Atatürk’ün aya seyahat tartışmasında bir eksik vardı, neyse biz de dahil olduk ve eksik kalmadı.
Emre Kongar’ın her zamanki inceliği
Aziz dostum Emre Kongar, her zamanki inceliğiyle mektubumu köşesinde yayımladı. (Cumhuriyet, 24 Ocak 2013). “Önceliklerimi” de biliyor, ne de olsa yarım yüzyıla yakın tanışlığımız var. Kongar, Hacettepe Üniversitesi’nde Sosyoloji kürsüsünde iken, bu satırların yazarı da Hukuk Fakültesi’nde Kamu Hukuku kürsüsündeydi. Asistan hareketinde başladı arkadaşlığımız.
Mektubum, yazarken de fark ettim, uzuncaydı. Emre Kongar dostum haklı olarak Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin çalışma yöntemlerine ilişkin bölümleri yayınladı. Buradan teşekkür ediyorum.
Bir de Atatürk’ü kafalarımızdaki hurafe ağının içine yerleştirme sorunumuz var. O nedenle mektubun tamamını yayınlıyorum.
Sayın Emre Kongar,
Değerli Dostum,
Sizinle aynı kuşaktanız. 1950’li yıllarda aynı ortamlarda yetiştik.
Ankara Atatürk Lisesi Orta Kısmında, saygıyla anıyorum Türkçe öğretmenimiz Mediha Üngüt haftada bir saat kitap okuturdu. Jules Vernes’nin “Aya Seyahat”, “Denizaltında 20 Bin Fersah” ve “Arzın Merkezine Seyahat” kitaplarıyla o zaman tanışmıştık. Bir arkadaşımız sesli olarak okur, hepimiz merakla dinlerdik. Kitabı sevmeyi evimizde ve ocağımızda öğrendik. Sanıyorum o “Aya Seyahat” kitabı okulların okuma programındaydı, çünkü 1960’lı yıllarda Mehmet Bedri Gültekinlerin kuşağı da okumuş.
Sizin 15 Ocak 2013 günlü yazınızda değerli okuyucularınızın mektuplarını okuyunca, aklıma bir soru takıldı: Acaba Jules Vernes de bir gün aya seyahat edileceğini Atatürk’ten mi öğrendi?
Bu da bir tarih sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü Jules Vernes, 1828-1905 tarihleri arasında yaşadı ve “Aya Seyahat” kitabını 1865 yılında yazmıştı. Stuart Kline’nin “A Chronicle of Türkish Aviations” (Türk Havacılığının Zamandizini) kitabını bu sorunu çözmeden yazdığı görülüyor. Çünkü Batı aydınları arasında sanırım Jules Vernes’i bilmeyen pek yoktur.
“Çağdaş savaşlar göklerde üstün olan uluslar tarafından kazanılacak”
Atatürk’ün “Aya gitme” konusundaki sözleri, Sabiha Gökçen’in anılarında yer aldığına göre doğrudur. Büyük devrimci şöyle diyor:
“Bundan sonra insanlığın hizmetine girecek en büyük gelişmeler havacılık alanında olacaktır. Hatta gün gelecek insanoğlu uzaya gidecek, başka dünyalara gidecek, Ay’ı ve benzer gezegenleri bile fethedecektir. İşte bu çağdaş savaşlar da göklerde üstün olan uluslar tarafından kazanılacaktır.”
Bu sözlerin içine “2000 yılından önce” tarihini kim ekledi, bu da ayrı bir mesele. Ancak bizim daha önemli bir sorunumuz var. O da Büyük devrimci Atatürk’ü kafalarımızdaki hurafe ağının içinde anlamaya ve anlatmaya çalışmamızdır.
Atatürk’ün çağdaşı olan her aydının kolaylıkla söyleyeceği veya söylediği sözleri kehanet olarak sunmak, Atatürk’ü tarihin içinde anlamak gibi ciddî bir çabaya hep zarar vermiştir.
Hurafelerden arındırılmış Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk’ün 20. yüzyılın kapısını açan iki büyük devrimden birinin önderi olmanın ötesinde, çağının önde gelen entelektüellerinden biri olduğu biliniyor. Bunu en azından Onu inceleyenler biliyor. Onun eşsiz yeteneklerini ve uzak görüşlülüğünü ispatlamak için tarihin ve gerçekliğin zorlandığına çok sık tanık olunuyor.
30 cilt tutan Atatürk’ün Bütün Eserleri’nde Atatürk adına piyasaya sürülen uydurmalara ve rivayet kapsamındaki nakillere yer verilmedi. Tek tek binlerce belge asılları bulunarak yeniden incelendi ve eski yazılı olanlar büyük bir özenle ve en yetenekli uzmanlarca yeni Türkçe yazıya çevrildi. Başta Prof. Dr. Nejat Kaymaz ağabeyimiz ve Muazzez İlmiye Çığ olmak üzere, arakada kalan yıllarda kaybettiğimiz Prof. Dr. İlhan Arsel, Ercüment Hüsnü Baki, Nejat Birdoğan, Ahmet Hezarfen, Necdet Kurdakul, Suphi Karaman ve Sadık Perinçek’in yoğun ve titiz emekleriyle güvenilir bir kaynak yaratıldı. Babam Sadık Perinçek’in yalnızca bir sözcüğü doğru okumak için bir eski yazı uzmanıyla görüşme ihtiyacı duyup İzmir’e gittiğini hatırlıyorum.
Hurafelerden arındırılmış Atatürk gerçeği, bir tarih sorunu değil, fakat Türkiye’nin ufkunu açacak devrim birikimini aydınlatma görevidir.
Verimli çalışmalar dileğiyle yürekten selam ve saygılar, aziz kardeşim.