Halk sizi incitmemek için belki yüzünüze söylemiyor, ama halk içinden diyor ki, “Bu hanım ve bu bey beni ayağa kalkmaya çağırıyor ama benim yanımda olacak mı?”, “Benim yanımda ve hatta önümde olacaksa, niçin örgütsüz?”
Türkiye’de halk var.
İşte o halk ayakta!
Barikatları yıka yıka iktidara yürüyor.
Soruyoruz:
Şimdi bu halk ne yapacak?
Peki halka her konferansta “ayağa kalk” çağrıları yapan aydınlarımıza soruyoruz:
- Şimdi bu halk ne yapacak?
- Halkın önüne hangi programı koyuyorsunuz?
- Hangi stratejiyi?
- Hangi hedefi?
- Hangi mevzilenmeyi?
- Hangi yol haritasını?
- Hangi siyasetleri ya da taktikleri?
- Hangi başarıları ve güzellikleri?
Soruyoruz:
Hangi örgütlerle ve hangi araçlarla?
Diyelim ki odanıza kapandınız ve kendi aklınıza göre bir şeyler yazıp çizdiniz, sizin o yazdıklarınızı hangi teşkilâtla, hangi araçlarla uygulayacaksınız?
Bana teşkilâtınızı ve araçlarınızı gösterin ki sizin peşinize düşeyim!
Soruyoruz:
Siz niye partisizsiniz?
Doğru, aydınlarımız halka örgütlenin çağrısı da yapıyorlar. Lütfediyor ve halka “örgütlenin” diye yol gösteriyorlar!
Ama kendisi örgütlü değil. Hem de sözümona Atatürkçü, sözümona devrimci.
Meğerse şu yeryüzünde partisi olmayan Atatürkçü, örgütsüz devrimci de oluyormuş.
Siyasal partide örgütlenmek, onlar için bayağı bir iş, ekmek almak gibi sıradan bir olay! Başka deyişle halkın yapacağı işler bunlar.
Hanımefendimiz ve beyefendimiz öyle sıradan işler yapmaz. Milletvekilliği daveti bekler. Bir gün telefonu çalacak, örneğin Beşar Esat’a “despot” diyen kendini bilmez liderlerden biri, onu milletvekilliğine atadığını bildirecek! Bu seçeneği cebinde tutmalıdır. Partisiz ve boş görünmelidir ki, telefonun zili çalsın!
Soruyoruz:
Fasulye gibi nimetten misiniz?
Bu partisiz ve mostrada müşteri bekleyen aydınlarımızın halka yaptıkları “ayaklan” çağrılarının bir anlamı yoktur. Halk onlar çağırdı diye gelmedi Sıhhiye Meydanı’na, Silivri Kalası önlerine, Ulus Meydanı’na ve Antakya Meydanlarına.
Partisiz aydın kendisini fasulye gibi nimetten saymasın!
Çağrılarının bir değeri yoktur.
Halk, ayağa kalkmak için örgüt var mı, ona bakar. Önderlik var mı, hedef var mı, başarı var mı, ne kazanacak ona bakar.
Önünde yürüyen var mı, nereye götürüyor, güvenlik var mı, akıl var mı, cesaret var mı, bunları arar!
Soruyoruz:
Halka verdiğiniz nasihate
siz niçin uymuyorsunuz?
Halka bedel ödetmeye hazırsınız kutlarız, peki siz halka önderlik etmek için bedel ödemeye hazır mısınız?
Halk, sizi izliyor ve içinden bu soruları soruyor.
Halk sizi incitmemek için belki yüzünüze söylemiyor, ama halk içinden diyor ki,
- Bu hanım ve bu bey beni ayağa kalkmaya çağırıyor ama benim yanımda olacak mı?
- Benim yanımda ve hatta önümde olacaksa, niçin örgütsüz?
- Bu örgütsüz adam, beni hangi işe çağırıyor, başıbozukluğa ve çil yavrusu gibi dağılmaya mı?
Soruyoruz:
Mangalarınız ve tümenleriniz var mı?
Biz de o aydınlarımıza soruyoruz:
Halka ayaklanın diyorsunuz, peki mangalarınız var mı, bölükleriniz, taburlarınız, alaylarınız ve tümenleriniz var mı?
Ayağa kaldırdığınız halkı mücadele düzenine sokacağınız örgütlenmeniz var mı?
Araçlarınız var mı?
Merâk etmeyin var, İşçi Partisi sizi örgüte çağırıyor.
Göreviniz tanımlanmıştır ve sizi bekliyor.
Peki, siz neyi bekliyorsunuz?