İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:HZ. MUHAMMED’İN EL ASABİYYEDEN ÜMMETE GEÇİŞ DEVRİMİ!

Akkemikli misiniz yoksa karakemikli mi? El asabiyyenin Türkçesi. Latinceden Rusçaya kadar uluslar arası sözcüğümüz. Bedr savaşında yaşanan ilk. Asabiyye dağılırken ümmet oluşuyor. Medeniyet devrimi. Ümmet-i Muhammed. İmamdı sultan oldu. Og’dan Oğur’a geçiş. Mete’ni...

Tarih:

Akkemikli misiniz yoksa karakemikli mi? El asabiyyenin Türkçesi. Latinceden Rusçaya kadar uluslar arası sözcüğümüz. Bedr savaşında yaşanan ilk. Asabiyye dağılırken ümmet oluşuyor. Medeniyet devrimi. Ümmet-i Muhammed. İmamdı sultan oldu. Og’dan Oğur’a geçiş. Mete’nin ve Bilge Kağan’ın ümmeti. İbn Haldun’un teorisi. Machiavelli kimlerin çırağı. Tayyip Erdoğanların dini ve İbn Haldunların dini. İslam uygarlığının dorukları.

El asabiyye ya da asabiyyet kavramını günümüz Türkçesindeki karşılığı kan bağı’dır.
Asabiyye Arapçada aynı zamanda sinir anlamına geliyor.
Demek ki, eski Araplar soy ilişkisinin sinirden geçtiğini düşünüyorlardı.
Türkçemizde de damar sözcüğü zaman zaman sinir anlamında kullanılır. Örneğin “damarı tuttu” deriz veya “damarında bastılar” denir, sinir anlamındadır.

Akkemikli misiniz
Yoksa karakemikli mi?
Eski Türkler soy bağını kanla değil kemikle açıklıyorlardı.
Gmktürk dönemini yansıtan, 8. yüzyıldan kalma Orhon Yazıtları’nda “Akkamaklı bodun” ve “Karakamaklı bodun”dan sık sık söz ediliyor. Soylular sınıfı, “akkemikli halktı, yönetilen emekçiler ise karakemikli halk idi.

El asabiyyenin Türkçesi
El asabiyye kavramının Eski Türkçedeki tam karşılığı Og’tur, boy anlamına geliyor.
Ogur ya da Oguz, Og sözcüğünün çoğuludur, boylar anlamına geliyor. Z takısı, Eski Türkçede çoğul ekiydi. İkiz, üçüz, biz, siz, hep o dönemden kalmadır.
Dokuz Oğuz, Üç Oğuz, Sekiz Oğuz, Sarı Ogur, On Ogur, Otur Ogur (Otuz Oğuz) vb. hep bir araya gelmiş boy birikimlerini ifade ediyor. Anadolu’ya gelen Oğuz’un kökü ise On Oglar’dır.

Latinceden Rusçaya kadar uluslar arası sözcüğümüz
Og kökünden türeyen sözcükler, Türkçesinden oğlan, uğur, aguz gibi sözcüklerde yaşıyor.
Yalnız Türkçede mi, oğlanın Latincede klan olduğunu Fransız Doğu Bilimcisi Le Baron Cara de Vanx kanıtlamıştır. Latincede aynı kökten gelen augur (oğuz) ve agal letora (oğul, ayal) sözcüklerinin de og kökünden türediği görülüyor.
Og, Rusçaya Kıpçaklar/Kumanlar üzerinden ov olarak gitmiş. Soyadlarında görüyoruz. Kıpçaklar oğul’a ovul da diyorlar. (Bu konularda geniş bilgi için Doğu Perinçek’in “Og’dan Ogur’a” başlıklı yeni çıkan kitabına bakılabilir.)
El asabiyye ya da Eski Türkçedeki Og kavramının Batı toplumbilimindeki karşılığı gentilice’dir. Latince gens sözcüğünden türemiştir ki, kanbağına dayanan örgütlenmeyi ifade ediyor.

Bedr savaşında yaşanan ilk
Bedr savaşı bir ilktir. Çünkü o savaşta, Arap yarımadasında ilk kez, aynı asabiyyeden insanlar karşı karşıya gelmiş birbirinin kanını dökmüştü.
Ebu Süfyanların Mekke savaşçıları içinde de Kureyş Kabilesi vardı. Hz. Muhammed’in ümmeti içinde de Kureyşliler vardı.
Aynı kabileden insanların birbirleriyle savaşması haramdı, yasaktı. Dahası Hz. Muhammed’e iman eden Kureyşliler kendi kandaşları olan Ebu Süfyan’ın Kureyşlilerine karşı başka kabilelerle birleşmişlerdi. Olacak iş değildi!

Asabiyye dağılırken
ümmet oluşuyor
Olayın özeti şuydu:
Kanbağına dayanan toplum, yani El asabiyye çözülüyordu. Kabile dağılırken, farklı kabilelerden insanlar birleşerek ümmeti oluşturuyorlardı. Kanbağının yerini feodal bağ alıyordu. Yeni bir düzene geçiliyordu.

Medeniyet devrimi
Asabiyyeden ümmete geçiş bir devrimdi.
Bu devrime Cahiliyyeden Medeniyete geçiş dendi, doğruydu.
Hz. Muhammed’in Medeniyet devrimini başarması için, asabiyye dayanışmasını, başka deyişle kanbağına dayanan kabile ilişkilerini çözmesi gerekiyordu. Artık kardeşliğin temeli, kabile değil, fakat ümmet idi.

Ümmet-i Muhammed
Ümmet, iman edenlerin topluluğu idi. Ümmet, kabile bağları dağıtılarak kuruluyordu ve çok daha büyük toplulukları kucaklıyordu. Ümmetin içinde kara derililer dahi vardı. Kanbağı ne olursa olsun, iman eden ümmete dahil olurdu. Onları birleştiren kanbağı değil, fakat iman etmeleriydi. “Ümmeti Muhammed” dendi onlara. Başlarında aşiret reisi değil, imam edenlerin önderi olan imam vardı.

İmamdı sultan oldu
İmam, devletin oluşması sürecinde devlet başkanı ve derken sultan oldu. Tarih bu yönde istiyordu.
Bedevilikten medeniliğe geçiş için, kabililer arasındaki savaşlara son verilmesi ve kabileler arasındaki yağmaya son verilmesi gerekiyordu. Ümmet toplumu, bunu getirdi.
Mal ve pazar güvenliğinin sağlanması, ticareti geliştirmenin şartıydı. Hz. Muhammed tüccarların piri idi ve “El kâsip habibullah” yeni toplumun değeriydi: “Kazanan, Allahın sevgilisidir.”
Böylece ümmet, aynı zamanda özel mülkiyetin, kazancın, servet biriktirmenin toplumsal ilişkilerini getirdi. Özel mülkiyete geçiş, medeniyete geçişti.
Her medeniyete geçiş, pazar ve mülk güvenliğini sağlayan bir silahlı güçle olur. Bedr, Uhud, Hendek savaşlarında o güç örgütlendi. Endülüs’ten Orta Asya içlerine kadar sefer eden o büyük ordular, o kökten gelişti.

Og’dan Oğur’a geçiş
Asabiyyeden ümmete geçiş devriminin Türk tarihindeki karşılığı Og’dan Oğur’a geçiştir. Bu süreçte, kanbağına dayanan boy örgütlenmesinin yerine çeşitli kabilelerin birbirine karıştığı ve boy birlikleri oluştu. Bunlara Ogur/Oğuz deniyordu, Göktürkler zamanında bodun dendi.

Mete’nin ve Bilge Kağan’ın ümmeti
Hun Kağanı Mao Tun (Mete diyoruz), MÖ 176 yılında Çin kağanına yazdığı mektupta “26 ülkeyi fethettim halklarını Hun yaptım” diyordu.
Mao Tun, Hz. Muhammed’den 8 yüzyıl kadar önce kanbağına dayanan kabileleri dağıtıp hepsini Hun yapıyordu, yani ümmetini kuruyordu. İman edecekleri Gök Tengri (Şan Yu) tekti ve nerdeyse MÖ 3. binlerden beri vardı.
Göktürk kağanlarını yaratıp halkların başına oturtan da, aynı Gök Tengri idi.
Yine Dede Korkut Destanı’nda bu sürecin çeşitli yansımaları görürüz.
Boy topluluklarının (Oguz, Bodun) oluşması, ümmetin oluşması gibidir.
Artık boylar arasında savaş ve baskınlar yasaktır. Ticaret yollarının güvenliğini sağlamak en önemli görevdir. Böylece Oğur oluşur. Kaşgarlı Mahmut Divânü Lugati’t Türk’te Oğur’un karşılığı olarak servet ve devlet kavramlarını belirtir. Uğur Mumcu’nun uğur adı, işte Oğur sözcüğünün günümüz Türkçesindeki halidir.

İbn Haldun’un teorisi
İbn Haldun, çeşitli toplumların gelişmesini inceleyerek ümmete ya da Oğuz/Oğur’a geçiş devrimini “bedevilikten hazeriliğe geçiş” diye adlandırdı. Kendi tarih teorisini bu süreci inceleyerek kurdu. 1332’de Tunus’ta doğmuştu. Mukaddeme adlı anıt eserini 1379’da bitirdi. 1406 yılında 74 yaşında öldü.
İbn Haldun’un kabile toplumundan devlete geçişi açıklayan teorisi, çağdaş tarih biliminin (toplumbilimi de diyorlar) köküdür ve temelidir.
8. Yüzyıldaki Orhon Yazıtları, 11. yüzyıl sonlarında Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig’i ve Selçuklu büyük veziri Nizamülmülk’ün Siyasetnamesi de, kabile toplumundan devlete geçişi anlatan çok önemli kaynaklardır.

Machiavelli kimlerin çırağı
Dört yüzyıl sonra gelen Machiavelli, denebilir ki onların çırağıdır. Prince (hükümdar) adlı eserini, Osmanlı devletini model olarak yazdı. Floransa prensinin önüne tıpkı Osmanlı devletinin merkezi bir devlet oluşturup beylikleri birleştirmesi gibi İtalya’daki prenslikleri birleştirmesi tasarımını koydu. Kapitalizme geçiş, ancak merkezi bir devletle olurdu.

Tayyip Erdoğanların dini
ve İbn Haldunların dini
El asabiyyeden ümmete geçiş pratiğini teorileştiren İbn Haldun, dünya tarihinin en büyük bilim adamlarındandır.
Tayyip Erdoğanların dini, İbn Haldunların dini değildir.
İbn Haldun, dünyayı şeytanlarla meleklerle açıklamadı, toplumsal süreçleri inceledi, toplumu toplumsal çelişmeler ve süreçlerle açıkladı.

İslam uygarlığının dorukları
İslam uygarlığının dorukları işte o İbn Haldunlardır.
Tayyip Erdoğanlar ve Abdullah Güller, İslam tarihi boyunca İbn Haldunların boynunu vurmuş, derilerini yüzmüşlerdir. Bugün Silivri’de, Hasdal’da, Hadımköy’de İzmir’de, Ankara’da yaptıkları da aynıdır.
İbn Haldun’un büyük eseri Mukaddeme’yi Türkçemize kazandıran Turan Dursun’a da tahammül edememiş, katletmişlerdir.

YARIN: MİLLET NEDİR, MİLLİYET NEDİR, BİRGÜL AYMAN GÜLERLERE BU HINÇ NEDİR?