Hakan Fidan’ın başarı şansının olmadığı daha ilk denemelerde ortaya çıkmıştır. Çünkü Kürt yurttaşlarımızın değer yargıları ve ruh hali, AKP iktidarının sopası olmaya elverişli değildir. O nedenle Taksim, Gündoğdu veya Kızılay Meydanlarının üzerine sürülecek elemanlar bulmak, kolay değil. Apo’nun Hakan Fidan’a bağlılığının halka karşı şiddet boyutuna ulaşması, AKP-PKK işbirliğini iyice zora sokuyor.
1980’li yılların sonlarında beri hep dikkat çekmiştir. PKK, Türkiye’de emekçi hareketinin ve emperyalizme karşı mücadelenin yükselişinden hiç hoşlanmaz. 1989 İşçi Baharını, arkasından 1990 sonlarındaki Zonguldak madenci hareketini, Türk-İş’in 3 Ocak 1991 genel grevini, PKK’nin yayın organlarında bulamazsınız. Bu büyük mücadeleleri, Güneydoğu’da yaşayan kitlelerin görmesini hiç istememişlerdir. Çünkü Türkiye’deki halk hareketi, Kürt kökenli yurttaşlarımız için bir umuttur. O umudun göğermesinden korkarlar.
PKK, Türkiye’de umudun düşmanıdır. Varlık nedeni, Türkiye düşmanlığıdır ve Türkiye halkının bölünmesidir. Türk ve Kürdün birleşmesini istemez. O zaman PKK gereksiz olur. Ayrılıkçılık, PKK’yi yalnız vatanı değil, halkı bölen bir örgüt konumuna bağlamıştır.
Türkiye’de ne zaman bir emekçi hareketi, bir halk mücadelesi yükselse, PKK propagandası, bu mücadelelerin önemsizleştirilmesine ve karalanmasına yoğunlaşır. Cizre veya Tunceli’de yaşayan yurttaşlar ile İzmir ve Ankara’da yaşayanların yürekleri birlikte çarparsa, PKK tabanını kaybeder.
Küresel merkezlerin “milliyetçi” suçlaması
Taksim’de başlayan halk hareketi yurda yayılınca, PKK/BDP telaşa kapıldı. Çok iyi biliyorlar Kürt halk kitleleri, Türkiye’de yükselen mücadelenin dışında kalamaz. Korktukları olmuştur, halk hareketi büyük kentlerde Kürtleri kucakladı. Eşitlik ve özgürlüğün bu büyük harekette eylemli olarak yaşandığını herkes görüyor, en çok da Kürtlerimiz.
2012 yılında 19 Mayıs İstanbul yürüyüşünden 29 Ekim’de Ankara Ulus Meydanı’na ve bugünlere uzanan büyük mücadelelerde Kürt sorununu çözecek kuvvet ortaya çıktı. Bu mücadelelerde eşitlik, özgürlük ve kardeşlik yaşandı. Emperyalizme ve gericiliğe karşı devrimci duruş, Türk-Kürt bütün milleti birleştirdi.
PKK ve BDP’nin bu büyük mücadeleyi “milliyetçi” diye suçlaması, Atlantik projelerinde alınan görevlerin gereğidir. Emperyalizme karşı mücadele, PKK’nin yaşam alanını yok eder. AKP ile PKK’yi birleştiren rol buradadır.
AKP iktidarı sallanmaktadır.
AKP-PKK ortaklığının açılım projesi halk hareketiyle çökertilmiştir.
Bölücü Anayasa girişimi bozguna uğramıştır.
Ayağa kalkan halk, AKP’yi yıkmadan oturmayacağını ilan ediyor.
Hakan Fidan’ın Apo’ya verdiği görev
Bu koşullarda MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın halk hareketi üzerine sürmek için kullanıma soktuğu unsur, Apo oldu.
Önce İmralı’dan halk hareketine yönelik suçlamalar dillendirildi. Arkasından Apo posterli kışkırtmalar geldi. Ancak sonuç bozgundur.
Bozguna uğrayan Hakan Fidan’dır ve elbette Tayyip Erdoğan’dır.
Gladyo, 1960’lardan sonra bağımsızlık mücadelesinin üzerine bir takım irtica örgütlerini kullanmıştı. Hakan Fidan ile Abdullah Öcalan arasında İmralı’da kurulan örgütsel ilişkiden sonra bu görevin Apo’ya verildiğini gösteren işaretler yeni değil. Bir süredir üniversitelerdeki gençlik mücadelesini bastırmak için bölücülüğün kullanıldığı görülüyordu.
Ne var ki, Hakan Fidan’ın başarı şansının olmadığı daha ilk denemelerde ortaya çıkmıştır. Çünkü Kürt yurttaşlarımızın değer yargıları ve ruh hali, AKP iktidarının sopası olmaya elverişli değildir.
O nedenle Taksim, Gündoğdu veya Kızılay Meydanlarının üzerine sürülecek elemanlar bulmak, kolay değil.
Apo’nun Hakan Fidan’a bağlılığının halka karşı şiddet boyutuna ulaşması, AKP-PKK işbirliğini iyice zora sokuyor.
Birbirlerine sarıldıkça batıyorlar
Yükselen halk hareketi, yalnız AKP iktidarının ipini çekmekle kalmıyor, PKK’nin bölücü konumunu da sarsıyor.
Devletle savaşıyorum diye güç toplayan bir PKK’nin bugün BOP Eşbaşkanlığının muhafız birliğine dönüşmesi, Kürt halk kitlelerini uyandırıyor.
Halk hareketi, hızla Kürt kütlelerini de kucaklamakta ve paylaşılan umut olmaktadır.
Halk hareketinin karşısına dikilenler, Türkiye halkına düşmanlıklarını ortaya koymanın ötesinde Kürt kitlelerini de kaybediyorlar.
AKP ve PKK, birlikte yıkılmak için birleşmişlerdir.
Birbirlerine sarıldıkça, daha hızla batıyorlar.