Davutoğlu’na Paris’te gazeteciler ya sormazlarsa, susacak mı? Tayyip Erdoğan Paris’e gidip konferans vermeyecekse, Bülent Arınç kime, niçin konuştu? Talat Paşa Komitesi, Rauf Denktaş’ın önderliğinde Lozan’da, Bern’de, Zürich’te, Winterthur’da, hangi tecrübelerde doğru mücadele çizgisini üretti.
AKP yöneticileri ne yapabileceklerini zaten bütün dünyaya ilan ettiler.
Davutoğlu’na gazeteciler sormazsa ne olacak?
Ahmet Davutoğlu, yasa Fransa Meclisi’nden çıkınca, “Paris’te gazeteciler bana sorarsa, ben Ermeni soykırımı konusundaki görüşünü açıklarsam, ne olacak” diye Fransa makamlarına soruyordu.
Gazetecilerin sormasına gerek yok! Davutoğlu eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin Dışişleri Bakanı olsa, yasanın yürürlüğe girdiği gün, atlar uçağa Paris’e iner ve orada bir basın toplantısı yaparak, “Ermeni soykırımı” iddiaları konusundaki görüşünü açıklar; Fransız kamuoyu böyle aydınlatılır. Daha önemlisi, Türkiye’ye yönelik tertipler böyle bozulur.
Tayyip Erdoğan Paris’e gitmezse ne olacak?
Bülent Arınç Bey, havaya konuşuyor, “Tayyip Erdoğan Paris’e gelse, ‘Ermeni soykırımı olmamıştır’ dese, ne yapacaklar?”
Büyük davaların savunulmasında böyle pazarlıklar olmaz. Fransız yargısına böyle acizane sorular sorulmaz.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanı varsa, o tantanalı uçaklarından birine biner, gider Paris’te bir konferans verir ve orada 1915 olayları konusunda tarihsel gerçekleri anlatır.
Böylece hem Avrupa’ya karşı nasıl dik durulur, bunun bir örneğini verir, hem de Türkiye halkını aldatma oyunlarına son verir.
Lozan sarayının merdivenlerinden yapılan açıklama
2005 yılı Nisan sonunda, gazeteler, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hakkında İsviçre’de, “Ermeni soykırımı iddiası tarihsel gerçeklere uymuyor” dediği için ceza soruşturması açıldığını yazınca,
İşçi Partisi Genel Başkanı, uçağa atladı ve İsviçre’ye gitti. 7 Mayıs 2005 günü basını Lozan Antlaşmasının yapıldığı binanın önüne çağırdı. Binanın merdivenlerine çıktı. Önce İsviçre’nin resmi dili Almanca, arkasından Türkçe olarak, 1915 olayları konusunda özet bir açıklama yaptı. Konuşmanın sonunda “Ermeni soykırımı” yalanının 1915 yılında Türkiye’yi paylaşmak için savaşan İngiliz ve Fransız emperyalistleri tarafından psikolojik savaş kapsamında uydurulduğunu belirtti.
İsviçre polis kameraları bu konuşmayı çekti ve basında haber oldu. İşçi Partisi Genel Başkanı, akşam Bern şehrindeki yemekli toplantıda bu kez 350 insanın önünde aynı görüşlerini tekrar açıkladı ve Türkiye’ye döndü. İsviçre polisleri kamera çekimine devam ediyordu.
Lozan akıncılarının Lozan sarayındaki toplu açıklaması
Mücadele orada bitmemiştir. 22-24 Temmuz günleri Denktaş önderliğinde İsviçre’ye giden 200 aydınımız,
- Zürich Hilton Otelinde basın toplantısı yaparak,
- Winterthur’daki Lozan 2005 konferansında,
- 24 Temmuz 2005 Lozan mitinginde 5 bin yurttaşla birlikte,
- Ve aynı gün Lozan Barış Antlaşması’nın yapıldığı sarayın salonunda, 1915 gerçeklerini anlatmıştır. Hep bir ağızdan şöyle haykırdılar:
“Ermeni soykırımı tarihsel bir yalandır.
“Ermeni soykırımı, uluslararası bir yalandır.
“Ermeni soykırımı, emperyalist bir yalandır.
“Biz vatanımızı savunduk.”
Bunun üzerine Lozan Polis şefi gelmiş, “Ben şimdi ne yapacağım, otobüsleri getirip, buradaki 600 kişiyi gözaltına mı alacağım” diye acz içinde sormuştur.
Hiçbir şey yapamamıştır.
Helikopterli, polis köpekli Bern Konferansı
19 Eylül 2005 günü Doğu Perinçek, sorgu için Lozan Sorgu Yargıçlığına çağırılmıştır. İşçi Partisi Genel Başkanı, bir gün önce İsviçre’nin başkenti Bern’de 300 kişiye Ermeni meselesi konusunda Almanca konferans vermiştir. Yukarıda helikopterler uçmakta ve konferans salonuna giden caddeler yüzlerce polis tarafından kuşatılmıştır. Konferans salonuna gelenler, polis tarafından kurt köpekleriyle karşılanmaktadır. Bu ortamda ve daha önce yazılı olarak, “Ermeni sorunundan söz etmeyeceksin” tebligatına rağmen, yalan İsviçre başkentinde anlatılmıştır. Polis tebligatı çöp sepetine atılmıştır.
İşçi Partisi Genel Başkanı, ertesi gün Lozan Sorgu Yargıcına gitmeden, Zürich’te yine Almanca bir basın toplantısı yapmıştır. Salona girdiği zaman, masanın başında “Zürich Polis Müdürü”nün oturduğunu öğrenince, kendisine kimliğini sormuş, onu yerinden kaldırtmış ve salonun en arkasındaki iskemleye oturtmuş ve İsviçre kamuoyuna gerçekleri anlatmıştır.
İsviçre Devlet Televizyonundan Sorgu Yargıcının açıklaması
Bu basın toplantısından sonra, yanında İP MKK üyesi rahmetli Dinçer Kömek ile Lozan’a gitmiş ve Sorgu Yargıcı Jacques Antenen’e 2,5 saat ifade vermiştir.
İfadeden birkaç saat sonra, Lozan Sorgu Yargıcı Jacques Antenen, Doğu Perinçek hakkındaki dosyayı kapattığını İsviçre televizyonlarına bizzat açıklamıştır.
İsviçre Devlet Televizyonu 1. Kanalı SF1, haberi, “İsviçre Devleti Doğu Perinçek’e boyun eğdi” başlığıyla vermiştir.
Mücadele adam gibi verilir
Daha sonra Atlantik merkezleri sürece müdahale etmiş ve dava açılmıştır.
Bu süreçte Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül yönetimi, Ocak 2006 sonundan itibaren Talat Paşa Komitesi’ni sırtından vurmuştur.
Mücadele, öyle “artistlik” yaparak, kamuoyu önünde dans ederek, pazarlıklarla ve zavallılık sergileyerek verilmez.
Mücadele Talat Paşa Komitesi’nin 7 yıldır yaptığı gibi verilir.
Ama bunu yapmak için, Talat Paşa’nın ve Atatürk’ün düşmanı olmayacaksın, onların devrimci geleneğini yürüteceksin!
Yalanı çiğne!
Vatanını çiğnetme!
GENİŞ BİLGİ İÇİN BKZ: Talat Paşa Komitesi’nin mücadelesi çok önemli bir tecrübedir. İncelenmelidir. Bu mücadeleyi özetleyen kitap: Doğu Perinçek, Ermeni Sorununda Strateji ve Siyaset.