İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:NEDEN TALAT PAŞA?

Guillaume Perrier’nin Le Monde’daki sorusu. Güneri Cıvaoğlu’nun Milliyet’teki sorusu. Patrick Deveciyan’ın Türkiye’nin önüne koyduğu soru. “Türkiye Cumhuriyeti soykırımla kuruldu” tezinin propaganda görevlileri. Dünyadaki en saygın Türk markası. Şimdi anladık m

Tarih:

Guillaume Perrier’nin Le Monde’daki sorusu. Güneri Cıvaoğlu’nun Milliyet’teki sorusu. Patrick Deveciyan’ın Türkiye’nin önüne koyduğu soru. “Türkiye Cumhuriyeti soykırımla kuruldu” tezinin propaganda görevlileri. Dünyadaki en saygın Türk markası. Şimdi anladık mı? Neyi? 8. sayfada yazıyor.

Le Monde gazetesinde Guillaume Perrier imzasıyla bir yazı yayımlanmış. Güneri Cıvaoğlu’nun köşesinden öğreniyoruz, yayın tarihi belirtilmemiş.

Perrier ve Cıvaoğlu’nun sorusu
Perrier, bu yazısında, Talat Paşa Komitesi’nin adına takılmış. 1915’te tehcir (zorunlu göç ettirme) “emrini vermesi” nedeniyle, Talat Paşa’nın adı altında mücadele verilmesini eleştiriyormuş (Milliyet, 24 Ocak 2012). Cıvaoğlu dostum da, “Bence de çok haksız değil. Böyle duyarlı bir komisyona Talat Paşa’dan başka isim bulunamaz mıydı?” diye soruyor.
Bu soru hep sorulmuştur. Hem yabancılar, hem de Türkler tarafından. Kimi “Atatürkçülerimiz” arasında bile, Talat Paşa konusunda bulanık görüşler vardır.
Asala’nın avukatı Patrick Devedjian (Deveciyan) da, “Türkiye neden Talat Paşa’yı savunuyor” sorusunu Milliyet’in manşetinden Türkiye kamuoyunun önüne bir kez daha koydu (21 Ocak 2012).

Türkiye’ye bir çözüm yolu gösterilmektedir, “Ermeni soykırımını Talat Paşa’nın üzerine yık, kurtul.”

“Türkiye Cumhuriyeti soykırımlarla kuruldu” tezi
“Ermeni soykırımı” iddiasını tutarlı olarak savunanlar, soykırım suçunun işlenme tarihi olarak 1915-1923 yıllarını veriyorlar; yani Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı yıllarını. Örneğin ABD Temsilciler Meclisi Uluslararası İlişkiler Komisyonu’nda kabul edilen ve her yıl yeniden Meclis gündemine getirilen Model Tasarıda, soykırım suçu ile Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı tarihi özdeşleştirilir. Taner Akçam, Oral Çalışlar, Halil Berktay gibi Batılı devletlerin propaganda elemanları da, Türkiye Cumhuriyetinin “Bir dizi soykırımla kurulduğunu” sürekli tekrar ederek, bu ABD tezini yaymakla görevlidirler. Emperyalistlere göre, Mustafa Kemal Paşa da “soykırım” suçlusudur.
Cumhuriyeti kuran savaşın yasadışı ilan edilmesi, emperyalist amacın gereğidir. Çünkü Kemalist Devrimi yıkma fermanı verilmiştir.
Tarihsel gerçeğe gelince, şurası doğrudur: Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı, 1914 yılında başlar 1922 yılında İzmir’de biter; 1923 yılında Lozan’da uluslararası hukuk düzleminde sonuca bağlanır. Bu nedenle Türkiye’nin Namık Kemallerle başlayan, Talat Paşalarla devam eden ve Mustafa Kemal Paşa’yla kesin zafere ulaşan vatan ve hürriyet mücadelesinin aşamalarını birbirinden koparmak, tarih gerçeğine uymaz.

Bugün savaş hangi mevzide?
Savaşın mevzisi, Türkiye’nin devrim tarihidir. Mustafa Kemal Paşa’yı yıkmak isteyenler, kazmayı temellerle indiriyorlar. İttihat Terakki ve Talat Paşa düşmanlığının moda haline getirilmesi, boşuna değildir. Bugün Türkiye’nin bağımsızlık savaşı, hürriyet savaşı, vatan savaşı bu mevzidedir.

Dünya’daki en saygın Türk markası
Namık Kemaller, Mithat Paşalar, Talat Paşalar, devrim tarihimizin ayıpları değil övünçleridir. Hem de dünya ölçeğinde övünçleridir. Yeni Osmanlılarla başlayıp Genç Türklerle (Jön Türkler) devam eden bu mücadele, 20. yüzyılın devrim tarihinin altın sayfaları arasındadır. Jöntürk, dünyadaki en saygın Türk “markası”dır. Talat Paşaların 1908 Hürriyet Devrimi; 1905 Rus Devrimi, 1907-1909 İran Devrimi ve 1911 Çin Devrimiyle birlikte, Asya Devrimleri çağının ilk kuşağını temsil eder.
İngiliz, Fransız ve Çarlık Rusyası emperyalistlerinin Osmanlı ülkesi paylaşma girişimlerine 1914’ten başlayarak verilen Kurtuluş Savaşımız ise, emperyalizm çağının ilk kurtuluş savaşıdır. Çanakkale’deki direniş, Rusya’da Ekim Devriminin koşullarını yaratmış ve bu süreç 1918 Kasım ayı ve Aralık başındaki bir buçuk aylık mola döneminden sonra devam etmiş ve 9 Eylül 1922 günü Ege kıyılarında zafere sonuçlanmıştır.

Şimdi anladık mı?
1908 Devrimi olmasa, Cumhuriyet Devrimi olmazdı.
Birinci Cihan Savaşı direnişi olmasa, Ekim Devrimi ve 30 Ağustos zaferi olmazdı.
Tehcir olmasa, Mustafa Kemal Paşa, “Doğuda dayanak yaratarak İzmir’i kurtarma” stratejisini uygulayamazdı.
Namık Kemaller ve İttihat Terakki devrimciliği olmasa, ne hürriyet olurdu; ne laiklik olurdu; ne bağımsızlık olurdu; ne de Atatürk olurdu.
Bunları düşman çok iyi biliyor. Ah bizler de bilsek!
İttihat Terakki ve Talat Paşa, bugün Ankara’nın Polatlı’sıdır. Polatlı’yı teslim edersen, Ankara’yı verirsin.
Şimdi anladık mı, Talat Paşa Komitesi’nin adı niçin Talat Paşa Komitesi?
İttihat Terakki ve Talat Paşalar, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelindeki kültürdür; fedai ruhudur; bugün bize en çok gereken erdemlerdir.
O açıdan İttihat Terakki devrimciliği, başka deyişle Talat Paşa düşmanlığı, erdemliler geleneğimize düşmanlıktır.
Talat Paşa’yı teslim eden, Türkiye’yi telim eder.
“Talat Paşa’yı ver kurtul” çözümü, “Türkiye’yi ver kurtul” dayatmasıdır!