İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:ÖNEMLİ SORU: APO NİÇİN PARLATILIYOR?

İmralı, AKP hükümetinin avucundadır. Apo’nun belirlenen plana teslim alındığı apaçık görülüyor. Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’a çok güvendiğini açıklamaktan çekinmiyor.
MİT’in disiplini ile Apo’nun PKK üzerindeki disiplini şu an örtüşmüş durumdadır.
...

Tarih:

İmralı, AKP hükümetinin avucundadır. Apo’nun belirlenen plana teslim alındığı apaçık görülüyor. Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’a çok güvendiğini açıklamaktan çekinmiyor.
MİT’in disiplini ile Apo’nun PKK üzerindeki disiplini şu an örtüşmüş durumdadır.

AKP hükümetinin Abdullah Öcalan ile İmralı görüşmelerinin kamuoyuna açıklanmasından bu yana şu olgular göze çarpıyor:

1. Apo parlatılıyor
İmralı süreciyle birlikte çok yoğun bir Abdullah Öcalan’ı parlatma kampanyası yürütülüyor.
Kampanyanın başında AKP hükümeti var, elbette ona bağlı olarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve holding medyası.
Sınıfsal olarak bakarsak, bu kampanya, sıcak para bağımlısı en büyük sermayenin kampanyası. PKK’nın kuyruğunda “sınıf savaşı” yaptığını söyleyen “Solcular”ın da belki dikkatini çekmiştir, emperyalist sermayeden sonra Türkiye’nin büyük sermayesi de artık Apo aşkıyla yanıp tutuşuyor.
EMEP’i, ÖDP’si, TKP’si hangi sürecin kuyruğunda olduğunu tartışacaktır.

2. PKK itibarsızlaştırılıyor
Abdullah Öcalan’ı yücelten hakim güçler, PKK’yı yıpratıyorlar. Özellikle Paris cinayetinden sonra PKK’nın kanlı bir terör örgütü olduğu konusunda kapsamlı bir propaganda dikkat çekiyor. Burada ilginç olan, Abdullah Öcalan’ı Mandela konumuna getirmeye çalışan AKP hükümeti ve Sıcak Para sermayedarlarının PKK’yı yerin dibine batırmalarıdır. Apo ile PKK’yı özenle ayırıyorlar.

3. Emperyalistler ve işbirlikçileri ittifak halinde
AKP iktidarının yürüttüğü İmralı sürecinde emperyalistler ve işbirlikçileri tam bir beraberlik halinde. Aralarında şu anda bölünme yok.
ABD, AB, İsrail, Kılıçdaroğlu CHP’si, bu girişimin başarısı için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.
Bu tablo o kadar dikkat çekici ki, Joost Lagendijk şöyle betimliyor: “Siyasi yelpazedeki heyecan, umut ve iyimserlik patlamasının bir benzerini daha önce gördüğümü hatırlamıyorum.” (Zaman, 13 Ocak 2013)
Buradan da anlaşılıyor ki, İmralı süreci, bir AKP tasarımı olmanın ötesinde, emperyalizm ve işbirlikçilerinin ortak siyasetidir. Bu ittifak, yürütülen projenin arkasında çok önemli bir emperyalist çıkarın bulunduğuna işaret ediyor.
Hakim güçler içinde bir tek MHP, İmralı görüşmeleri karşı çıkıyor. Bu da PKK’nın dayatılan plana tam uyum göstermesi için yararlı görülebiliyor. “Türk-Kürt ittifakıyla Kerkük’ü fethetmek” olarak planlanan sürece MHP’nin dahil edilmesi, bir zamanlama meselesi olarak değerlendirilebilir.

4. Plan Apo üzerinden yürütülüyor
AKP iktidarının ve büyük sermayenin Öcalan’ı yıldızlaştırması çok önemli bir gerçeğe işaret ediyor: İmralı, AKP hükümetinin avucundadır. Apo’nun belirlenen plana teslim alındığı apaçık görülüyor. Hakan Fidan, Abdullah Öcalan’a çok güvendiğini açıklamaktan çekinmiyor. MİT Müsteşarı Apo’dan beklentisini şöyle açıklıyor: “Bu ilk adımlarda Abdullah Öcalan’ın örgüt üzerinde ne derece etkili olduğunu göreceğiz.” (Güneri Civaoğlu, Milliyet, 12 Ocak 2013).
Bu sözler şöyle anlaşılıyor: ‘Abdullah Öcalan, bizim enstrümanımız olmuştur. Şimdi mesele Apo üzerinden PKK’yı enstrüman haline getirmektir.’
MİT’in disiplini ile Apo’nun PKK üzerindeki disiplini şu an örtüşmüş durumdadır.
Düşününüz, şu an PKK’nın Apo önderliğinde disiplinini ve bütünlüğünü koruması, en çok AKP iktidarının meselesi oldu. MİT’in basındaki bütün elemanları, PKK’nın bütünlüğünün muhafızı kesildiler.

5. Muhatap PKK idi artık yalnız Apo
Bazı Milliyetçi çevreler, AKP hükümetinin Abdullah Öcalan’a teslim olduğu yorumunu yaptı. PKK’nın yıllardan beri, “Abdullah Öcalan muhatap alınsın” talebi hatırlanınca, bu değerlendirme yerinde görülüyor.
Ancak şu anda PKK’dan “Kandil’i de muhatap alın” talebi yükseliyor. Bu talebin arkasında açıkça dile getirilmesi bile, Apo’ya güvensizlik olduğu gözlerden kaçmıyor.
Oslo görüşmelerinde muhatap PKK idi.
İmralı görüşmelerinde ise, muhatap Abdullah Öcalan’dır.
Bu gelişme, Kandil merkezli PKK’nın devre dışı bırakılmak istendiğini gösteriyor. Zaten bu niyet, AKP iktidarı ve MİT yöneticilerince açıkça belirtiliyor. Kandil’de ise, tuzağa düşme korkusu gözleniyor.
PKK’yı Apo üzerinden kontrol etmek, aslında bir Ortadoğu tecrübesidir. Suriye, 1991’e kadar PKK’yı böyle yönlendirmişti. Örgütü, “ilişki, para ve silah” üzerinden tek kişiye bağımlı kılarak yönetmek, bu tecrübenin özetidir.
AKP iktidarı da, bu tecrübeyi değerlendirmiş gözüküyor.

6. Bir tek Apo katil şüphelisi değil!
Paris cinayeti, sürecin başında sahneye kondu.
Apo’nun parlatılması kampanyası, cinayete rağmen devam ediyor. Cinayetle ilgili yayınlar, Apo’ya zarar vermeyecek şekilde yürütülüyor. O kadar ki, Paris cinayetinin katili aranırken, şüpheli olmayan bir tek Apo var. Herkes katil olabilir. Holding medyasına göre, Türkiye hükümeti, TSK, Fransa, İsrail, İran, Suriye, herkes katil olabilir, ancak bir tek Apo aziz konumundadır. Büyük sermaye, Apo’ya melek kanatları takmıştır. Buradan da anlıyoruz ki, plan Apo üzerinden kurgulanmış ve yürüyor.
Ancak Paris cinayetinden sonra PKK’nın boynu eğik bir hale getirilmesine yönelik propaganda yoğunlaştı.
İlk bir iki gün uluorta öne sürülen başıbozuk yorumlar, hizaya getirildi. Paris cinayetinin PKK’nın geleneksel cezalandırma eylemlerinden olduğu yönündeki saptamalar ekseninde uyum sağlandı.
Apo’yu parlatma ve PKK’yı Apo’nun disiplini altında tutmak için yumuşak güç haline getirme planı yürüyor.

7. ABD ve İsrail enstrümanları birbirine karşı kullanıyor
Peki Kandil’in Abdullah Öcalan’ın, dolayısıyla Hakan Fidan’ın disiplininden çıkma kabiliyeti var mı?
Eğer ABD ve İsrail isterse ve istediği zaman, Kandil, bu sürece karşı çıkar. Bunun dışında sürece direnme yeteneği yoktur.
İşte bu durum, ABD’nin ve İsrail’in elindeki kozu ifade ediyor.
Bir kez şunu ikirciğe düşmeden saptamak gerekir: Türkiye halkına ve bölge ülkelerine karşı sözümona “Türk-Kürt ittifakı” oluşturmakta ABD ve İsrail birlikteler. Burada ayrılık icat etme çabaları, yapaydır.
Ancak bu tertibi Türk milletine dayatma sorunu vardır. Öte yandan Kürtlere verilen piyon rolü, itirazlara yol açmaktadır.
Bütün bu engelleri aşabilmek için kullanılan büyük enstrümanlar, AKP iktidarı ve Fethullah cemaatidir. Küçük enstrümanlar ise, Abdullah Öcalan ve Barzani’dir.
ABD ve İsrail, enstrümanları birbirine karşı kullanarak yürütüyorlar. Kandil, bu açıdan gereğinde AKP iktidarını gütmek için devreye sokulacak bir enstrüman olarak şu an yedekte tutuluyor.

8. Oyunu Türk milleti ve bölge ülkeleri bozar
ABD ve İsrail’in bu kanlı oyununu bozacak olan, Türk milleti ve bölge ülkeleridir.
Çünkü hedefte olanlar, Türk milleti ve bölge ülkeleridir.
Kürdümüz, hiç kuşkusuz Türk milleti içindedir. Enstrüman olmayı reddetmesi, Türk milletinin içinde yurttaş olarak eşit ve özgür konumunda olmasına bağlıdır.