İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: PEKİ FETHULLAH GÜLEN’İ KİM KURTARACAK?

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek; İfşaatlar çorap söküğü gibi birbirini izliyor. Önce MİT saptadı Mehmet Eymür’ün Kontr-Terör Merkezi’nin yasadışı kuruluş ve işleyişini. Eymür ise, MOSSAD toplantısını ifşa ederek, patronunu ele verdi. Arkasından Cevat ...

Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek; İfşaatlar çorap söküğü gibi birbirini izliyor. Önce MİT saptadı Mehmet Eymür’ün Kontr-Terör Merkezi’nin yasadışı kuruluş ve işleyişini. Eymür ise, MOSSAD toplantısını ifşa ederek, patronunu ele verdi. Arkasından Cevat Öneş, “kurgulayıcılar” ile “araçlar” ilişkisini ifşa etti. Eymür’ün araç olduğunu ilan etti. Peki Fethullah Gülen bu işlerin neresinde?

Mehmet Eymür’ün
Kontr-Terör Merkezi’nin kanlı işleri
MİT Müsteşarlığı’nın 26 Kasım 2008 günü yaptığı açıklama şimdi daha büyük anlam kazandı.

MİT Müsteşarlığı Mehmet Eymür’ü ele veriyor
Dikkat buyurulsun! Mehmet Eymür’ün Kontr-Terör Merkezi sorumlusu olarak işlediği suçları kamuoyu önünde kayda geçiren, gizli tanıklar değil, bizzat MİT Müsteşarlığı:
“Kuruluş ve işleyişi tartışmalı olan Kontr-Terör Merkezi, sorumluları ile birlikte 1997 yılında Kuruluş Şemasından çıkarılmıştır.” (www.mit.gov.tr/basin39.html)
Sabah gazetesinin “Kod adı İpek” başlığıyla Tuncay Güney’in MİT’le ilişkisini açıklayan belgeyi yayınlaması üzerine yapıyor bu açıklamayı MİT.
Böylece Mehmet Eymür ile Tuncay Güney arasındaki yasadışı beraberlik de ilan edilmişti. Dahası MİT Müsteşarlığı, aynı açıklamada, Tuncay Güney’in “O dönem itibarıyla şüpheli faaliyetlerinden dolayı dikkat çektiğini ve üzerinde çalışma yapıldığını” da belirtiyordu. Kamuoyu o zaman bu ayrıntılara takıldı. Oysa asıl önemlisi MİT Müsteşarlığı, Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu Kontr-Terör Merkezi’nin kuruluş ve işleyişinin yasal olmadığını ilan etmişti.

Eymür MİT’ten yasalara çok saygılı olduğu için mi atıldı?
1997 yılında Kontr-Terör Merkezi, işte bu yasal olmayan işleri nedeniyle kaldırılıyor ve sorumluları da MİT’ten uzaklaştırılıyor.
Baş sorumlu Mehmet Eymür, MİT’ten atılıyor; fakat M. Eymür’ün bugün suçladığı Kâşif Kozinoğlu, atılmak bir yana, daha önemli görevlere getirilmiş. Anlaşılan MİT, Eymür gibi “cinayetleri önlemeye çalışan” yöneticiyi tasfiye edip, suç işleyenlerin önünü açmış!

“Cinayet işleme yetkisinin” teorisyeni
Peki, Mehmet Eymür’ün Kontr-Terör Merkezi’nin yasadışı faaliyetleri nelerdi?
Kontr-Terör Merkezi, Tansu Çiller tarafından kuruluyor. Amaç, “Terörle Mücadele” perdesi altında, faili meçhullerden silah ve uyuşturucu ticaretine kadar Gladyo uygulamalarını gerçekleştirmek.
Mehmet Eymür de, bizzat Tansu Çiller tarafından yeniden MİT’e alınıyor, bu yasadışı faaliyetlerin başına getiriliyor. Çiller’in o karanlık işlerin başına getirdiği adam, Mehmet Eymür, başkası değil.
Ve Mehmet Eymür, 1990’ların başında yayınlanan “Anılar” kitabında istihbarat örgütüne “cinayet işleme yetkisi verilmesini” savunuyor. Faili meçhullerin teorisini yapma şerefi onun.

Özal ve Çiller ailesinin özel tim görevlisi
Eymür, kamu işleri ile iktidar sahiplerinin özel işlerini birlikte yürütüyor. Turgut Özal’ın kızı Zeynep’in nişanlısı Asım Ekren’i kaçırma işini eline yüzüne bulaştırarak ilk başarısını kazanıyor. Mesleki kahramanlığının altın sayfasını yazıyor.
Özer Çiller ve Tansu Çiller ile ilişkilerindeki tuhaflığı kendisi itiraf ediyor, gazetelerden okuyoruz.
İktidar ailelerinin bu kadar yakınına sokulan Eymür, sadakat konusunda pek özenli gözükmüyor.

Eymür, Çiller ve Ağar’ı ele veriyor
Mehmet Eymür, son savcılık ifadesinde, Tansu Çiller konusunda çok önemli bir ifşaatta bulunuyor:
“Başbakan Çiller ile birlikte İsrail’e gittik. MOSSAD Başkanı ve heyeti ile toplantıdan çıkarıldık. İçerde sadece Çiller, Ağar ve İsrailli istihbaratçılar kaldı.” (Haber Türk, 5 Aralık 2011)
Düşünebiliyor musunuz Türkiye’nin Başbakanı ve İçişleri Bakanı İsrailli istihbaratçılar ile toplantı yapıyor. İndikleri düzey bu. İstihbaratçılar ile istihbaratçılar görüşür. MOSSAD ile de en çok CIA görüşür.
Mehmet Eymür’ün toplantıdan çıkarılmış olması bir şey ifade etmiyor. Çünkü toplantıda zaten MOSSAD var. Ama Mehmet Eymür’ün o toplantıdan çıkartıldığını 15 yıl sonra altını çizerek belirtmesi çok anlamlı. Çünkü o toplantı, çok büyük bir suçun en önemli eylemlerindendir. Suçluların birbirlerini ele verdikleri veya kendi suçlarını ölülerin üzerine attıkları aşamaya gelinmiştir. Mehmet Eymür’ün savcılık ifadesi bunu yansıtıyor.

Gelelim “kayıp silahlar” olayına
Türkiye’nin yakın tarihinde, Abdullah Gül’ün hesap vermekten şimdilik kurtarıldığı “Kayıp trilyonlar” suçu gibi, bir de kayıp silahlar olayı var. Nusret Senem, Fethullah ve Susurluk adlı kitabında, bu kayıp silahlar olayını bütün kanıtlarıyla ortaya seriyor (s. 237-245).
1993-1996 yılları arasında, başka deyişle Kontr-Terör Merkezi’nin yasal kuruluş öncesi ve sonrasında, “ali kıran baş kesen” olduğu dönemde, 16 parti halinde silah ithal ediliyor.
Batman Valisi Salih Şarman, Mülkiye Müfettişlerine verdiği ifadede, Çiller’in bilgisi dâhilinde, itirafçılardan oluşan bin kişilik bir “özel birlik” oluşturduklarını belirtiyor. İşte bu “özel birlik” için ithal edilen silahların bir kısmı, 8 Şubat 2000 günü Hizbullah’ın Hilvan’daki deposunda bulunuyor.
Silahların listesini Nusret Senem’den okuyun, 72 adet RPG-11 roketatarlardan 607 adet taarruz ve savunma el bombasına kadar çok uzun bir liste. Arkasından bir silah deposu da Gaziantep’te bulunuyor.
Sıkı durun, silahların bir kısmı ise PKK’ye satılıyor.

Hizbullah’ı silahlandıranlar
Yalnız Batman Valisi değil, MİT Müsteşarı Emre Taner de, Hizbullah’ın silahlandırılıp “devlet tarafından kullanıldığını” Avrupa Karma Parlamentosuna katılacak 15 Milletvekiline, 23 Kasım 2006 günü verilen bilgilendirme toplantısında açıklıyor (Şamil Tayyar, Star, 12 Aralık 2006 ve İsmail Küçükkaya, Akşam, 14 Aralık 2006).
Hizbullah’ı terörle mücadelede kullanan devlet örgütü ise, Mehmet Eymür’ün başında bulunduğu Kontr-Terör Merkezi.

Sürpriz tanık
Burada bir de, gizli değil, sürpriz tanığımız var:
Nazlı Ilıcak! Akşam gazetesine yazdığı yazıda Nazlı Ilıcak, Eymür’ün emrinde Mehmet Ağar’ın emrindeki Polis Özel Harekâtçıları gibi bir “vurucu güç” olduğunu açığa vuruyor.
Peki, bütün bunlarla İsrail’de MOSSAD ile Çiller’in yaptığı o gizli toplantının ne ilgisi var, diyeceksiniz. Çiller’in Özel Birliği’nin silahları İsrail’de MOSSAD ile yapılan gizli temaslar sayesinde, HOSPRO şirketi tarafından ithal ediliyor. HOSPRO, 82 milyar liralık silahı hibe etmiş gözüküyor. Oysa para, Başbakan Çiller’in talimatıyla Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’ndan karşılanıyor. Bunu açıklayan da, gizli tanık veya bilinmeyen ihbarcı değil, eski Batman Valisi.
Silah satışı vurgununun kırışılması ayrı hikâye!

Kontr-Terör Merkezi’nin başında kim vardı
Bütün bunları 1998 yılından itibaren Aydınlık açıkladı ve İşçi Partisi de basın toplantılarıyla kamuoyuna duyurdu.
Tansu Çiller’in İsrail’de MOSSAD ile yapılan toplantıya katıldığı bilinmiyordu. O toplantılarda yalnız Mehmet Ağar saptanmıştı. Şimdi Mehmet Eymür, Çiller’in de adını veriyor. İfşaatların perdesi açılıyor.
Peki o silahlarla itirafçılardan özel birlikler donatıp Hizbullah’ı kullanan, faili meçhulleri uygulayan kuruluşu ve işleyişi bozuk Kontr-Terör Merkezi’nin başında kim vardı?
Onu da MİT Müsteşarlığı açıkladı. İfşaatlar doruğa tırmanıyor.