İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: KÖKLÜ VE SONUÇ ALICI ÇÖZÜM, YARGITAY’DA DEĞİLİŞÇİ PARTİSİ’NDEDİR!

Bir karşıdevrim divanı, karşıdevrimin hukukunu uygulamaktadır. Bu koşullarda milletçe yaşadığımız haksızlıklara, Yargıtay kararlarıyla falan değil, milletin devrimiyle son verilecektir. Bu tarihsel sürecin eşiğinde, hüküm giyen bütün komutanlara, eşlerine, çocuklarına...

Tarih:

Bir karşıdevrim divanı, karşıdevrimin hukukunu uygulamaktadır. Bu koşullarda milletçe yaşadığımız haksızlıklara, Yargıtay kararlarıyla falan değil, milletin devrimiyle son verilecektir. Bu tarihsel sürecin eşiğinde, hüküm giyen bütün komutanlara, eşlerine, çocuklarına, yakınlarına, arkadaşlarına, avukatlarına, Yargıtay dilekçesi yazmadan önce İşçi Partisi’nin üyelik bildirimini doldurmalarını öneriyorum.

Silivri Divanı kararıyla Türk Ordusu illegal ilan edilmiştir. Eski Türkiye gayrimeşru, günümüz Türkçesiyle yasadışı!
Karşıdevrim, şu anda bütün çıplaklığıyla karşımızdadır. İstiklal Savaşıyla kurduğumuz Cumhuriyet yıkılmıştır ve Mustafa Kemal’in ordusu, kurulan Mafya – Tarikat rejiminin ordusu olamaz. Bu nedenle tasfiye edilmektedir. “Ulusalcılıkla” 10 yıldır hesaplaşan Mafya – Tarikat yönetimi ulusalcılığı silahsızlandırıyor. Bu nedenle Mustaf Kemal’in askerleri bu rejimde yasadışıdır. Türk Ordusu, yaralı bir arslan gibi “kafese tıkılmıştır” ABD’liler öyle söylemiyorlar mıydı?

KARŞIDEVRİMİN MAFYA “DEVLETİ”
MİLLETLE VE ORDUYLA HESAPLAŞIYOR
Hüküm giyen 250 tutuklu komutan, duruşma salonunda o anın sıcak duyguları içinde yazdıkları bildiride, şöyle yakınıyorlar: “Devletimizin bu bu düzmece davada, TSK’ya karşı emperyalist ve Cumhuriyet düşmanlarının kurduğu hain komployu görmemiş olması kabul edilemez bir zafiyettir.”
Sayın Komutanlar,
Bugün “Devletimiz” dediğiniz kurum, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurduğumuz milli devlet değildir; mafya ve tarikat devletidir. Bu hain komployu işte o “emperyalist ve cumhuriyet düşmanı diye tanımladığınız gücün kendisi kurmuştur. Onlar milli devleti yıkmışlardır; Milli orduyu tasfiye ediyorlar. Bu nedenle “zafiyet” dediğiniz durum, devleti ele geçiren emperyalistler ve Cumhuriyet düşmanlarında değil, bunu göremeyen Cumhuriyet kuvvetlerindedir.
Yürütmenin, yasamanın ve yargının dışında hayali bir devlet yoktur. Böyle farazi bir devlet, geçmişte lafta Atatürkçüler tarafından zihinlerde üretilmiştir. Nedeni, millicileri emperyalistlerin Cumhuriyet düşmanlarının devletinin denetimi altında tutmak içindir. O farazi devlete itaat edenler, aslında Atatürk Devriminin yıkılmasına itaat etmişlerdir ve ediyorlar.
Kurulan BOP Eşbaşkanlığı rejimi, bu milletin düşmanıdır; bu vatanı bölmek için görevlidir ve işini yapmaktadır. Burada anlaşılmayan bir şey yok. Zaten “ulusçulukla hesaplaşıyoruz” diyerek milletle hesaplaştıklarını kendileri ialn etmişlerdir.
Bu gerçekleri cesaretle saptamak gerekir. Saptayınca, ufkumuz açılır ve içimiz ferahlar. Karşımızda düşmanın bulunduğunu görür ve gafletten kurtuluruz. O zaman Mustafa Kemal Paşa’nın konumuna yerleşiriz. O büyük Devrimci, padişahın köhnemiş devletini yıkma görevini saptadığı için o altüst oluşlardan bir devrimle çıkışa önderlik etmiştir. Zihinlerimiz berrak olmalıdır ki, kararlı ve cesur olalım.
Hüküm giyen bütün komutanlara ve yüreği onlarla birlikte çarpan herkese önerim şudur: Şu adalet taleplerini ve Yargıtay beklentilerini bir kenara atalım. Bu Mafya –tarikat rejiminden beklenmeyecek bir şey varsa o da adalettir. Uydurulan deliller ve tertiplenen CD’ler üzerine artık anlamını yitiren “tartışmalara” hiç olmazsa bizler sebep olmayalım. Bu karşıdevrim içinde çözüm arayışları enerjileri yokuşa sürüyor. Umutları gelmeyecek baharlara bağlıyor.
Balyoz Mahkemesi, delilleri yanlış değerlendirdiği veya savcılar onları iğfal ettiği için hukuku çiğnemiş değildir. Bir karşıdevrim divanı, karşıdevrimin hukukunu uygulamaktadır. O hukukta Atatürk mezarından çıkarılıp idam edilecektir. Nitekim Atatürk’ün büstünü elektrik direğine asmışlardır. (Aydınlık, 21 Eylül 2012)
O karşıdevrimin hukukuna göre Cumhuriyet ordusunun yerine karşı devrimin özel ordusu kurulacaktır; kurulmaktadır.

BU HUKUKSUZLUĞU DEVRİM TEMİZLEYECEK
Bu koşullarda milletçe yaşadığımız haksızlıklara, Yargıtay kararlarıyla falan değil, milletin devrimiyle son verilecektir. Adalet çürüdü mü, devrim kaçınılmaz olur. Türkiye’nin yargı sistemini yeniden Cumhuriyet temeline oturtacak olan devrimdir.
Devrimi uzak görmeyin. Balyoz Mahkemesinin kararları dahi, karşıdevrim ile devrimin hesaplaşması kapsamındadır. Yaşanan hesaplaşmada karşıdevrimin altta kalması kaçınılmazdır. Onların kurduğu mafya devletimtrağı iğretidir, zayıftır, sallanmaktadır.
En önemlisi silahlı güçleri Türkiye temelli değildir; henüz ordularını kuramamışlardır. Onlar da biliyorlar, teslimiyetçi bazı komutanlara dayanarak bu süreci götüremezler.
En önemlisi, çözemeyecekleri sorunların içine batmışlardır ve kendilerini destekleyen ahali üzerineki denetimlerini kaybediyorlar.
Suriye’de çıkmaza girmişlerdir ve Asya kayasına çarpmışlardır. Efendileri ABD, büyük zorlukların içine düşmüştür.

YARGITAY DİLEKÇESİNDEN ÖNCE YAPILACAK İŞ
Bu durumda karşıdevrimin bir halk devrimiyle altedilmesi ve Türkiye’nin Atatürk rotasına girmesi, gündemdedir.
Bu devrimi Cumhuriyetin yarattığı öncü birikim ve emekçi halkın önderleri yönetecektir.
Bu güçleri toparlayacak örgüt, İşçi Partisi’dir.
Tanımladığımız tarihsel göreve talip olan İşçi Partisi’nden başka bir örgütlenme yok ve gökten inmesi de beklenemez.
İşçi Partisi, programı siyasal çizgisi, kadroları, yarattığı araçlar, süreci okuyan uzak görüşlülüğü ve cesaretiyle Türkiye’nin bütün öncülerini birleştirecektir. Hatay halkının ayağa kalkışı ve 19 Mayıs’ta 240 bin gencin yürüyüşü bunun işaretlerini vermiştir.
Bu tarihsel sürecin eşiğinde, hüküm giyen bütün komutanlara, eşlerine, çocuklarına, yakınlarına, arkadaşlarına, avukatlarına, Yargıtay dilekçesi yazmadan önce İşçi Partisi’nin üyelik bildirimini doldurmalarını öneriyorum.
Çözüm, Türk ordusunu yasadışı ilan eden ve duvarların içine tıkan sistemin içinde değil, yeniden Kemalist Devrimdedir.
Köklü ve sonuç alıcı çözüm, Yargıtay’da değil İşçi Partisi’ndedir.