İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:KAESONG HALKININ UNUTULMAZ İNCELİĞİ

Kore halkının ağlaması dünya meselesi oldu. Asyalılar niçin ağlamayı biliyorlar. Orhun Yazıtları’ndaki ağıtçılar. Yüzlerini tırmalayanlar. Kerbelâ törenlerinde niçin dövünüyoruz. Anadolu’nun ağıtçıları. Kim İl Sung’un gözleri niçin doldu. Kaesong kentindeki z...

Tarih:

Kore halkının ağlaması dünya meselesi oldu. Asyalılar niçin ağlamayı biliyorlar. Orhun Yazıtları’ndaki ağıtçılar. Yüzlerini tırmalayanlar. Kerbelâ törenlerinde niçin dövünüyoruz. Anadolu’nun ağıtçıları. Kim İl Sung’un gözleri niçin doldu. Kaesong kentindeki zarafet teatisinde kim pes etti? Bürükseli Londra veya Wiesbaden’de yaşanamayacak hikâye.

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti halkının gözyaşları dökmesi, dünyanın meselesi oldu.

“Ağlamayı biz Asyalılar biliriz”
27 Mayıs Devrimi önderlerinden İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Suphi Karaman ağabey, Batılılar için, “Onlar ağlamayı bilmezler. Ağlamayı biz Asyalılar biliriz” derdi.
Bana kalırsa, Batı ülkelerinin insanları da, eskiden ağlamayı bilirlerdi. Hollywood filmlerinde hâlâ ağlıyorlar ama kapitalizm, insani duyguları yüzyıllardır yola yola ne hale getirdi?

Ağıtçı geleneği
Ama Asyalının ağlaması bir başka. Bunu Orhun Yazıtları’ndan da okuyoruz. Kültigin ve Bilge Kağan öldükleri zaman ağıtçılar tutuluyor. Yuğ törenine katılanlar tırnaklarıyla yüzlerini yırtıyorlar. Divanı Lügat-it Türk’ten Alper Tunga’nın Yuğ töreni şiirini de okuyoruz, orada yürekler yırtılıyor. Kerbelâ törenleri de öyle değil mi? Bugün ağıtçı geleneği, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da hâlâ yaşanmaktadır.

Kim İl Sung’un Türk askeri için dolan gözleri
Korelilerin Türkçe ile aynı aileden bir dil konuştuklarını biliyoruz. Ağlamalarıyla da Hunlara ve Göktürklere akraba gözüküyorlar.
1991 yılındaki ziyaretimde, Kore Devrimi’nin önderi Kim İl Sung’un gözlerinin bizim Kunuri şehitlerimiz için yaşardığını da görmüştüm. Kim İl Sung ile iki saatlik partiler arası görüşmeden sonra Ali Kılıç arkadaşımla birlikte biz İşçi Partisi heyeti onuruna verdiği yemekte, Kunuri Savaşı sonrasında savaş meydanını gezdiğini çok duygulanarak anlatmıştı. “Buradan binlerce kilometre uzaktan gelip Kore topraklarında can vermeleri bize çok acı gelmişti” derken, gözleri dolu dolu olmuştu.

Kaesong neresi
Korelilerin insanlığı ve zarafetleri konusunda hiç unutamadığım olayı Kaesong’ta yaşadım.
Kaesong, Güney Kore sınırına yakın, küçük bir kent. Şu meşhur İnsam dedikleri, Batı’da Ginseng diye bilinen her derde deva kök bitkinin asıl yurdu Kaesong’un kırlarıdır. Kunuri Savaşı da oraya yakındır.
Güney Kore ile Kuzey Kore’yi birbirinden ayıran, yarımadayı bölen, hatırımda kaldığı kadar 200 km uzunluğundaki duvar, Kaesong’a yakındır. Duvarı yapanlar da, Kuzeyliler değil, Güney Koreliler ve Amerikalılardır. Bunun kuşkusuz bir açıklaması var.

Hasan Yalçın ve Halil Alkan’la birlikteyiz
İşte o Kaesong kentinin 4 bin kişilik bir konferans-tiyatro salonu var. Orda bana bir konferans verdirmişlerdi. Hasan Yalçın ve Halil Alkan ve ben üç kişilik İşçi Partisi heyetiydik.
Konuşmama şöyle başlamıştım: Türkler buraya iki kez geldiler. Biri, 1950’lerde ABD’li generallerin komutası altında. Ama biz ikinci gelenler, Kore halkının dostları olarak buradayız.

“Manze, manze, manze!”
Kore halkı, yalnız ağlamayı bilmiyor; olağanüstü disiplinli bir toplum. Konuşmayı desteklemek istedikleri zaman, birden 4 bin kişi gök gürültüsü gibi “Manze, manze, manze” (çok yaşa, çok yaşa, çok yaşa) diye ayağa kalkıyor, tek bir çatlak ses çıkarmadan oturuyorlar. Hepsi kravatlı ve üzerlerinde takım elbiseler. Kadınlar düğün kıyafetleriyle, tuvaletle gelmişlerdi.

Nezakette pes etmemek
Konferansı, bizim MK üyemiz inşaat işçisi Halil Alkan kameraya alıyordu.
Konferans bitti. Alkışlar durmuyor. “Manze, manze” sesleriyle salon inliyor. Biz mahcubuz, Hasan Yalçın’a “hadi çıkalım da alkış bitsin” dedim, salonun arkasındaki kabul salonuna geçtik. Ne var ki alkışlar daha da arttı. Salon inliyor.
5-6 dakika sonra elinde kamerayla Halil Alkan geldi. Halil, Artvin Yusufeli’li yani bizim en Asyalılarımızdan. Kaesong halkı alkışlara ve “manze”lere devam ettiği için, nezaketsizlik olur diye çekime son vermiyor.
Kaesong halkı da Halil Alkan, kendilerini kameraya aldığı için, alkışları durdurmayı zarafetlerine sığdıramıyorlar. Bu karşılıklı incelikte en sonunda bizim Halil pes ediyor ve Kaesong halkını selamlayıp, geri geri salondan çekilerek, yüzü halka dönük kapıdan çıkıp yanımıza geldi. Buna rağmen alkışlar ve “manzeler” o geldikten sonra da bir süre devam etti.

Brüksel veya Wiesbaden’da yaşayamazsınız
Böyle bir hikâyeyi Brüksel, Londra veya Wiesbaden’da yaşayamazsınız.
O nedenle hiç kimse Kuzeyli veya Güneyli Kore halkını Brüksel, Londra veya Wiesbaden’dan bakarak anlayamaz.