İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:SİNOPLU DİOGENES GİBİ ELİMDE FENER NAMUSLU GAZETECİ ARIYORUM

Derya Sazak okuyunca irkilmedi mi, Zeynep Küçük’ün belgeli kanıtlı açıklamalarını dinleyen Osman Yıldırım, en sonunda dayanamadı ve “Hepinizin kanını içeceğim” diye bağırdı. Derya Sazak, itibarlı dava arkadaşı Osman Yıldırım’a “Şerefe” demeyecek mi, merak ...

Tarih:

Derya Sazak okuyunca irkilmedi mi, Zeynep Küçük’ün belgeli kanıtlı açıklamalarını dinleyen Osman Yıldırım, en sonunda dayanamadı ve “Hepinizin kanını içeceğim” diye bağırdı. Derya Sazak, itibarlı dava arkadaşı Osman Yıldırım’a “Şerefe” demeyecek mi, merak ediliyor. Kamuoyu önünde tek tek sorsunlar Zeynep Küçük’e, bombalar nasıl taşınmış, nasıl verilmiş, kim kime vermiş, nasıl atılmış, Danıştay cinayeti nasıl işlenmiş? Derya Sazak’a, Ahmet Hakan’a, Şirin Payzın’a, Fatih Altaylı’ya, Balçiçek Pamir’e, Nazlı Ilıcak, Nagehan Alçı, Altan Öymen’e, Mustafa Karaalioğlu, Okay Gönensin ve Ali Bayramoğlu’na, Aslı Aydıntaşbaş ve Akif Beki’ye, Erkan Çelik’e, bütün televizyon programcıları ve söyleşi sayfası yapanlara öneriyorum, Av. Zeynep Küçük’e her şeyi sorun kamuoyu aydınlansın.

Dün bu köşede Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak’ın 12 Kasım 2009 tarihli yazısını okudunuz.

Osman Yıldırım’a kefil
Derya Sazak, Danıştay cinayetinden ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Osman Yıldırım’ın hüküm giydikten sonraki ifadelerini “gerçekliğine” vurgular yaparak yayınlamış. Sarı kartlı Derya Sazak, Osman Yıldırım’ın söylediklerini doğruluğuna kefil olan ifadelerle özetlemiş. Sazak’a göre, Osman Yıldırım, “açıklıyor”, “bilgiler veriyor”, “söyledikleri önem kazanıyor”, “çok önemli şeyler anlatıyor”, “aynı örgütlenmenin ürünü olduğunu gösteriyor” vb vb.

Gazeteci bilmez mi…
Yılların gazetecisi hiç bilmez mi:
- Bırakalım Gladyo’yu en deneyimsiz gizli örgütlerde bile, örgüt liderleri eylemde atılacak bombaları 15 kişinin önünde kendi elleriyle vermez.
- Tetikçi, Gladyo’nun örgütlenmesini en tepedekilere kadar isim isim bilmez.
Gazetecinin önüne bu tür sözümona itiraflar her gün gelir. Gazeteci, kuşkuyla bakar, hayatın olağan akışına uyuyor mu, doğru olabilir mi, araştırır.

İtibarlı kimlik
Sonra itirafçının kimliğini inceler:
- Danıştay yargıcını öldürmek suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu hapse mahkûm edilmiş.
- Yargılama boyunca bu anlattıklarına benzer hiçbir şey söylememiş. Bütün bunları hüküm giydikten sonra “hatırlamış”.
- Hüküm giydiği duruşmada, Atatürk’e alçakça “İngiliz piçi” demiş. Yargıçlara, “O İngiliz piçinin kurduğu sizin Cumhuriyetinizi yıkıp Anadolu İslam Cumhuriyetini kuracağız” diye hakaret etmiş. Bu nedenle mahkûm olmuş.
- Daha önce öz ablasını öldürmekten hüküm giymiş.
- Dahası öz yeğenine zorla fuhuş yaptırmaktan, yani para karşılığı satmaktan kesinleşmiş mahkûmiyeti var.
- Yine adam öldürmeye teşebbüsten cezalandırılmış.
- küçük bir sabıkası daha var, sahte nüfus kağıdı düzenlemiş.

Güvenilir kişilik
- Askerde komutanına yumruk atınca, hastaneye sevkedilmiş ve “anti-sosyal kişilik bozukluğu” nedeniyle askerlik yapamayacağı rapora bağlanmış. “Anti-sosyal kişilik bozukluğu”nun en önemli belirtisi, sürekli yalan söylemek, uydurmak.
Savcının muhabbetle “Osmanım” dediği ve Derya Sazak’ın güvenilir kaynağının kimlik bilgileri bunlar!

Başka kanıt var mı?
Deneyimli ve namuslu gazeteci arkasından diğer kanıtlara bakar:
- Osman Yıldırım’ın söylediklerini doğrulayan başka hiçbir kanıt ve ifade yok. Alparslan Arslan, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları kimden aldığını yargılama boyunca defalarca belirtmiş. Aynen kendi ifadesiyle: “Bu eşek Alparslan bombaları Süleyman Esen’den aldı.”
- Cumhuriyet gazetesine bomba eylemlerine karışan Erhan Timuroğlu, İsmail Sağır ve Tekin İrşi, deneyimli gazeteci Derya Sazak’ın itibar ettiği Osman Yıldırım’ın dava bittikten sonraki ifadelerinin baştan sona iftira olduğunu belirtmişler.
Osman Yıldırım’ın kendilerine Cezaevi arabasında, “Suçu Veli Küçük ve Muzaffer Tekin’in üzerine atıp hepinizi kurtaracağım” dediğini ittifak halinde tutanağa geçirmişler. Osman Yıldırım, diğer sanıkların da yalan ifadeleri doğrulamalarını istemiş. Ancak dört sanığın dördü de bunu reddetmişler. Savcıların Cezaevinde gece saatlerinde Osman Yıldırım ile çaylı kahveli sohbetlerini de anlattılar.

Gazetecilikten başka bir iş
Derya Sazak, nasıl haber yapılacağını bilen bir gazeteci olarak, 12 Kasım 2009 günü bütün bu bilgilere sahipti. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin hüküm gerekçesinde bunların hepsi var. Dava dosyasında fazlası var.
Yapılan gazetecilikten çok başka bir iştir. Dahası gazetecilik bir yana ahlâklı, vicdanlı, gerçeklere sadakat duygusu olan sıradan bir insanın yapamayacağı bir iştir.

“Villa” idi “beş katlı apartman” oldu
Bir gazetecinin katlanabileceği iş değil ama, diyelim Derya Sazak o yazıyı yayınlamak durumunda kaldı.
Peki Osman Yıldırım, “toplantı yapıldı” dediği binanın caddesinde üç saat gezdirildiği halde, binayı gösteremedi. O binadan ilk ifadesinde “villa”, sonra “beş katlı apartman”, sonra “üç katlı” diye söz etti. “Bombaları aldım” dediği insanların ismini değiştirdi, salonu tarif edemedi.
Baz istasyon raporları, Osman Yıldırım’ın “oradaydılar” dediği insanların hepsinin başka başka kentlerde ve semtlerde olduklarını saptadı.
Derya Sazak, basın ahlâkı gereği niçin yazısını düzeltmedi?

Bir Osmandan iki tanık imal etmek
Derya Sazak, bir Osmandan iki tanık imal etmek gibi bir sahtekârlığı niçin görmezden geldi?
Osman Yıldırım, hem sanık!
Hem gizli tanık!
Savcılar, bu gerçek ortaya çıktığı halde, Esas Hakkında Görüş’te, sanık Osman Yıldırım ile tanık Osman Yıldırım’ın ifadelerinin birbirini doğruladığını bile yazabiliyorlar.
Derya Sazak, bu rezaleti görünce, niçin iftiraya ortaklığına son vermedi?

Cumhuriyete karşı cinayete iştirak
İftira, kuşkusuz yüz karasıdır. Olayda insanlara karşı çok ağır bir haksızlık var. Yalan memurlarının utanç verici yayınları nedeniyle altı yıldır büyük acılar çeken insanlar var.
Fakat bunun çok ötesinde, Danıştay tertibi üzerinden Türkiye Cumhuriyetine, vatanın bütünlüğüne, çağdaş yaşama ve özgürlüklere karşı Türkiye tarihinin en büyük cinayeti işlendi.
Bu cinayetin suçlularını kurtarmak ve Cumhuriyet Devrimini yıkma tertibini sonuca ulaştırmak için görevlendirilmiş yalancıların suçuna ortak olmak gazetecilik görevi midir?

Avukat Zeynep Küçük’ün ispatladığı trafik
Ceza Hukukunda insanların suçsuzluklarını kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Ancak Ergenekon Davasında 21 Haziran 2013 günlü son duruşmada, bir kez daha bu yükümlülük yerine getirildi.
Avukat Zeynep Küçük, dava dosyasındaki baz istasyon raporlarına dayanarak, bombaların teslim edildiği ve atıldığı gün ve saatlerdeki hareketleri, buluşmaları, eylemleri dakikası dakikasına gösterdi. Alparslan Arslan, Süleyman Esen, Osman Yıldırım, Küçük Salih ve Salih Kurter arasındaki trafiği, nerelerde buluştuklarını, kaç dakika görüştüklerini telefon sinyallerine dayanarak krokilerle gözler önüne serdi. Dahası bütün bu trafiğin, onlarca tanık ve sanık ifadesiyle bire bir doğrulandığını da belgelere dayanarak ortaya koydu.
Namuslu gazeteciler var Türkiye’de. Mustafa Mutlu Vatan’da, Yalçın Bayer Hürriyet’te, Arslan Bulut Yeniçağ’da ve Bedri Baykam Cumhuriyet’te Av. Zeynep Küçük’ün o tarihi sunuşunu özetlediler.

Şerefe kadeh kaldırmayacak mı
Derya Sazak okuyunca irkilmedi mi, Zeynep Küçük’ün belgeli kanıtlı açıklamalarını dinleyen Osman Yıldırım, en sonunda dayanamadı ve “Hepinizin kanını içeceğim” diye bağırdı.
Derya Sazak, itibarlı dava arkadaşı Osman Yıldırım’a “Şerefe” demeyecek mi, merak ediliyor.

Namuslu gazeteci tanımı
Bugün Türkiye’de haber namusu olan, vicdanlı gazeteci ve televizyon programcısı tanımı şudur:
Av. Zeynep Küçük’ün karşısına Derya Sazak’ı, Nazlı Ilıcak’ı, Nagehan Alçı’yı ve geçmişte Osman Yıldırım’ın itiraflarını gerçektir diye yayınlayan diğer gazetecileri oturtsunlar. Kamuoyu önünde tek tek sorsunlar Zeynep Küçük’e, bombalar nasıl taşınmış, nasıl verilmiş, kim kime vermiş, nasıl atılmış, Danıştay cinayeti nasıl işlenmiş?
Aykırı sorular sorsunlar, çapraz sorular sorsunlar, dosyalarda gizli kalmış başka neler var, onları da alsın getirsinler ve sorsunlar.

Öneriyorum
Derya Sazak’a, Ahmet Hakan’a, Şirin Payzın’a, Fatih Altaylı’ya, Balçiçek Pamir’e, Nazlı Ilıcak, Nagehan Alçı, Altan Öymen’e, Mustafa Karaalioğlu, Okay Gönensin ve Ali Bayramoğlu’na, Aslı Aydıntaşbaş ve Akif Beki’ye, Erkan Çelik’e, bütün televizyon programcıları ve söyleşi sayfası yapanlara öneriyorum, Av. Zeynep Küçük’e her şeyi sorun kamuoyu aydınlansın.