İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:SONSUZ YÖRÜK

Yörüğün yürümeden önce öğrendiği namus. Yörük, Tanrı dağlarından Okyanus kıyılarına ayaklarıyla mı geldi, yoksa elleriyle mi? Can yoldaşım Osman Şahin’in Son Yörüğündeki Sonsuz Yörük! Orhun Yazıtları’ndan Osman Şahin Yazıtları’na. Doğadaki el izleri, t

Tarih:

Yörüğün yürümeden önce öğrendiği namus. Yörük, Tanrı dağlarından Okyanus kıyılarına ayaklarıyla mı geldi, yoksa elleriyle mi? Can yoldaşım Osman Şahin’in Son Yörüğündeki Sonsuz Yörük! Orhun Yazıtları’ndan Osman Şahin Yazıtları’na. Doğadaki el izleri, tırnak izleri, yürek izleri, göz izleri ve ayak izleri. Törük olan Yörük. Turna katarının önündeki Yörük. Yörüğü en son nerde görmüşler?

Yörüğü hepimiz ayaklarıyla tanırız değil mi, çünkü binlerce yıldır yürümektedir. Oysa yörüğün namusu ellerindedir:
“Veren el, alan elden her zaman büyüktür.” (Son Yörük, s. 74).
Yörük olabilmek için, yürümeden önce vermeyi öğreneceksin!

Sonsuza elleriyle yürüyen yörük
Yörüğün, daha kundaktayken ebesinden, ecesinden öğrendiği dünya görüşü ve ahlak felsefesi budur: Vermek!
O nedenle yörük, Tanrı dağlarından sıcak denizlerin kıyılarına evet ayaklarıyla gelmiştir; bu gerçektir.
Ama o yörük sonsuza elleriyle yürümektedir. Geleceğin alıcılar değil vericiler toplumunun namusu, yörüğün namusudur. O, veren elleriyle sonsuza yürümektedir.
Can yoldaşım Osman Şahin, Son Yörük’te yörüğün işte o veren ellerini yazmıştır. Doğrudur, Toros dağlarındaki Son Yörüğü anlatmaktadır. Ama işte o Son Yörük, insanlığın ufuklarına bakarsanız, veren elleriyle Sonsuz Yörük’tür.
Ben Son Yörük’te Sonsuz Yörüğü okudum bir daha, bir daha.

Damarındaki kanı kemiğindeki iliği yürüten yörük
Osman Şahin’in Son Yörük’ü ilk kez 2000’e Doğru’da yayınladığı zaman, damarımdaki kanın, kemiğimdeki iliğin yürüdüğünü hissetmiştim.
Sonra yanlış hatırlamıyorsam Can Yayınları’ndan çıktı. Ve şimdi Prof. Oktay Sinanoğlu arkadaşımın Bilim+Gönül Yayınlarından. Yol erenleri, gönülde ve bilimde buluştu.
Bir daha okudum. Gönlümün özgürlük kartalı bir daha havalandı. Konacak bir kaya, bir burç bulamadı. Kartal, Bulca kız'ın uçurumundaki derin düşlerin içinde dönüyor ha dönüyor. Bulca kız, bize isyanı öğreten yörüktür.

Sonsuza seslenen yörük
İstiklâl Savaşında Mersin direnişinin Toros dağlarının doruklarında, Arslanköy'de başlaması, o dikbaşlı yörüğün yakışığıdır elbette. Ve Sonsuz Yörüğün yazarı Osman Şahin de ancak Arslanköy'ün ellerinden doğabilirdi.
Yörük yine binlerce yıllık vericiliğiyle Türk edebiyatına sonsuza seslenişini vermiştir; büyük bir yazarı, Osman Şahin'i vermiştir.
Yörük, Orhun Yazıtları'ndan Osman Şahin Yazıtları'na yürümüştür.

El izlerindeki yörük
Sen-ben yazsaydık yörüğü, ayak izlerini yazardık; Osman Şahin yörüğün doğadaki el izlerini yazmıştır.
Doğaya insan elinin değmesi, insanın ilk eylemidir.
İlk yörük, ilk yürüyen değildir; tırnaklarını kayalara ilk geçirendir. Bu büyük gerçeği, Son Yörük'te o bilge kişiden kendi kulaklarımla dinledim:
“Oğul, el aklın kesici ağzıdır.” (s. 51)
İnsan bilimini yörüğün ulu kişilerinin hikmetlerinden öğrendim.

Tırnakla yazılan yörük
Ben de işte Aydınlık'a tırnaklarımla yazıyorum:
El izleri, tarihtir.
Tırnak izleri, özgürlük tarihidir.
Göz izleri, özlemlerdir.
Yürek izleri, sevdalarımızdır.
Ayak izleri, yörüğün imzasıdır.
İmzanın bir ucu Tanrı dağlarındadır; kuyruğu Himalayalardadır; atlarının solukları ise, bütün okyanuslarda.

Törük olan yörük
Penceremi açtım. Penceremden, içinde sonsuza yürüyen yörüğün el seslerini dinliyorum.
Demiri döven çekiçin sesi.
Çıkrık sesleri.
Eğrilen yünün sesi.
Sultan ananın isim isim bildiği 300 keçisinin çıngırak sesleri.
Sesler, benliğimde yankılanıyor.
Irmak yataklarındaki ve uçsuz bozkırdaki binlerce yıllık nal seslerini dinliyorum:
Yörük, sonsuza yürüdüğünü bilmeden yürümüş.
Yürümüş, töreli olmuş, yani törük olmuş.
Taşların üzerine yazmışlar Törüğü.
Törük Bilge Kağan, namını kazıtmış o taşlara.

Turna katarındaki meçhul yörük
Törenin re'si dillerde döne döne ze olmuş, Timur'un Tüzükatı olmuş.
Bu cihanda o ki iki güneş yoğimiş, öyleyse bu cihanın tek yürüyüşçüsü, yürüyenlerin tek hükümdarı Sonsuz Yörük imiş.
Derken Kızılcanın yörüğünü Kocatepe'de görmüşler, çoğalmış, türemiş Afyon ovasına kanatlanan turna katarı olmuş.
Turna katarında borayı boranı göğüsleyen yörük, canını veren yörük olmuş.

21. yüzyıldaki yörük
21. yüzyılın ilk çeyreğinde, yörüğün
arkası uçurum,
dört yanı belâ,
gözü hâlâ elâ,
menzili âlâ,
canı fedâ imiş.
Yörük, insanlığın önünde devrime yürür imiş.
Devrime yürümeyen, yörük değil, çürük imiş.
Sonsuz Yörüğü herkes en son devrime yürürken görmüş.