“Orduya sahip çıkmayalım” kafasıyla nereye geldik? Yükselen yeni ses? Damat Feritlerin millî ordusu olur mu? Türkiye’yi kurtaracak önderlik birikimi sistemin merkezinde mi, sistemi yıkacak merkezde mi? Zor işe nereden başlanır?
Ergenekon tutukluları arasında bile, “Orduya pek sahip çıkmayalım, sonra bize darbeci derler” düşüncesi var. CHP’nin Atatürkçü olduğunu vurgulayan milletvekillerinin çoğunun aynı kaygıyı paylaştığı görülüyor. Sistemin efendileri, onların kulağına hep şunu fısıldıyor: ‘Ordu ile yan yana gözükmeyin, sonra oy alamazsınız.’
Şunu hiç düşünemiyorlar: Orduyu kaybedince, yarın oy alacakları bir Türkiye kalmayacak!
Yükselen ses:
“Bize bir ordu gerekli”
İşte bu ortamda basının âkil adamları seslerini yükseltti. İşçi Partisi ve Aydınlık yıllardır anlatıyordu, şimdi en berrak ifadelerle Necati Doğru’nun temsil ettiği yazarlar haykırıyor: “Bize bir ordu gerekli!”
Türkiye, en sonunda ancak Orduyla çözebileceği sorunların içinde olduğunu kavrama yoluna girmiştir. CHP ve MHP gibi partiler anlayamaz bunu. Hiçbir çözümleri bulunmuyor.
Şöyle çevremize bakalım: Irak, Suriye, Afganistan, Libya; her yerde bombalar patlıyor. Türkiye’nin bu konuda onlardan eksiği yok.
Bütün dünya savaş tehlikesinden söz ediyor. İsrail, İran, hepsi savaş hazırlıklarını yoğunlaştırıyorlar ve Türkiye ateşin ortasındadır.
Neresinden baksanız, artık sorunlar, güçlü bir millî orduyla çözülür. Savaşı önlemenin ve iç barışı sağlamanın en temel aracı, bu koşullarda Mustafa Kemal Ordusudur. Yıllardır yaptığımız uyarı, artık uyarı değildir, yaşanmaktadır: Ordusuz milletler ayak altında kalır.
Millete Mustafa Kemal Ordusu gerekli
Vatansever kamuoyunda millete gerekli olan ordunun tanımı da yapılmaktadır:
BOP Eşbaşkanı’nın komutası altında olan bir ordu değil, Mustafa Kemal Paşa’nın Ordusu!
ABD’nin Suriye ve İran’ın üzerine süreceği bir silahlı güç değil, Türk Ordusu, millî güç!
Silah arkadaşlarını yabancı devlet harekâtına teslim eden, bayrağı indiren değil, İstiklâl Savaşı değerlerini ayakta tutan bir komutanlık!
TSK, kaçınılmaz olarak Mustafa Kemalleşecektir.
Önemli bir deneyim
Bu, nasıl olacaktır?
Önce önemli bir deneyim. Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Temel Yayınları’nın çıkardığı Millî Mücadele Anıları’nda anlatır: İstiklâl Savaşı’nın başında iki görüş vardı. Biz, öncelikle bir Ordu teşkilâtlamamız gerektiğini savunuyorduk. Mustafa Kemal Paşa, önceliğin kurulacak o orduya kumanda edecek bir millî hükümette olduğunu savundu. Amasya ve Sivas’taki komutanlar toplantılarının gündemindeki merkezî tartışma buydu. Hayat, Mustafa Kemal Paşa’yı haklı çıkardı. Önce Ankara’da TBMM Hükümeti kuruldu ve ardından Millî Hükümet, Orduyu örgütledi.
Damat Feritlerin Millî Ordusu olmaz
Bugün de mesele budur? Siz, Damat Feritlere bağlı bir Millî Ordu kuramazsınız. Millî kamuoyunun yazarları, “Böyle zavallı ordu olur mu” diye feryat ediyorsa, bunun tek nedeni, TSK’nin BOP Eşbaşkanlığı’nın güdümü altında olmasıdır. ABD bağlantıları, Türk Ordusundaki İstiklâl Savaşı değerlerini tahrip etmiştir. Bu da anlaşılacaktır.
“Güçlü Ordu Güçlü Türkiye!”
Bugüne kadar “aman Orduya sahip çıkmayalım” diyenler, önümüzdeki günlerde, “Ordu gelsin bizi kurtarsın” diye bağırmaya başlayacaklardır. “Ordunun vesayetinden kurtulalım” veya “Darbeciler Temizlensin” türünden yaygaraların sonuna gelinmiştir.
Ülkemiz “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” konağındadır. Tam bu durumda, Genelkurmay’ın bu hayati sloganı terk edip, içi boş lafları öne çıkarması, ufukların dar, hatta kapalı olduğunu gösteriyor.
İki yakıcı görev
Bu durumda iki yakıcı görev önümüzde duruyor:
Birincisi, Türkiye’mizi BOP Eşbaşkanlığı diktasından kurtarmak ve Ankara’da Millî Hükümeti kurmak.
İkincisi, Türk Ordusunu İstiklâl Savaşı değerleriyle yeniden örgütlemek, Güçlü Türkiye için Güçlü Orduya kavuşmaktır!
Bu iki görev de, hızla başarılacaktır. Çünkü Türkiye için yaşam sorunudur.
Önderlik birikimi hangi merkezde
Türkiye’nin bu görevleri yerine getirecek önderlik birikimi vardır. Ancak o birikim, bugün sistemin merkezlerinde değil, sistemi yıkacak merkezlerdedir.
Türkiye, buradan millî şahlanışla çıkar. Milletimize dağılmayı ve esareti dayatan bugünkü Gladyo - Mafya - Tarikat rejimi yıkılacaktır.
En zorlu işe durduğun yerden başlayacaksın!
Millî görevi başarmak, bizlerden başlıyor. Gökten kurtarıcı beklemek yerine önce kendimize görev ve sorumluluk vereceğiz, derhal İşçi Partisi’ne katılacağız.
Millî güçleri birleştirip hükümet yapmak, bugün İşçi Partisi’ni güçlendirmekten geçiyor. Çünkü bu süreci bir tek İşçi Partisi gördü ve bu sürece bir tek İşçi Partisi hazır.
40 yıldır sınanan, cesur ve dayanıklı önder kadrolarıyla, sağlam örgütleriyle, fedakârlıkla yarattığı araçlarıyla, gözünü budaktan sakınmayan gençliğiyle ve milleti birleştirmeye yönelik çözümleri ve yaptığı işlerle bugün İşçi Partisi ile karşılaştırabileceğimiz ikinci bir örgüt yok. Hakikat budur. O halde yüz binlerce, ama dağınık Cumhuriyet öncülerini bu çekirdek ekseninde toplayabiliriz. Başka hazır bir eksen yok! Varsa gösterin, biz oraya katılalım.
Bugün CHP, MHP, Sol partiler, AKP ve diğer partilerde olan veya partisiz vatanseverleri, Atatürk’te birleştireceğiz ve tek partide toplayacağız.
CHP ve MHP’nin içinden çözüm üretme şansının kalmadığını kendi tecrübelerimizle öğreneceğiz.
CHP ve MHP’den vazgeçmiyoruz. O partilerdeki birikimi kazanacak pratik çözümü belirtiyoruz.
CHP’nin yerel seçimlerdeki yenilgisinin pususunda elde edilecek bir kazanç yoktur. Bir yıl çok değerli bir zamandır ve Türkiye dağılıyor. Türkiye’nin önündeki sorunlar, CHP’nin kurtarılmasını beklemeyecek kadar yakıcıdır.
Zor olduğu sanılan çözüm, biricik gerçekçi çözümdür. Çünkü zorluk, bizim milletin önüne koyduğumuz seçenekte değildir. Sürecin kendisi zor!
Zor olanı yapacağız, hiç şüpheniz olmasın!