Meydanlarda bir gündemi görüşüp karara bağlayamazsınız. Öte yandan salonlarda büyük kitleleri seferber edip belli hedeflere yöneltemezsiniz. Kırda opera oynayamazsınız. Opera salonunda ise mangalları yakıp piknik yapamazsınız. Mafyaların meselesi örgütü karar süreçlerinin dışında tutmaktır. Bunun için kurultaylarda delege tribüne çıkarılır. Ve ellerine balonlar verilir. Kurultaylarda delegelerin beyinleri değil, ses telleri yorulur.
Milli Merkez’in Kuruluş Kurultayı 23 Nisan günü Ankara’da Nâzım Hikmet Salonu’nda toplandığı zaman, toplantıyı salonun dışında yapma düşüncesi vardı. Kimi arkadaşlarımız, “Dışarı çıkalım, toplantıyı mitinge çevirelim” önerisinde bulunmuşlar.
Oysa örgütler kurultaylarla kurulur. Kurultayların yeri de meydan değil salondur.
Meydanlarda bir gündemi görüşüp karara bağlayamazsınız. Öte yandan salonlarda büyük kitleleri seferber edip belli hedeflere yöneltemezsiniz.
Kırda opera oynayamaz
Opera salonunda piknik yapamazsınız
Her faaliyetin kendisine uygun biçimi vardır.
Kırda opera oynayamazsınız. Opera salonunda ise mangalları yakıp piknik yapamazsınız.
Yine her eylemin kendisine uygun aracı vardır.
Dağa uçakla tırmanamazsınız!
Çölde geminiz olacağına, devenizin olması yeğrektir.
Öncünün ve kitlenin rolleri
- Peki, bu ne yapıp yapıp meydanlara çıkma tutkusu nereden geliyor?
- Öncünün ve kitlenin rollerini iyi tanımlayamamaktan! Kitle hayranlığı da diyebilirsiniz.
Kuşkusuz demokrasi güçleri de halk düşmanları da amaçlarına ulaşmak için kitleleri harekete geçirmek zorundadır. Fransız Büyük Devrimi de kitle hareketiyle gerçekleşti; Hitler’in karşıdevrimi de kitleleri efsunlamıştı. NTV’de Pazar geceleri yayınlanan Hitler dizisi çok öğretici izlemenizi öneririm.
Evet, kitleler seferber edilecektir ve 19 Mayıs 2012’den buyana Cumhuriyet güçleri, dalga dalga yüz binler halinde toplanıyor ve yürüyor. Belki de şu an dünyadaki en büyük kitle eylemleri Türkiye’de yaşanıyor.
Bu köşede hep vurgulandı. O kitle hareketleri kendiliğinden olmuyor. Halk hareketini örgütleyen, önüne hedefler ve yol haritaları koyan bir öncü var.
Eğer öncünün teori, program, strateji ve taktik üretme görevini anlamazsak, kitle hareketi hedefe ilerleyemeyecek, dağılacak ve sönecektir. Öncüsü yoksa kitle hareketi başarıya ulaşamaz. Başka deyişle, salonsuz meydan başsız gövdeye benzer. Meydansız salon ise gövdesiz baş gibidir.
Şov mu
kurultay mı
“Batı demokrasisi” denen rejimlerin içi boşalmış, demokrasi adına yapılan her faaliyet şova dönüşmüştür. Partilerin yönetimleri mafyalaşmıştır. Ve o mafyaların meselesi örgütle birlikte program üretmek değil, örgütü karar süreçlerinin dışında tutmaktır.
Bunun için kurultaylarda delege tribüne çıkarılır. Ve ellerine balonlar verilir. Gündemde göz boyama vardır. Kurultaylarda delegelerin beyinleri değil, ses telleri yorulur.
Çürüyen Batı rejimleri bunu çok iyi oturttu. ABD’den Avrupa ülkelerine ve sistemin ezilen ülkelerine kadar, demokrasi dedikleri artık gösterilerdir. Şov (show) diyorlar.
Türkiye’de de izliyorsunuz sistem partilerinin kurultayları şovdan ibaret. Tribünler güdülen kitlelerle dolduruluyor.
Lider dolduruşunu yapıyor. Olabildiği kadar heyecan pompalanıyor ve kurultaylar karnaval havasında tamamlanıyor.
İşçi Partisi Genel Kurultayı toplanıyor
14-15-16 Haziran günleri İşçi Partisi 9. Genel Kurultayı toplanıyor.
Orada şov olmayacaktır.
Delegeler tribünde değil, salonda olacaktır.
Kurultayın hâkimi amigolar değil, delege topluluğudur.
Delegelerin önünde not almaları için masa bulunacaktır. Rahat bir çalışma ortamı hazırlanacaktır.
Kurultay delegeleri, Parti çalışmalarını değerlendirecek ve önümüzdeki dönemin rotasını tartışacaklardır.
Halka dayanan, halkı seferber eden ve halk hükümetinin kuruluşuna önderlik edecek bir partinin kurultayında, şovla göz boyama değil, görüş, eleştiri, öneri, sonuca ulaşan yapıcı tartışma ve kararlar vardır.
ÇOK ÖNEMLİ DÜZELTME
Dünkü Rota’da Lenin başlıklı bölümde şu cümledeki önemli harf hatasını okuyucu fark etmiştir: “Sovyet Devrimi, 1921’de NEP (Yeni Ekonomi Politik) kapitalizme yol veren gerici bir uygulamaya yöneldi.” Gerici değil geçici olacak! Hilferding ile Hobson arasındaki virgülü de lütfen yerine koyunuz. İki ayrı teorisyen!