Mafya – Tarikat rejiminin iskambil şatosunu takdim ediyoruz. Şatonun bekçiliği
Kılıçdaroğlu’na verilmiş. Şato, Türkiye’yi bölgeden ve dünyadan soyutlamış. Şatonun
içinde, yalnız Ortaçağ güçleri ve sıcak para ağaları var, emekçiler Şato’nun duvarları
dışında tutuluyor. “Laik orta sınıflar”; Bodrum ve Çeşme’de alkol ve plaj beylikleriyle
kandırılacak. Kürdümüz ise, yine maraba yine mürit! Peki bu Şato yıkılmayacak da
ayakta mı kalacak?
Mehmet Bedri Gültekin arkadaşım, duruşma arasında gösterdi o yazıyı. Kadri
Gürsel’in “Laik Türkler daha iyisini hak edebilir” başlığı altında yazdıkları, Mafya –
Tarikat rejiminin önümüze koyduğu programı özetliyor. (Milliyet, 9 Temmuz 2012)
Böyle lafı dolandırmayan beyannameler herkes için aydınlatıcıdır.
Kadri Gürsel’in neoliberal tahlil ve çözümü
Önce Kadri Gürsel’in tahlil ve çözümünü aktaralım:
1. “Kemalist Cumhuriyet” programı çökmüştür. “İslamcı hareket” ve “Kürt
ayrılıkçılığı” ittifak ederek, “Laik – Türk uluslaşma” ve çağdaşlaşma sürecine son
vermişlerdir. Atatürk Cumhuriyeti artık yoktur! (Doğru !- DP)
2. AKP “tek parti iktidarını” kurmuş ve “devlete kesin biçimde hakim olarak
neredeyse tek parti devletini” oluşturmuştur. (Doğru ! - DP)
3. “Neo – İslamcı elit” artık yeni “kurucu iradeyi” temsil ediyor ve Türkiye’ye
“Sünnî muhafazakârlığı” dayatıyor. Bu dayatmanın karşısında “laik orta sınıflar”,
“Aleviler” ve “muhafazakâr olmayan Kürtler” var. Ufukta çatışma gözüküyor. (Bu
dayatmanın karşısında millet var, halk var - DP)
4. Türkiye’nin büyük kentlerinde ve kıyı bölgelerinde yoğunlaşmış bulunan “laik
orta sınıflar” yenilmişlerdir. İtilip kakılarak, nimetlerin paylaşıldığı konumların dışına,
kenarlara sürülüyorlar. Laiklikten Cumhuriyetten, ulusalcılıktan, üniter devletten,
Türk milleti kavramından vazgeçmek zorundadırlar. Bunlar yıkılmıştır ve geri
getirilmesi olanaksızdır. (Göreceğiz, görüşeceğiz! - DP)
5. “Yegâne yol, etnik ve dinsel aidiyeti dışarıda bırakan bir “Türkiyelilik” ya da
anayasal vatandaşlık üst kimliği çevresinde yeni bir ortaklık kurmaktan geçiyor.”
(Yeni ortaklık değil, Türkiye’nin dağıtılması! Siz kimi aldatıyorsunuz! - DP)
6. Yeni ortaklığın biçimi adem-i merkeziyetçiliktir. Laik, Kürt, Alevi kimlikli gruplar,
itilip kakılmamak için, Sünnî muhafazakâr yönetimi altında barış içinde yaşayabilmek
için, başta eğitim, emniyet ve yargı olmak üzere merkezin önemli bir kısım yetkisini
yerele devretmelidir. (Bu ABD projesi, barış değil, iç savaş projesidir!- DP)
7. Neo-İslamcı dayatma açmazdadır. Neo-İslamcı yönetim altında, Türkiye’yi
Sünnî, Alevi, laik ve Kürt yerel yönetimlerine bölerek bir barış ve demokrasi rejimi
kurma çözümünü, laik orta sınıflar kabul etmelidir. Bu amaçla CHP ve laikler, Kürtler
ile ilişkiye geçmelidirler. (Kılıçdaroğlu’na Şato’nun plaj bekçiliği verilmiş! DP)
Ortaçağ Şatosu dünyanın dışında
Ortaçağa döndüğümüze göre, emperyalizm yok! Kadri Gürsel’in tahlilinde
Türkiye dünyadan ve bölgeden soyutlanmış, ABD ve AB emperyalizmi yok! Onlara
direnen bölge ülkeleri yok. Cephe gerisinde yükselen Asya yok! Çin, Hindistan,
Rusya, Brezilya; hiçbiri yok! Şatoyu iskambillerden kurduğumuza göre, istersek
kumda bile kurabiliriz!
Dahası tahlilde Türkiye’nin emekçi sınıfları, hatta geleceği belirleyecek çağdaş
güçleri de yok. Türkiye’de güç odakları, yalnız ve yalnız Ortaçağın güçleridir; Sünnî
İslamcılık, Bölücü Kürtçülük, Mezhepçi-Alevicilik. Laik burjuvaziye ise, bu Ortaçağ
tablosuna teslim olması dayatılmaktadır. Türkiye’nin işçisi, köylüsü, kamu emekçisi,
esnaf ve zanaatkârı ve diğer çalışan sınıflar siyasetin dışına sürülmüştür. Bu
durumda Türk Devrimi elbette açmaza girecektir ve laik denen burjuvazi de
emperyalizme ve Ortaçağa teslim olacaktır.
Bodrum ve Kuşadası’nda sahil beylikleri
Kadir Gürsel, ABD’nin Neoliberal hayâllerini Türkiye’ye dayatıyor. Kurulan
Mafya-Tarikat rejimi, yerel yönetimleri hükümetçikler haline getirerek varlığını
sürdürecekmiş! O zaman laik burjuvazi de, Bodrum’da, Kuşadası’nda, Çeşme’de,
Antalya’da kendi kozmopolit yerel rejimlerini kurarak bu sistemle özerk konumlarda
bütünleşecekmiş! Oralarda viski içilip sirtaki oynanacak, özgürlük ve özerklik olacak!
Herkes bilmelidir ki laik milli sanayici ve tüccar iki kadeh alkol ve plaj tahsisiyle satın
alınamaz.
Emekçiler “Yeni Ortaklığın” neresinde?
Peki Türküyle ve Kürdüyle 65 milyon emekçi bu “Yeni Ortaklığın” neresinde?
Onlar, kıdem tazminatsız ve sendikasız köle, ağanın marabası, şeyhin müridi
olarak tarikat, cemaat ve etnik grup cenderesi içinde sürünecek! Türkiye emekçisi,
Şato duvarlarının dışındadır. Haçlı beyliklerinin kuludur.
Bu projede, yalnız kırsal alanlar değil, kentler de Ortaçağa teslim edilmektedir.
İşçi, tarikata bağlanarak köleleştirilmek isteniyor. Gidiş budur!
Şatoları yıkılacaktır!
Kadri Gürsel’in yazısındaki gerçek, Kemalist Devrimin yıkıldığı olgusudur. Tayyip
Erdoğan-Abdullah Gül’lerin rejimi, bu gerçeği laik burjuvaziye yenilgiyi kabul etmesi
için dayatıyor, laik orta sınıfları korkutuyor!
Oysa Türkiye’nin emperyalizmle hesaplaşması kaçınılmazdır. Ve bu hesaplaşma,
aynı zamanda etnik ve dinci Ortaçağ güçleriyle hesaplaşmadır. Şatoları yıkılacaktır.
Yıkılan Şatoya müze bekçisi
Bu Neoliberal Amerikan projesi, iskambildendir. Asıl yıkılmak üzere olan bu
projenin sahipleridir. Kılıçdaroğlu’nun AKCHP’sine yeni görevler vererek, bu projeyi
ayağa kaldırma tasarıları da çökmüştür.
ABD emperyalizminin Kılıçdaroğlu’na yüklediği misyon gereği, laik burjuvazi dinci
ve bölücü Ortaçağ güçleriyle birleşip AKP diktatörlüğüne teslim alınamayacaktır.
Çünkü millî sanayici ve tüccar, Kadir Gürsel’in de dolaylı olarak belirttiği üzere
Mafya-Tarikat sisteminin kenarına sürülmüştür. Sistem, onları Bodrum ve Çeşme
plajlarında hükümet yetkisi vererek bağlayamaz. Bu misyonu üstlenen
Kılıçdaroğlu’nun nasıl baş aşağı gittiğini herkes görecektir. O’nu Cumhuriyet gazetesi
dahi terk edecektir!
Cumhuriyet hareketiyle emekçi hareketi birleşecek
Milli sanayici ve tüccar, Haçlı Ortaçağ diktasına karşı emekçi sınıflarla ittifaka
mecburdur. Laik güçlerin Kürdümüzle birleşmeleri, Ortaçağ zemininde değil, bir halk
hükümeti hedefinde olacaktır.
Bu tablo, Ortaçağ diktasına teslim olmayı değil, Cumhuriyet hareketi ile Emekçi
Hareketi’nin birleşmesini dayatıyor.
Neoliberallerin ve bölücülerin “Kürtler” dediği, bizim halkımızdır, Kürdümüzdür.
Onlar, emekçidir ve geleceğin halk hükümeti içinde olacaktır!
Bu yıl 19 Mayıs’ta, 23 Mayıs’ta ve 1 Mayıs’ta ayağa kalkan Cumhuriyet ve
Emek güçleri, emperyalizmle Ortaçağ gericiliğine karşı omuz omuza vererek, ABD
projesini mezara gömecektir.
Türkiye’yi iskambil gibi dağıtmak mümkün mü?
Kadir Gürsel’in özetlediği Neoliberal proje, bir barış, birlik ve refah projesi değil,
Türkiye’yi dağıtma projesidir.
Türkiye, Sünnî, Alevî, Kürt ve Alkol-Plaj derebeylikleri halinde yaşayamaz.
Buradan dağılma çıkar.
Kadir Gürsel’in yazısı Neoliberalizmin gerçeklerden bütünüyle koptuğunu,
önünü göremediğini, iskambilden şatolar kurarak CHP’yi gütme telaşına girdiğini
yansıtıyor. Neoliberalizm açmazda olduğu için, fikrî sefalet dönemine girmiştir.
Okunacak Kitap
Kafka- Şato
Çeviren: Kâmuran Şipal
Henüz Hukuk Fakültesi öğrencisi olduğum yıllarda, büyük şairimiz Edip Cansever İç
Bedesten’de halamın oğlu Mehmet Çitli ile selam yollayarak, Kafka’nın Şato’sunu
okumamı istemişti. İkisini de özlemle anıyorum.