İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:LİBERAL PADİŞAHÇILIĞI LİBERAL “ATATÜRKÇÜLÜK” YIKMADI

Padişahın saltanatı, millî hakimiyet, yani demokrasi için yıkılmıştır.
İstiklâl Savaşı, millî bağımsızlık, yani demokrasi için verilmiştir.
İstiklâl Mahkemeleri, Türkiye tarihinin en demokratik kurumları arasında yer alır. Çünkü İstiklâl Savaşını başar...

Tarih:

Padişahın saltanatı, millî hakimiyet, yani demokrasi için yıkılmıştır.
İstiklâl Savaşı, millî bağımsızlık, yani demokrasi için verilmiştir.
İstiklâl Mahkemeleri, Türkiye tarihinin en demokratik kurumları arasında yer alır. Çünkü İstiklâl Savaşını başarıya ulaştırmak ve gericiliği ezmek içindir ve bu işlevi görmüştür.
Hanedanın mallarına demokrasi için elkonmuştur.
Tekke ve zaviyeler, toplumu tarikat ağından kurtarmak için kapatılmıştır.

Ekranlarda izliyoruz. Neoliberaller ve cemaatçiler her gece sabahlara kadar Kemalist Devrimi tekmeliyorlar. Ulusal Kanal dışında bütün televizyonlar onların, Atatürk’e vuruş serbest ve sistem onları ödüllendiriyor.

Neoliberallerin karşısına Zaman zaman “demokrasi” icabı Atatürkçülerimiz de çıkartılıyor. Ancak büyük acı duyuyoruz, Atatürkçülerimiz çok utangaç, çok ezik, boyunları çok eğik. Çünkü Atatürkçülerimiz de demokrasiyi aynı liberaller gibi tanımlıyorlar.

Ortak tanımları şöyle: “Demokrasi”, çok parti, seçim ve sandık. Ve bu ortak tanıma göre, Türkiye 1945’ten sonra ABD’nin Türkiye’ye girmesi sayesinde “demokrasi”ye geçmiş oluyor. Kemalist Devrim dönemi ise, bu anlayışa göre, demokrasi karşıtı sayılıyor.

Demokrasinin toplumsal ekonomik temeli
Demokrasi nedir, nasıl var olur?
Demokrasi, her şeyden önce toplumsal ve ekonomik bir temel üzerinde yükselir.
Demokrasi, özgür insanla olur.
Özgür insan, padişahın kulluğundan, ağanın marabalığından, şeyhin müritliğinden kurtulmuş olan yurttaştır.
Bu nedenle, demokrasinin temeli ve özü, Ortaçağ kurum ve ilişkilerinin köyden ve şehirden temizlenmesidir.
Ve demokrasi, ancak bağımsız bir ülkede olur.

Türkiye’de demokrasi atılımları
İşte bu nedenlerle Türkiye’de demokrasi adına bir atılım yapıldıysa, 1908 Hürriyet Devrimiyle ve Kemalist Devrimle olmuştur.
Padişahın saltanatı, millî hâkimiyet, yani demokrasi için yıkılmıştır.
İstiklâl Savaşı, millî bağımsızlık, yani demokrasi için verilmiştir.
İstiklâl Mahkemeleri, Türkiye tarihinin en demokratik kurumları arasında yer alır. Çünkü İstiklâl Savaşını başarıya ulaştırmak ve gericiliği ezmek içindir ve bu işlevi görmüştür.
Hanedanın mallarına demokrasi için elkonmuştur.
Tekke ve zaviyeler, toplumu tarikat ağından kurtarmak için kapatılmıştır.
Ağa, bey, paşa gibi unvanların kaldırılmasına ilişkin yasanın gerekçesini okuyunuz, bir demokrasi destanıdır. Amaç, yalnız unvanları kaldırmak değil, bu unvanların dayandığı Ortaçağ kurum ve ilişkilerinin kökünü kazımaktır.
Devrim Kanunları, Türkiye tarihinin demokrasi kanunlarıdır. Hepsi, halk hâkimiyetini amaçlar. Ortaçağı ezmeden, halk hâkimiyeti olmaz; beylerin şeyhlerin hâkimiyeti olur. Sandıktan da hep onlar çıkar!

1945’ten sonra demokrasi katliamı
Peki 1945’ten sonra ne oldu?
Demokrasinin devrimle kurulan temelleri yıkıldı.
Türkiye Atlantik sistemine bağlandı, Küçük Amerika yoluna girdi, İstiklâl Savaşıyla kazandığı bağımsızlığını adım adım yitirdi. Bu mu demokrasi?

Toprak ağalığı ve şeyhlik, dünya çapındaki büyük koruyucusuna kavuştu, Cumhuriyet yurttaşı tarikat ve cemaat ağı içinde çırpınıyor, bu mu demokrasi?

Sözümona çok parti var, ama tek bir program. Atatürk Devrimini tamamlama ve “arasız devrimler” programını savunan emek partileri hep parmaklıklar arkasında.

Parmak kaldırmak mı demokrasi
Hangisi demokrasidir?
Parmak kaldırarak Toprak Reformunu reddetmek mi demokrasidir, yoksa 1937 yılında Toprak Reformu yapabilmek için büyük toprak mülkiyetini nerdeyse tazminatsız kamulaştıracak Anayasa değişikliği mi?

Hangisi demokrasidir?
Belediye meclisi kararlarıyla Saidi Nursi’yi kahraman ilan etmek, İskilipli Atıf’ın adını kamu kurumlarına vermek, kentlerimize Saidi Nursi ve Seyit Rıza heykelleri dikmek mi demokrasidir, yoksa Ortaçağ’ın başını ezmek mi?

Hangisi özgürlüktür?
Meclisten Köy Enstitülerini ortadan kaldıran yasalar çıkartmak mı, yoksa 17 bin yoksul köy çocuğunu özgür öğretmen olarak yetiştirmek mi?

Atatürkçülük liberalizm değildir
Neoliberal ve cemaatçileri görüyoruz, Kemalist Devrime karşı açık açık Padişahlığı ve Ortaçağ kurumlarını savunuyorlar; İstiklâl Savaşından “demokratik” bulmadıkları için nefret ediyorlar; ABD güdümünü selamlıyorlar.

Atatürkçülerimiz, demokrasiyi aynı liberaller gibi toplumsal ekonomik temelinden kopararak, seçime ve sandığa indirgedikleri zaman, o liberaller karşısında boyunları eğik kalırlar.

Atatürkçülük, liberalizm değildir. Atatürk ve arkadaşları liberalizme karşı ve hatta düşman olduklarını her zaman açıkça söylemişlerdir.

Atatürkçülük, devrimci demokratlıktır.

Atatürk’ün önderlik ettiği devrim ve ondan önce 1908 Hürriyet Devrimi, Türkiye tarihinin gerçek demokrasi atılımlarıydı.

Liberalizmle sultanlığı yıkamazdık; İstiklal Savaşı yapamazdık, Cumhuriyeti kuramazdık, Ortaçağa karşı o devrimi başaramazdık.

O nedenle Atatürkçülerimizin liberalizme sığınmaları için hiçbir neden yoktur.

Türkiye’de demokrasi dün de bir devrim meselesiydi; bugün de öyledir.