İstanbul ve Anakara Barosu seçimlerindeki yüzde 60’ı gözünüz bir yerden ısırıyor mu? Metin Feyzioğlu ve Ümit Kocasakal’ın kimliklerinin bildirisi? Avukatların patronları, ağaları, şeyhleri, amirleri ve müdürleri olur mu? Hakiki aydın dürüstlüğü ve sorumluluğu? Meslek odasını kurtarmak için Cumhuriyeti kurtarmak? Cumhuriyet Savcılığı çökerken Cumhuriyet avukatlığı yükseliyor. İzmir Barosu menzile 5 gün mesafede.
İstanbul Barosu, dünyanın en büyük barosu. Ümit Kocasakal, 22019 oyun 12836’sını alıyor ve yeniden Baro Başkanı seçiliyor. Oy oranı yüzde 58.
Ankara Barosu, dünyanın sayılı barolarından ve Türkiye’nin başkent barosu. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, 8715 meslektaşının içinden 4866 oy alarak Baro Başkanlığına yeniden seçiliyor. Oy oranı yüzde 56.
İkisi de oylarını büyük oranda arttırdılar. Ve yüzde 60’ı bulan oyları Türkiye’de yeni bir iktidar seçeneği arayan yüzde 60’la da örtüşüyor.
Kimliklerin bildirisi
Feyzioğlu ve Kocasakal, kimlikleri ve kişilikleri çok belirgin hukukçularımız.
İkisi de sağlam Atatürk Devrimcisi, öyle “Tatlısu Atatatürkçüsü” falan değil.
İkisi de, sapına kadar millici, bağımsız Türkiye istiyorlar.
İkisi de Aydınlanma savaşçısı, Orta Çağ’ın tarikatına da cemaatine de cepheden meydan okuyorlar.
İkisi de, Ergenekon-Balyoz gibi davaların bir tertip ürünü olduğunu daha en başından saptadılar. Silivri’de yapılan işin bir yargılama olmadığını kamuoyuna ısrarla anlattılar. Hukukun çiğnenmesinde rol almayı meslek namusu adına reddettiler.
İkisi de, AKP’nin Bölücü Anayasa girişimine karşı en baştan en kararlı tutumu aldılar. CHP ve MHP’nin AKP ile aynı masaya oturmasını mahkûm ettiler.
İkisi de, Cumhuriyeti kurtarmak için AKP iktidarından kurtulma mücadelesi veriyorlar. Avukatlığın kurtuluşunu, Türkiye’nin kurtuluşunda ve halkçı bir hükümette görüyorlar. Cumhuriyet savcılığı çökertilirken, ikisi de Cumhuriyet avukatlığının bayrağını yükseltiyorlar. Cumhuriyet, devlet içinde yıkılırken toplum içinde mevzileniyor.
Avukatların patronu ve şeyhleri yoktur
İstanbul ve Ankara Barosu seçimleri, Türkiye’nin ufkunun açıldığını gösteriyor.
Avukatlar, kitle olarak, kişisel bağımlılıkları en zayıf, en özgür meslek erbabıdır. Patronları yoktur; ağaları yoktur; şeyhleri yoktur; amirleri, müdürleri yoktur.
Sistemle bağlantılı çok az sayıdaki meslektaşları dışında, avukat kitlesinin biricik güvencesi, yargının hukuka bağlılığı ve adaletin yerini bulmasıdır. Bu açıdan da avukat, hukuk devleti cephesinin önündedir. Yalnız vekâletini aldıkları insanları değil, Cumhuriyet hukukunu savunurlar.
Hem Baro Başkanlığına seçilenlerin kişiliklerine, hem de onları seçen avukat kitlesinin niteliğine baktığınız zaman, Pazar günü Türkiye’de çok önemli bir olay yaşanmıştır.
Hakiki aydın sorumluluğu
Geçende Ulusal Kanal’daki “Milli Program Milli Hükümet” başlıklı tartışmada Ümit Kocasakal’ı izledim.
Kocasakal, E. Org. Tuncer Kılınç’ın ABD ve AB karşısında kararsız tutumunu çok sert bir dille eleştirdi. Sonuna kadar haklıydı.
O ikircikli tutumla Türkiye’nin hiçbir sorunu çözülemez!
Yine Kocasakal, programa katılanlara çok anlamlı bir uyarıda bulundu. Cumhuriyet için ölüm-kalım savaşı durumunda olduğumuza dikkat çekerek, hızlı ve kararlı davranmak durumunda olduğumuzu vurguladı. Türkiye’yi AKP iktidarından kurtarmak ve Milli Hükümet kurmak için, Meclisteki seçeneklerin artık geçersiz olduğunu bağıra bağıra anlattı ve kendisini dinleyenlerin önlerindeki zamanın darlığına hiç uymayan tutumlarını hakiki aydın sorumluluğuyla yüzlerine vurdu. Sonuna kadar haklıydı.
Prof. Metin Feyzioğlu da, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün Seyyit Rıza heykeli önündeki ünlü basın açıklamasından sonra bir bildiri yayınlayarak, Cumhuriyet değerlerini savundu. Sonuna kadar haklıydı.
Toplum sistemden kopuyor
Şu an çok sevinçliyim. Türkiye adına har zamandan daha umutluyum.
Ankara ve İstanbul barolarının avukat kitlesi, 2 yıldan beri öncü tavır içindeler. Ama Pazar günü daha kararlı bir mevziiye girdiler. Sistemle şu veya bu ölçüdeki bağlantıları reddediyorlar. En devrimci olanlara, en kararlı olanlara başkanlık sorumluluğu veriyorlar. İzmir Barosu da geliyor, menzile 5 gün mesafede.
Baro seçimleri, Türkiye’nin yüzde 60’ının AKP, CHP, MHP ve BDP dışında yeni bir iktidar seçeneği arayışında olduğunu bir kez daha gözlerimizin önüne sermiştir.
Berlin’de yapılan “Atatürk’te Birleştik” toplantısı da aynı işareti vermiştir.
Türk Milleti sistemin dışına itildikçe, emperyalist tasarımlara başkaldırı çizgisine giriyor ve sistem içi çözümlerden kopuyor.
CHP ve MHP ise, bu sürece, sisteme daha çok bağlanarak cevap veriyorlar. Holding gazeteleri de sisteme hizmet yarışında, BOP Eşbaşkanlığının basın bürolarına dönüşüyor ve okuyucularını terk ediyorlar. Aydınlık, yükseliyor.
Baro seçimlerindeki Milli şahlanış, kimliksiz solcular ve Ümit Kocasakal’a karşı neoliberal-bölücü ittifakını destekleyen Cumhuriyet gazetesine de ders olmalıdır. Hepsi, sistemle birlikte batıyor.
Milli Devrimcilik ve halkçılık yükseliyor.
Sistemin içindeki çözümler, birer birer devre dışı kalıyor.
İşaret fişeğini iyi anlayalım
İstanbul ve Ankara Barosunun on binlerce avukatının işaret fişeğini çok iyi görelim ve çok iyi anlayalım.
Bundan sonra halkın olduğu her alanda, sistemin içinde olanlar ve ayak sürüyenler kaybedecek, devrimci çözüm kazanacaktır.
Türkiye, devrimci çözümlere gidiyor; herkesin haberi olsun!
YARIN: BERLİN TOPLANTISI