Evet, Türkiye’de Gladyo vardır. NATO ülkelerinin en etkin Gladyosudur. Kanlı bir tarihi vardır.
Gladyo’nun kanlı sicili
Sicile bakınız: Gladyo, 6-7 Eylül 1955 tertiplerinden, 12 Mart darbelerinden gelir. 1 Mayıs 1977 kırımından 12 Eylül’e giden süreçte CIA’nın istikrarsızlaştırma operasyonunu yürütmüştür. Kahramanmaraş ve Çorum kırımlarını tertiplemiştir. 1990 sonrasında yine CIA istasyon şeflerinin “Kemalist Devrimi tasfiye” tezgâhlarında görev yapmıştır. Parmaklarında Aksoyların, Üçokların, Dursunların, Mumcuların, Bitlislerin, Kışlaların kanları vardır. Madımak’ı yakmış, Kemaliye Başbağlar köylümüzü kurşuna dizdirmiştir.
“Ilımlı İslam” yönetecek deyip, Türkiye’nin tepesine Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül-Fethullah Gülen üçlüsünü oturtan, yine o Gladyo’dur. Ve bugün de Abdullah Öcalan ile Barzani‘yi o üçlünün yanına katıp son Haçlı Seferine hazırlanmaktadır. Tayyibistan’ı dünyanın en büyük terör ihracatçısı haline getirmiştir.
Gladyo, bu davanın tertipçisidir, tezgâhçısıdır, savcısıdır, hakimidir
Ergenekon davasında Gladyo yargılanmıyor.
Gladyo, bu davanın tertipçisidir, tezgâhçısıdır, savcısıdır, hakimidir.
Açın davanın dosyasını, açın İddianamesini ve Esas Hakkında Görüşünü, Gladyonun 6-7 Eylül 1955’ten bu yana hiçbir eylemi, eylemcisi yok. Uğur Mumcuların ve Eşref Bitlislerin katilleri, bu davanın sanığı değil, baş tertipçileridir.
Ergenekon davasında şiddet eylemi olarak bir tek Danıştay cinayeti var. Tertipçiler, iftira görevlisi olarak kullandıkları gizli tanığı Danıştay cinayetinden aklayıp kurtarma planlarını açığa vurmuşlardır. Ablasını öldürmekten, yeğenini satmaktan hükümlü, Danıştay cinayetinden Ankara Ağır Cezada müebbet almış Osman Yıldırım, ellerindeki tek kanıttır. Ona söylettirilen her şeyin baştan ayağa yalan olduğu yüzlerce kez ispatlanmıştır. Bu dava, çöplükten toplanan kanıtlarla yürütülmüştür.
Ergenekon’a hapsedilen Türk Milletidir ve Atatürk Devrimciliğidir
Türk Milletine ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı Gladyo tarihinin en büyük tertibi uygulanmıştır.
TSK, Cudi veya Gabar dağında yenilmedi; Beşiktaş’ta, Silivri’de esir alındı.
Türkiye’yi PKK bölemezdi.
Türkiye’yi ABD emperyalizmi ve BOP Eşbaşkanlığı, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla böldü.
Türk Milleti, ordusuz bırakılmıştır, manzara ortadadır.
Bugün resmi geçit yapan bir silahlı güç vardır. Ama bölünen vatanı koruyan, yıkılan cumhuriyeti savunan bir ordu görülmüyor. Libya’da NATO operasyonuna katılan bir donanma var ama Doğu Akdeniz’de, Ege’de bayrak gösteren bir armada görülmüyor.
İşte Türkiye bu hale, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla getirilmiştir.
O nedenle mesele, hapiste olanların sağlıkları, özgürlükleri, çolukları çocukları meselesi değildir. Atatürk Devrimciliğine kelepçe vurulmuştur.
Tertipçilerin ısmarladığı tavır
“Sedyede tahliye, ambulansla tahliye, milletvekillerine tahliye, gazetecilere özgürlük, Eski Genelkurmay Başkanına merhamet”; bunların hepsi, bugünkü Gladyo-Mafya rejiminin basıncı azaltma ve vatanseverleri bölme formülleridir. Apaçık görülüyor, bu formüllerin kaynağı Obama’dan Ricciardione’ye, Tayyip Erdoğan’dan Abdullah Gül’e kadar rejimin sahipleridir.
Savcıların öne sürdüğü kanıtlara göre, bu davanın tek bir suçlusu yoktur. Çünkü örgüt yok. Örgütün başı yok, sonu yok, toplantısı yok, talimatı yok, disiplini yok. Örgütün şiddet eylemi yok.
İddianameyi örgüt suçlaması ekseninde kurmuşlardı, tutturamayınca bu kez darbeye döndüler. Oysa bir darbe hazırlığı yok.
Herkes artık görmeli, bu davada suçlananlar arasında ayrım yapmak, tertipçilerin ısmarladığı tavırdır.
Bireysel kurtuluş ve bireylere merhamet, Türkiye’yi kurtarmaz.
Bugün ülkede zulüm ve zorbalık, Silivri duvarlarının üzerinde duruyor.
Çözüm, Silivri duvarlarının yıkılması ve Türk Milletinin özgürlüğe kavuşması, Türk Ordusunun vatan ve cumhuriyet görevinin başına geçmesidir.
Ergenekon altı yıl önce bir destandı
Ergenekon, altı yıl önce bir destandı.
Türk milleti için zor koşullardaki olağanüstü çözümdü.
Demirleri eritmek ve dağları yarıp aydınlığa çıkmaktı.
Bir zamanların AB Temsilcisi Karen Fogg, “Kör Agop Çetesi” adı verilen maaşlı memurlarına, “Bu Türk milletinin tarihiyle nasıl baş edeceğiz” diye yazmıştı (Doğu Perinçek, Karen Fogg’un Epostalları, Kaynak Yayınları)
Atatürk Devrimini yıkmak ve Türkiye’yi bölmek için, Türk milletinin tarihsel kuvvet kaynaklarını yok edeceklerdi!
Ergenekon-Balyoz-Casusluk tertipleri derken, en sonunda bu hayasız akın, Türk milletini Anayasadan silme mevzisine kadar ilerledi.
Ergenekon’dan çıkıyoruz
Olay artık milletçe Ergenekon’dan çıkmaktır.
Artık milletçe Ergenekoncuyuz.
Onlar, Ergenekon’u kirletmeye kalkıştılar.
Buna izin vermiyoruz.
Hepimiz Ergenekoncuyuz.
Artık mecburuz: Demirleri eritiyor, dağları yarıyor ve Ergenekon’dan çıkıyoruz.
Türk milletinin Ergenekon’dan çıkmaya önderlik eden demircisi her zaman vardır.
KİTAP