İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: ONUR ÖYMEN’İ İZLİYOR MUSUNUZ?

Devletin yaptırım gücünün doğru yerde, doğru yöntemlerle, halkı gözeterek, ama kararlı olarak kullanılması, artık belirleyicidir. Bunu Onur Öymen, “Terör örgütüyle müzakere yapılmaz, mücadele edilir.” diye özetliyor. Bazıları belki şaşıracaktır. Ancak Kürt yurt...

Tarih:

Devletin yaptırım gücünün doğru yerde, doğru yöntemlerle, halkı gözeterek, ama kararlı olarak kullanılması, artık belirleyicidir. Bunu Onur Öymen, “Terör örgütüyle müzakere yapılmaz, mücadele edilir.” diye özetliyor. Bazıları belki şaşıracaktır. Ancak Kürt yurttaşlarımızı Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne tekrar kazanacak olan da, teslimiyet değil, kararlılıktır.

Bilmiyorum, CHP Eski Genel Başkanı Onur Öymen’in açıklamalarını dikkatle izliyor musunuz? Holding basını pek yer vermiyor. Leyla Tavşanoğlu bir süre önce Öymen ile geniş bir söyleşi yayınladı. Bunun dışında demeçlerini Aydınlık ve Yeni Çağ’da görebiliyoruz. Kurtul Altuğ ve Hakan Bayrakçı’nın Pazar günleri Ulusal Kanal’da yayınlanan programlarında da değerli siyaset önderi ve Büyükelçimizi izleme fırsatı buluyoruz.

Onur Öymen
Onur Öymen, her şeyden önce kişiliği ve karakteriyle sağlam bir insan. Cumhuriyetin seçkin ailelerinden olan Öymenler içinde büyümüş. Mülkiye mezunu. Dışişleri’nde Müsteşarlık dahil önemli görevlerde tecrübe kazanmış. Cereyanlara göğüs geren, güvenilir Cumhuriyet aydını. Her erdemli insan gibi, gösteriş yapmıyor. Cesareti vicdanında ve birikiminde.
Onur Öymen gibi birikimli ve sağlam karakterli bir aydını kadro dışı bırakmak, bir parti için, düşük nitelik beyanıdır ve başlı başına bir ölçüdür.
Onur Öymen farklı fikirleri de olsa, her zaman görüşlerine başvurulacak bir siyaset önderi ve tecrübe birikimidir.

Türkiye’nin kadro zenginliği
Türkiye, bugün yönetim koltuklarında oturanlara bakılarak anlaşılabilecek bir ülke değildir. Çeşitli dünya ülkelerinin yönetici kadrolarını, bilim çevrelerini, aydınlarını tanıyanlar, Türkiye’nin çok önemli bir kadro birikimine sahip olduğunu saptamışlardır. Kuşkusuz bu zenginlik, devrimci Cumhuriyet sayesindedir.
Türkiye’de iktidarı ele geçiren partiler, devlet kurumlarında kadrolaşmaya giderler. Bu uygulama, siyaseti kaynakların paylaşılması olarak tanımlayanlar için isabetlidir. Türkiye’yi olanca birikimiyle ve halk için yönetecek bir hükümet ihtiyacı açısından bakarsanız, zengin bir kadro vardır. Mesele, kenarlara sürülen o kadroları bulmaktadır. O nedenle kadro siyasetinde, halkçı ve devrimci bir partinin baş sloganı şudur:
Türkiye’nin kadroları, bizim kadrolarımızdır.

AKP açılımlarının önü nasıl açılır?
Bu yazıya aslında Onur Öymen’in bölücü terör konusundaki son açıklamalarına değinmek için başlamıştık.
Türkiye’de liberal aydın çevrelerinde bir “konuşalım - tartışalım” humması var. Havanda su dövme illeti de diyebilirsiniz.
AKP’nin açılımlarının önünü açmak dışında bir çözümü olmayan bugünkü CHP yönetiminin de, nerdeyse tek bir çözümü olduğu söylenebilir. Her konuda, AKP’yi “oturup birlikte çözmeye” davet ediyor. Zaten Anayasa masasında AKP oylarıyla kabul edileceği planlanan bölünme anayasasını da birlikte yapıyorlar. Kılıçdaroğlu, Yeni Anayasa masasından sonra şimdi de Oslo Masasına dahil olmak için, özel bir gayret içindedir. “Terör meselesini oturup konuşup birlikte çözelim” buluşunun başka bir pratik anlamı bulunmuyor.

Teröre verilecek ödünleri konuşmak
Onur Öymen, en son bu konuda kamuoyunu aydınlatan saptamalarda bulundu. “Neyi konuşacaklar” diye soruyor. Terör meselesinde, terör örgütüne verilecek ödünleri konuşmak dışında, hangi gündemleri var!
Öymen’in, piyasaya sürülen görüş ve çözümleri gerçeklik zemininde sınayan bir usavurması var. Kulağa hoş gelen “konuşalım, çözelim” gibi, aslında içi boş gevezeliklerin, hayattaki karşılığını belirliyor ve millete açıklıyor.
Türkiye artık şu gerçeği öğrenecektir: Bölücü terör meselesini, bölücü terör örgütüyle konuşarak çözme şansı yoktur. Bunlar artık budalaca beklentilerdir. Sorunu, “Kürdümüze bir şeyler vererek çözme” umudu, hayallerden besleniyor.

“Müzakere değil mücadele”
Devletin yaptırım gücünün doğru yerde, doğru yöntemlerle, halkı gözeterek, ama kararlı olarak kullanılması, artık belirleyicidir. Bunu Onur Öymen, “Terör örgütüyle müzakere yapılmaz, mücadele edilir.” diye özetliyor.
Bazıları belki şaşıracaktır. Ancak Kürt yurttaşlarımızı Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne tekrar kazanacak olan da, teslimiyet değil, kararlılıktır.
Bizim İşçi Partisi’nde de, “Acaba Kürtlerimize ne veririz de, onları bölücülerin elinden kurtarırız” diye düşünen iyi niyetli ve temiz yürekli arkadaşlarımız var. Bu, kamuoyunda çok yaygın görülen bir aldanmadır.
Keşke çözüm o kadar kolay olsaydı!

Dağılma manzarasına bakın
Kürdümüzün yerine koyun kendinizi
Bugün bu meselenin çözümünde, Türkiye’nin bütünlüğü konusunda kararlılık kadar sihirli bir tavır yok. Hatta tek yöntem!
Bölücü örgüt niçin toplum içinde belli bir destek sağladı dersiniz?
Bu sorunun gerçeklik zemininde tek bir cevabı vardır: Türkiye’yi yönetenler dağılma ve çözülme manzarası vermişlerdir. Avrupa Kapısında çarmıha gerilen Türkiye yönetimine bakan Kürdümüz, onların neyine güvenecek! Bu durumda Kürdümüz, dağılan Türkiye’de kendisine sığınak aramak durumuna düşürülmüştür.
Ve şiddet, Ortaçağ koşullarında tek etkili yöntemdir. Derebeylikte sorunlar, çıplak zorla çözülür. Geçerli yöntem budur. PKK, bunu biliyor ve uyguluyor. ABD, şiddetin sihrini herkesten iyi biliyor. Çünkü dolar saltanatı dahi, askeri gücüne dayanıyor.

Nerden nereye
Türkiye’nin sıcak para komisyoncuları ise, büyük vurgunlarını ancak ABD patronluğu altında sürdüreceklerini biliyorlar.
Peki biz, Türkiye’nin yurtseverleri ve Cumhuriyet devrimcileri, Sıcak Para Diktası altında vatan bütünlüğümüzü koruyamayacağımızı biliyor muyuz?
Nerden nereye geldik!