İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:NAMUSLU VE VİCDANLI BİR GAZETECİ ŞU YAZIYI YAZAR MI?

O yazı üç yıl yedi ay on bir gün önce yazıldı. Bir gün yayınlamak üzere kesmiştim. O gün geldi. Tek bir sözcüğüne dokunmadan yayınlıyorum. Ve soruyorum herkese: Bir zerre mantığı, azıcık bilgisi, bir gram gerçeğe bağlılık duygusu, en az düzeyde gazetecilik ahlâkı ...

Tarih:

O yazı üç yıl yedi ay on bir gün önce yazıldı. Bir gün yayınlamak üzere kesmiştim. O gün geldi. Tek bir sözcüğüne dokunmadan yayınlıyorum. Ve soruyorum herkese: Bir zerre mantığı, azıcık bilgisi, bir gram gerçeğe bağlılık duygusu, en az düzeyde gazetecilik ahlâkı ve vicdanı olan, bu yazıyı yazabilir mi?

Şu an Milliyet gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olan Derya Sazak’ın 12 Kasım 2009 günlü yazısını bir gün yayınlamak üzere kesmiştim. O gün geldi. Tek sözcüğüne dokunmadan yayınlıyorum. Okuyucularımızdan dikkatle okumalarını özellikle diliyorum.



“Birinci Ergenekon” davasında Danıştay suikastı sanıklarından Osman
Yıldırım Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuş. Daha önce savcıya verdiği ifadeleri duruşma salonunda mahkeme heyetine anlatan Osman Yıldırım, Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan’la yaptıkları eylemlerin Muzaffer Tekin ve Veli Küçük tarafından planlandığını öne sürüyor.
Sanık Yıldırım, emri Veli Küçük’ün verdiğini, bombaları emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’den aldığını, onların üstünde de Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un bulunduğunu mahkemede açıklıyor.
28 Şubat ertesi Genelkurmay “andıç”ıyla Şemdin Sakık’ın ifadesinde adı geçen Akın Birdal’a yönelik silahlı saldırıyı gerçekleştiren Semih Tufan Gülaltay’la ilgili bilgiler de veren Osman Yıldırım, emekli paşalar Tolon, Eruygur ve Veli Küçük’ün tetikçi Gülaltay’ın evinde buluştuklarını öne sürüyor.
Cumhuriyet’in bombalanması ve Danıştay saldırısı öncesinde “Ataşehir”de yapılan bir toplantı da Osman Yıldırım’ın açıklamaları doğrultusunda önem kazanıyor.
Yıldırım, mahkemede şöyle konuşuyor:
“Ataşehir toplantısından önce yapılan toplantıda Veli Küçük işi verdi. Ataşehir’de yapılan toplantıda ise Muzaffer Tekin bana iki tane, Alparslan Arslan’a da bir tane bomba verdi. Ataşehir toplantısına Oktay Yıldırım, Muzaffer Tekin, Alparslan Arslan, Orhan Kadı ve Hüseyin Görüm’ün yeğeni de katılmıştı. O toplantıda fazla kalmadım. En fazla 5-10 dakika. Girdim, bombaları aldım, çıktım.”
Veli Küçük’le ilgili sözleri de şöyle:
“Beşiktaş’ta Alparslan Arslan’ı kimin yanına bıraktım? Beşiktaş’ta kimin yazıhanesi var? Veli Küçük’ün. Her eylem sonrası onu Beşiktaş’a götürüp oraya bıraktım. Muzaffer Tekin ile sürekli beraberdi. Bunların üstündeki kişi Şener Eruygur’dur. Hurşit Tolon’dur. Fikri Karadağ’dır.” Osman Yıldırım, Doğu Perinçek’in, “İfadeni geri çek, sana yardımcı oluruz” dediğini de mahkemede açıklamış.
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırı ve bombalı eylemler Ergenekon davasıyla birleştirildikten sonra Osman Yıldırım’ın daha önceki ifadelerini mahkemede de yinelemiş olması çok önemlidir. Susurluk’ta ortaya çıkan “çete”nin jandarma bağlantılarının üzerine o dönemde gidilememişti.
Ergenekon tetikçisi Alparslan Arslan, “türban” gerekçesiyle planlanan Danıştay operasyonunda “çete”nin avukatı çıktı.
Osman Yıldırım’ın mahkemedeki beyanı, Cumhuriyet’e atılan bombaların da aynı örgütlenmenin ürünü olduğunu gösteriyor.
Her fırsatta “sivil darbe”den söz edenler, “Laik Cumhuriyet elden gidiyor” diye kaos yaratmak, askeri darbeye zemin hazırlamak üzere Atatürkçü yargıçları bile öldürtmeyi göze alabilen bu tertipler karşısında ne diyecekler?! Silivri’deki “demokratlar”a selam gönderenler Danıştay itirafçılarını da izliyorlar mı?

YARIN: Sinoplu Diogenes gibi elimde fener, namuslu gazeteci arıyorum.