Denetlenemeyen güç, güç değildir. Dünya tarihinde kendiliğinden örgütsüz mücadeleyle kazanılmış bir özgürlük yoktur. Her mikrofon uzatılanın örgütsüzlüğe ve disiplinsizliğe övgüler yapması, marifet değildir. AKP iktidarı halkın örgütlenmesiyle ve doğru önderlikle yıkılır. Milli Hükümet, yine örgütlü ve disiplinli halkın iktidara gelmesidir.
Türkiye’de 2012 yılının 19 Mayısından beri halk fırtınası var. Atatürk gençliği halkın ön cephesindedir.
Halkın gizilgücü eylemli güce dönüşmüştür. Halkın saklı enerjisi artık hareket halindedir.
Millet Türk bayrağı altında birleşiyor
Halk hareketi, 19 Mayıs 2012’den 1 Haziran 2013’e kadar, devrimci önderlikle barikatları yıka yıka geldi. Bu halk dinamiğini Cumhuriyet Hareketi adı verildi.
Cumhuriyet Hareketi, 1 Haziranda Taksim’den Edirne’ye ve Kars’a kadar bütün Türkiye’yi ateşledi ve milyonları ayağa kaldırdı.
Cumhuriyet Hareketini 1 Haziran 2013’e kadar meydanlarla isimlendirerek anıyorduk: İstiklâl Caddesi, Antakya Ulus Meydanı, Tandoğan-Anıtkabir, Silivri, Menemen ve Sıhhiye. Artık Cumhuriyet, 100’ün üzerinde kentin meydanlarında ve o meydanlara açılan caddelerde ayağa kalkmıştır. Millet, yine Türk bayrağı altında ve Atatürk’te birleşiyor.
Ancak artık halkın çok daha geniş kesimleri, neredeyse milleti kucaklayan bu hareket içinde buluşmuştur. AKP diktatörlüğüne karşı mücadelede birleşen büyük halk hareketinin içinde, gazetelerin de yazdığı gibi MHP tabanından BDP tabanına kadar bir araya gelmeyeceği sanılan farklı güçler bulunuyor. Demek ki, onları birleştiren bir dava, bir eksen bulunmaktadır.
Mikrofonu kime uzatsanız, bu hareketin bir parti veya akımın denetiminde olmadığını belirtiyor. Doğrudur ve hareketin çapını gösteriyor.
“Evet ama yetmez”
Ancak halk hareketinin çok çeşitli disiplinleri bir araya getirmesi, aynı zamanda yapabileceklerinin sınırını da belirliyor. O nedenle olsa gerek, Mehmet Demirtaş 1 Haziran akşamı şu özlü değerlendirmeyi yaptı: “Evet ama yetmez!”
Eğer bu büyük mücadeleye çok söylendiği gibi “bayram” ya da “şölen” diyorsak, olanla yetinebiliriz.
Yok, bu harekette AKP iktidarını yıkacak ve Milli Hükümeti kuracak birikimi görebiliyorsak, milletin açığa çıkan büyük enerjisini Türkiye’nin geleceğini belirleyecek bir yatağa yöneltme göreviyle karşı karşıyayız.
İki farklı konum:
Kendiliğindencilik ve öncülük
O nedenle bugün Halk Hareketine bakış, iki ayrı konumlanmada kendini gösteriyor.
Biri, kendiliğindencilik ya da halk kuyrukçuluğu diyebileceğimiz konumdur.
İkincisi, bu halk hareketindeki Milli Hükümet cevherini işleyen Öncü Parti konumudur.
Birinci konum, AKP iktidarını yeniden üretir ve halk hareketinin görkemine sevdalanmakla yetinir.
İkinci konum, bu halk hareketini iktidara taşıyarak Milli Hükümeti kurar.
Halk hareketini düzenli güce
dönüştürme görevi
Bu durumda, halk hareketini yeterince düzenli olmayan bugünkü halinden düzenli güce dönüştürme görevi önümüzdedir.
Hareketin hedefe ilerlemesi, bundan sonra doğru program, doğru mevzilenme, elverişli plan, başarıyı gözeten bir eylem çizgisi geliştirmesine bağlıdır.
Siyasetten kaçarak
AKP’nin kulu olunur
Bunların hepsi, iktidar mücadelesi anlamında siyaset ve iktidar için örgütlenme diye özetlenebilir. O nedenle bu harekete ilişkin olarak siyasetten ürken ya da siyasetten kaçınan tutumlar, niyetlerden bağımsız olarak en sonunda AKP diktatörlüğünün sürüp gitmesine hizmet edecektir. Çünkü halk hareketini iktidar mücadelesinin kıyısında tutarak, AKP’nin iktidar tekeline olanak sağlanmaktadır.
Disiplin özgürleşmenin şartıdır
Halkın ortaya çıkan büyük gücünü herkes övüyor. Bu güzel bir gelişme.
Ama unutulmamalıdır ki, denetlenemeyen güç, güç değildir.
Halk hareketinin doğru hedeflere yönelen bir disipline kavuşturulması, özgürlükten feragat değil, özgürleşmenin koşuludur. Düzensiz birlikleri düzenli birliklere dönüştürmek, AKP iktidarını yıkacak ve özgürlük getirecektir. Dünya tarihinde kendiliğinden örgütsüz mücadeleyle kazanılmış bir özgürlük yoktur.
Daha somut konuşalım. İstanbul Taksim, Ankara Kızılay ve İzmir Gündoğdu’daki mücadelelerde, ne yaptığını bilen disiplinli çoğunluk ile hedefi yalnızca polisle kavga olan başıbozuk gruplar arasında bir ayrışma oldu. Holding medyasının özellikle bu başıbozuk hareketleri büyüttüğü gözlerden kaçmadı. Çünkü disiplinsizlik, bu büyük hareketin halk katılımını zayıflatacak ve ezdirilmesi için uygun koşulları yaratacaktır.
Tek başına bu gerçek, halk hareketinin başarıyla ilerlemesinin ön şartını önümüze koyar.
Bu nedenle her mikrofon uzatılanın örgütsüzlüğe ve disiplinsizliğe övgüler yapması, marifet değildir.
AKP iktidarı halkın örgütlenmesiyle ve doğru önderlikle yıkılır.
Milli Hükümet, yine örgütlü ve disiplinli halkın iktidara gelmesidir.