İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:ŞEYH SAİT HEYKELİNİN MİLLETLERARASI VE YEREL DEĞERİ!

Diyarbakırlı yurttaşlarıma soruyorum. Dünyanın hangi iklimine gitsek, yakamıza yapışacak sorular… İnsanlığın denektaşına vursak şu heykellerimizi! İlerici insanlık yaptığımız işe ne diyor? Bu heykelin kitapta yeri var mı? O heykellerin topraksızlar, emekçiler, aydınl...

Tarih:

Diyarbakırlı yurttaşlarıma soruyorum. Dünyanın hangi iklimine gitsek, yakamıza yapışacak sorular… İnsanlığın denektaşına vursak şu heykellerimizi! İlerici insanlık yaptığımız işe ne diyor? Bu heykelin kitapta yeri var mı? O heykellerin topraksızlar, emekçiler, aydınlar ve Ceylanpınar’ın ceylanları açısından anlamı?

Birkaç yüz kilo bronz buldunuz veya mermer, başına sarığı sardınız, eline tesbihi verdiniz, bunlar gerçek! Ama heykeldir diye meydana diktiğiniz şey, heykel olmamıştır.
“Küreselleşiyoruz” saptaması dillerden düşmüyor. Yaptığımız işlerin, dünyaya verdiğimiz manzaraların küresel geçerliği olmalı!

Diyarbakırlı yurttaşımıza soruyorum
Diyarbakır hakimi Sadık Perinçek’in oğluyum. Yürümeyi, koşmayı Diyarbakır’ın dar sokaklarında öğrendim. Kardeşim Işık Diyarbakır’da doğru.
Diyarbakır’ın çocukluktan hemşerisiyim, yerdeşiyim.
Babam, Diyarbakırlılar için, “Türkiyemizin en sıcak, en candan insanlarıdır” derdi, doğrudur.
Ve Diyarbakırlı yurttaşlarıma soruyorum:
Şeyh Sait heykelini götürüp Küba’nın başkenti Havana’da Atatürk heykelinin yanına dikmeye kalksak, kabul görecek midir?
Veya gezegenimizin nüfusunun dörtte birinin yaşadığı Çin Halk Cumhuriyeti’nde Ortaokul Tarih kitabının kapağına Lenin, Gandi ve Atatürk resimlerinin yanına Şeyh Sait resmini koymalarını da rica etsek nasıl bir sonuç alırız?
Encyclopedia Britannica Yazı Kurulu’na bir dilekçe versek, Şeyh Sait maddesine Atatürk için yazdıkları gibi “Büyük Devrim önderidir, kahramandır” falan diye övücü şeyler yazsalar, başarı şansımız var mı?

Dünyanın hangi iklimine gitsek…
Dünyanın hangi iklimine gitsek, Şeyh Sait gerici bir kalkışmanın başıdır; dinsel bir liderdir, şeyhtir, Ortaçağlıdır, halifeliği geri getirmek istemiştir, Kemalist Devrimin özgür toplum kurma girişimine direnmiştir vb vb.
Bırakalım İstiklal Mahkemesini, dünyanın Şeyh Sait hakkındaki hükmü budur.

İnsanlığın denektaşı
Türkiyemizde geçerli kılmaya çalıştığımız değerleri insanlığın denektaşına vurmayı öneriyorum.
Bu açıdan Mehmet Perinçek’in “Sovyet Devlet Kaynaklarında Kürt İsyanları” başlıklı kitabında ufkumuzu açacak bilgiler var. 1920’li ve 1930’lu yılların sosyalist dünyası, bağımsızlık, özerklik, anadilde eğitim, toprak devrimi gibi bugünün tartışma konularına nasıl bakmış, çok önemli dersler var ve belgeler var bu incelemede.
Bizim Diyarbakır ve Tunceli meydanlarına heykellerini diktiğimiz Şeyh Saitler, Seyyit Rızalar, o eylemlerini yaptıkları yıllarda ilerici ve sosyalist dünyada nasıl karşılandılar?

İlerici insanlık ne diyor
Örneğin Sovyetler Birliği’nin yayın organlarından Şeyh Sait hakkında şu değerlendirmeleri okuyoruz:
- Şeyh Sait isyanı feodal, gerici, hilafet yanlısı unsurların genç Cumhuriyete yönelik suikastıdır.
- İngiltere Kürt aşiret resilerini ve şeyhleri satın aldı.
- İngilzler, Musul’u Türkiye Kürtleri açısından bir çekim merkezi haline getirerek Türkiye’nin Güneydoğusunu Irak’la bütünleştirme peşindedirler. (Irak, o zaman İngiliz sömürgesi.)
- Yerelleşme, feodal-teokratik Kürdistan’ın Türkiye’den ve Cumhuriyetten özerkleşmesine yol açar ve gericiliğin sürekli merkezi haline getirir. Devrim için ciddi tehdittir. (Mehmet Perinçek, age, s.68-72)

Kitapta yeri var mı?
Sovyet kaynaklarında Şeyh Sait, Seyyit Rıza gibi kalkışmaların gerici karakterinin teorik açıklamalarını da bulabiliyoruz. Bu konuda Revolyutsija:Natsionalnosti (Devrim ve Milliyetler) dergisinde 1930 yılında bakın nasıl bir tahlil yapılmış:
- “Yeni devlet, bütün boy ve aşiret farklılıklarını ve imtiyazlarını bir potada eritmekte ve merkeziyetçi politikasıyla aşiretlerin ‘Kurtarılmış bölgelerinin’ kalıntılarını tasfiye etmektedir. Aşiret liderleri ise, buna ayaklanmayla cevap vermektedir.”
- “Türkiye’deki Kürt isyanı, feodal Asyatik karşıdevrimin son hareketidir. (…) İngiliz emperyalizminin çıkarları, kesinlikle Doğu ülkelerinin milli bütünleşmesinde ve bağımsız gelişmelerinde değildir. (…) Aşiret hareketleri, onun elinde Doğu’daki devrimleri durdurmak için muazzam bir silaha dönüşmektedir. İngiltere’nin Türkiye’nin Kürt hareketindeki, Afganistan ve İran’daki aşiretlerin ayaklanmalarındaki rolü gayet iyi bilinmektedir.”
- “Kürt diline Irak Kürdistanındaki okullarda izin vererek Irak’ın yüksek organlarında Kürt şeyhlerine yerler ayırarak, İngilizlerin Irak’ta Kürtlere yönelik tavizkâr bir politika izlediğini belirtmek gerekir. Böylece İngilizler Irak Kürdistanı’nda Türkiye, İran ve SSCB’ye karşı üs kurmaya çalışmaktadır.” (Mehmet Perinçek, age, s. 130-134)
Sosyalistlerimiz, her görüşü “kitapta yeri var mı” diye sorgularlar. Bunlar da doğruların “kitaplardaki dayanakları”dır.

Topraksızın zaptiyesi ceylanın avcısı
Bizim Diyarbakır ve Tunceli meydanlarına diktikğimiz heykellerin dünyaya verdiği manzaralar bunlardır.
Solcularımız, sınıf mücadelesinden, sosyalizmden söz ediyorlar ama hayatlarına uygulamıyorlar. Kürt emekçisinin, Kürt yoksullarının yanında değillerdir. Onları mafyanın, ağaların, aşiret reislerinin pençesine teslim ediyorlar.
Diyarbakır’daki Şeyh Sait heykeli, hepimiz biliyoruz Atatürk Devrimine ve halkın birliğine meydan okumak için dikilmiştir.
Ama daha önce Bismil’in, Batman’ın, Harran Ovasının topraksızlarının tepesine zaptiye olarak dikilmiştir.
Ceylanpınarın ceylanlarını, Karacadağ’ın kekliklerini kör milliyetçilikle avlamak için dikilmiştir.
Milletlerarası değeri olmayan Şeyh Sait ve Seyyit Rıza heykellerinin yerel değeri, Kürt emekçisini zincire vurmak ve Kürt yoksulunu tarikat ağlarında boğmaktır.
Bu büyük gerçek, o heykellerin o meydanlarda kalıcı olamayacağını da anlatıyor.