyor. İşte Turan’ı biz o Şahnâme’den
ayrıntılarıyla öğreniyoruz (Çev. Necati Lugal, Kabalcı Yayınları).
Feridun’un oğlu Tur
Efendim, bütün dünya hükümdarlarının atası Feridun’un üç oğlu vardır.
Feridun, tarihçiliğin babası Heredotos’un Historiai’sinde Phraortes diye anılır. İşte o
Feridun, oğullarından Serm’e Batı’nın Rum imparatorluğunu verir, İreç’e İran ve Hint
İmparatorluğunu ve “en ateşli oğlu” Tur’a da doğunun “Turan ülkesini vermiştir ve
onu Türkler ile Çin’in padişahı yapmıştır.” (Şahnâme, s.115). Tur, halen Ergenekon
tutuklusu Turan Özlü ile karıştırılmasın. Bizim burada sözünü ettiğimiz Türk padişahı
Tur’a “Çin Fağfuru” yani imparatoru da bağlıdır ve hepsi birden Turan diye anılır.
Tura, Zerdüştlerin Avestası’nda kavim adı olarak geçer (Yaşt XIII. 143). Saka
aşiretlerinden biri olduğu ileri sürülmektedir (Richard N. Frye, Orta Asya Mirası,
Arkadaş Yayınları, çev. Füsun ve Tunç Tayanç, Ankara 2009, s.4).
Birleşik Türk-Çin padişahlığı
Şahnâme’nin Türk ve Çin padişahlığını birleştirmesi, bazılarına garip gelebilir. Asya
bozkırı ile Çin arasındaki ilişki hep savaş çağrıştırır. Oysa bu ilişki, aynı zamanda bir
uygarlık ilişkisidir.
Çin hanedanlarının çoğu bozkır kökenlidir.
Yuan (Moğol) hanedanı (1276-1368) döneminden önce de Çin ile bozkır zaman
zaman siyasal birlik oluşturmuştur. Tabiyet ilişkileri sık sık tarihin gündemindedir. Biri
diğerinden vergi alır. Bozkır, Çin’e örgütlenme ve askerlik ihraç eder; Çin de, bozkırı
yutarak hem uygarlaştırır, hem de uygarlaşır.
Çin Demokratik Devrimi’nin (1911) önderi Sun Yatsen, Çin kültürünün kuzeybatıdan
geldiğini belirtir: “Yao, Shun, Yü, Tang, Wen ve Wu hükümdarları kuzeybatıda
hüküm sürmüş ve orada Hu kabileleri yaşamış olması nedeniyle kültürümüzün Çin’e
kuzrybatıdan gelip yerleşmiş olması gerekir.” (Sun Yatsen, Halkçılık Üzerine,
Hazırlayan Sadık Usta, Kaynak Yayınları, s. 100). Buradaki “Hu kabileleri” Çin’in
kuzeyindeki bozkır halkıdır. Kitapta yanlışlıkla “barbar kabileler” diye çevrilmiştir.
Oysa Hu, Çincede barbar anlamına gelmez; kuzeyli kavimleri ifade eder.
Her neyse, tarihin derinliklerindeki Turan’ı İran, Arap ve Çin kaynaklarından
saptamış bulunuyoruz.
Tur’un dilbilimsel kökeni
Destansı kaynaklardaki ilk Turan imparatoru Tur’un adı da, insandır.
Uzatmayalım, fakat Tur ve Er köklerinin bir olduğu ve insan anlamına geldiği
dilbilimciler tarafından öne sürülüyor.
Er sözcüğünün Türkçeden Latince, İngilizce ve Almancaya kadar bütün Türk ve
Hint-Avrupa dillerinde ortak olması da dikkat çekiyor. Ancak bugün Türkçe, Latince,
Almanca (üçüncü erkek kişi) erkek anlamı taşıyan Er/Tur (Latince=Vir), kökeninde
erkek değil, fakat insandı. Nitekim İngilizce ve Almancadaki Er eki aynı zamanda
kadın-erkek herkesi kapsar (Port-er, Bak-er, Mahl-er, Müll-er vb).
Orhun Yazıtları’nda da, er (uri) hem erkek, hem kadındır. “uri oğul” ve “uri kız”
diye geçer. Yani “er-oğul” ve “er-kız” (Talat Tekin’in Orhun Yazıtları’na bkz).
İşte başlangıçta erkek olmayan Er/Tur bugün Türkçede ve Hint-Avrupa
dillerinde Erdem ve Onur sözcüğünün kökenini de oluşturuyor. Latince Virtus,
Almanca Ehre ve Tugend, hem Er, hem Tur kökenli gözüküyor.
Turan’dan insana
İnsandan Turan’a
Tur (insan) kökü, türeme ve töre sözcüklerinin de kökeni. Çünkü türeyen töre
oluşturmak zorunda. Ve o töreli de töre oluşturunca, yani örgütlenip uygarlaşınca
Törük (töreli)→Türük→Türk oluyor. Ama aynı Tur=Er kökü, İr/Ar’ın da kökenidir.
Yani İran ve Ariyenlerin!
Sözün kısası, insandan Turan’a, Turan’dan insana çıkıyoruz. Turan’da bütün
yollar insana çıkıyor. Ancak bu insan (Er-Tur), Asya insanıdır. Turan, Asya
hümanizması oluyor.
Farssız Türk
Börksüz baş
Bizim Kaşgarlı Mahmut atamız, Divani Lügat-it Türk’te 11. yüzyıla kadar gelen
şu Türkçe atasözünü kaydeder:
“Türk Tatsız (Farssız), baş börksüz olmaz.”
Demek ki, başın börksüz çıplak kalması gibi Türk de Farssız çıplak kalırmış.
Bugün BOP Eşbaşkanlığının hali gibi!
Rus bozkırının Turanovları
Durun, hikâyemiz daha bitmedi. Çünkü Yalçın Küçük’ün deyişiyle Asya’lı Turan
Bey Hazretleri, Ural dağlarından güneşin battığı iklimlere at koşturmaya pek
meraklıdır.
Kökü MÖ 3 binlere uzanan Urallardaki Atlı Çoban Kültürü yalnız Mezopotamya,
Çin ve Hint’e değil, Karadeniz üzerinden Batı’ya da akın ediyor ve gittiği her yerde
yerleşiklerle kaynaşarak devletin ve uygarlıkların oluşmasında bir tür damızlık rolü
oynuyor (Flora, Menghin, Schmidt ve Koppers gibi Avusturya Okulu halkbilimcileri).
Sakalar (İskit), Sarmatlar ve Massagetlerden (MÖ 9-3. yy) başlayıp İsa ile
zamandaş akınlarla devam edersek, Utrigurlar (Otuz Ogur=Otuz Oğuzlar),
Sarogurlar (Sarı Ogurlar), Onogurlar (Onogüz→Hungar), Hunlar, Avarlar, Bulgarlar,
Macarlar, Alanlar ve 7. Yüzyıldan sonra Hazarlar, Peçenekler, Uzlar, Kıpçak-
Kumanlar, derken Moğollar ve Tatarlar; hep Kuzey Karadeniz bozkırlarından
Avrupa’ya sefer eden Turanlılardır.
O bozkırlara bir zamanlar İskit, sonra Kıpçak, sonra Rus bozkırları deniyor.
Sefer eden Turanlılar da, yalnız Türk ve Tatar kavimleri değil, aynı zamanda Hint-
Avrupalılardır.
Rus’un içindeki Türk
Rusların bir sözü var, şöyle:
“Hangi Rus’un altını kazısanız, Tatar çıkar.”
Bu sözü şöyle de okuyabilirsiniz: Hangi Türkün (Ruslar Türklere Tatar diyor)
üstünü yaldızlasanız, Rus olur.
Rus asilzadelerinin çoğunun adları Türkçedir. Napolyon’u mağlup eden Kuduzov gibi.
Ov da, Türkçedeki Og (Oğul-Oğuz) kökenlidir.
İşte bütün bunlara bakarak, Karl Marx Hazretleri, 15-16. yüzyılda oluşan Moskof
hükümdarlığının devlet örgütlenmesinin Tatar kökenli olduğunu anlatan bir kitap
yazmıştır, pek bilinmez, Kardeşim Işık Türkçeye çevirmiştir (Marx, Rus Despotizminin
Asyalı Kökeni, çev. Işık Soner, Kaynak Yayınları).
Turan meğerse neymiş
Bakın hükümdarların kökü olan Feridun’un oğlu Tur’dan çıktık, Çin Fağfurunda
buluştuk, Farsı başında börk gibi taşıyan Türkle atın sırtına sıçrayıp Karadeniz
bozkırına gelerek orada Vikinglerle de kaynaşıp Rus olduk. İşte Turan tarihinin özeti
budur.
Heredotos’un son eseri
Gelelim bugüne!
ABD emperyalizmi, inişe geçen yetenekleri ile ihtirasları arasındaki dengeyi
kuramayarak, Turan kayalarına çarpmış bulunuyor. Heredotos, Historiai’sini bugün
yazsaydı, böyle kaydedecekti. Mesudi, Taberi ve nihayet Firdevsi de Şahnâme’nin
devamını böyle getirecekti.
Sözleşmeli personel
Dağlara ne zaman çarpacak
ABD’nin sözleşmeli personeline gelince, onu Bush ve Obama efendiler, freni
olmayan bir uçağın pilot mahalline zincirlemiş ve rotasını da uzaktan kumandayla
Turan dağlarına doğru kilitlemişlerdir.
“Dağlara ne zaman çarpacak” diye soracaksınız, biliyorum.
Az sonra!
Moğol İmparatorluğunda Eğitim Ve Kültür
Tam bu yazıyı yazarken, bana Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan kardeşlerim,
taze Cumhuriyet verdiler. “Bayatsa iade ederim” dedim, garanti verdiler. Cuma
günüydü. Bilim Teknoloji ekinde çok öğretici bir yazı var, bulup okuyunuz: “Moğol
imparatorluğunda eğitim ve kültür”. Çok çarpıcı bilgiler var, Turan’la ilgili.