Gizli tanık Kıskaç’ın eline o psikolojik harekât metnini kim vermiştir, o metni kim yazmıştır, Mahkeme Başkanı sözlü ifade alması gerekirken ve bizim uyarılarımıza rağmen, yazılı metin okunmasına göz yumarak hangi suçu işlemiştir; Mahkeme Başkanı ve üyeleri, taleplere rağmen 1,5 saat iddianame, isnat olunan suç, failler ve eylemlerle ilgisi olmayan bir kirli propagandaya izin vererek, hatta teşvik ederek hangi suçu işlemiştir?
Ergenekon davasının 26 Ocak 2012 günlü duruşmasında, TSK’ya karşı 2 saat boyunca kirli propaganda yapıldı. Düşman ordusunun Psikolojik Harekât örgütü, bu kadar başarılı olamazdı. Gizli tanık Kıskaç’ın eline bir metin verilmiş oradan okuyordu. Söylediklerinin iddianamede öne sürülen suçlarla, sanıklarla ve fiillerle hiçbir ilgisi yoktu. Hiçbir Türk Mahkemesinde, herhangi bir tanığa suç konusu dışında böyle saatlerce propaganda yapmasına izin verilmez. 3 dakika bile konuşturulmaz. Ama gizli tanık Kıskaç “fevkalade müsaadeye mazhar” idi; bir ayrıcalığı vardı; Türk Ordusunu aşağılamakla görevliydi. Çok uzun süre böyle gitti. Mahkeme Başkanının tanığı suç iddiası, sanıklar ve fiillerle ilgili bildiklerini açıklamaya davet etmesini bekledim. Mahkeme heyeti, orada da belirttim, gayet memnun görünüyordu. Bunun üzerine usul hakkında söz istedim. Başkan vermedi, oysa vermesi yasa gereğiydi. Israr ettim. Vermeyince, ayağa kalktım ve tanığın iddianamedeki suçlamalarla, sanıklarla ve fiillerle ilgili bir şey söylemediğini, Türk Silahlı Kuvvetlerini aşağılamaya yönelik yazılı bir metin okuduğunu belirttim ve sanığın konuya davet edilmesini talep ettim.
Kirli propagandaya devam
Mahkeme Başkanı yasanın gereğini yapmadı; TSK’ya karşı psikolojik harekât devam etti. Bu kez avukat Mehmet Cengiz, uzun uğraşlardan sonra söz aldı ve o da talepte bulundu.
Mahkeme Başkanı, birkaç kez gizli tanığı “Ayrıntıya girmeyin” uyarısında bulundu. Oysa yasaya aykırılık, ayrıntıya girmekte değildi. Konu dışı kirli propaganda metni okunuyordu. Bu olayı 30 Ocak 2012 günlü Aydınlık’ta “Ergenekon duruşmasında Türk Ordusuna karşı psikolojik harekât” başlıklı yazıda anlattım; okumamış olanlara bakmalarını öneririm.
“Delil çöplüğe atılmamış dosyada” imiş
Ertesi gün Mahkeme Başkanı çok gergindi. Avukat Hasan Basri Özbey’in son derece yumuşak, ağır başlı konuşmasına nerdeyse her cümlede müdahale ediyordu. O kadar ki, mahkemenin bizzat “işkenceyle” yasadışı oluşturulduğu için suç duyurusunda bulunduğu kanıt hakkında, Av. Özbey’in “Bu delil böylece çöpe gitmiştir” gibi sözlerine bile hemen “hayır efendim, o delil çöpe gitmemiştir, dosyada durmaktadır” gibi cevaplar yetiştiriyordu.
HSYK ve Barolar tutanakları ve görüntüleri incelemeli
Başta HSYK olmak üzere yargı kurumlarını, baroları, kamuoyunu, 25 ve 26 Ocak günlü Mahkeme Tutanaklarını incelemeye davet ediyorum. HSYK, görüntü kayıtlarını da istemeli ve incelemelidir. 13. Ağır Ceza Mahkemesi salonu, 26 Ocak günü Türk Ordusuna karşı psikolojik harekât merkezine dönüştürülmüştür.
Suç ve suçlular saptanmalı
Bu yapılan çok açık suçtur. Bu suçları kim işlemiştir, gizli tanık Kıskaç’ın eline o psikolojik harekât metnini kim vermiştir, o metni kim yazmıştır, Mahkeme Başkanı sözlü ifade alması gerekirken ve bizim uyarılarımıza rağmen, yazılı metin okunmasına göz yumarak hangi suçu işlemiştir; Mahkeme Başkanı ve üyeleri, taleplere rağmen 1,5 saat iddianame, isnat olunan suç, failler ve eylemlerle ilgisi olmayan bir kirli propagandaya izin vererek, hatta teşvik ederek hangi suçu işlemiştir; bunlar kuşkusuz yargı konusudur ve aynı zamanda HSYK görevleri içinde disiplin suçu konusudur.
Mahkemenin Ara Kararı
Bütün bunlardan sonra Mahkeme Heyeti 17 Şubat 2012 günü toplanarak verdiği Ara Kararının 40. ve 41. maddesinde bakınız ne yazıyor:
Av. Hasan Basri Özbey’e “müebbet” gerekçesi
“40- Sanık Doğu Perinçek Müdafi Av. Hasan Basri Özbey’in duruşmadaki dava dışı ve savunma sınırını aşan, mahkemeyi de zan altında bırakmaya yönelik ve Mahkemeye yönelik talimat anlamına gelecek beyanları nedeniyle mahkemece sözlü olarak defaatle uyarıldığı, ancak Mahkemeyi hedef alan bu ve buna benzer söylem ve eylemlerini maksatlı olarak devam ettirdiği, yargılama safahatı gözetildiğinde, duruşma yasağının tamamlandığı duruşmadan sonraki ilk duruşmada da bu tip davranışlarını yapmaya devam ettiği ve bu davranışlarını alışkanlık haline getirdiği, Mahkeme Başkanının uyarıları karşısında düzen bozucu söz ve eylemlerine devam ederek bağlı bulunduğu ve bir kamu görevi olan avukatlık meslek etik kurallarına, vakar, ciddiyet ve sorumluluğuna aykırı tutumlarını sürdürdüğü son tarihli oturumda da aynı nitelikteki söz ve eylemlerine devam ettiği, sözünü bitirmesine müteakip mikrofonu fırlattığı, böylelikle duruşma düzen ve disiplinine uymadığı, daha önce de aynı avukat hakkında duruşmadaki disiplinsiz ve düzen bozucu eylemleri nedeniyle duruşmalardan MEN kararı verilmesi hususu gözetilerek; sanık Doğu Perinçek müdafi Av. Hasan Basri Özbey’in 5271 Sayılı CMK Madde 252/1-f hükmü uyarınca, duruşma düzen ve disiplinine uymamakta ısrarı ve bu tür davranışlarının sonraki duruşmalarda da duruşmayı önemli ölçüde aksatacak olması nedeniyle bu davanın esas hakkındaki son savunmaya kadar duruşmalara katılmaktan men edilmesine;
Doğu Perinçek’e 16 duruşma men gerekçesi
41- Sanık Doğu PERİNÇEK’in duruşmadaki dava dışı ve savunma sınırını aşan, mahkemeyi de zan altında bırakmaya yönelik beyanları ve izin almadan ayağa kalkarak mahkemeye ve taraflara müdahale etmesi şeklinde sıkça tezahür eden söz ve eylemleri nedeniyle mahkemece sözlü olarak, defaatle uyarıldığı ve hakkında muhtelif suç duyurularında bulunulduğu ancak Mahkemeyi hedef alan buna benzer söylem ve eylemlerini maksatlı olarak yaptığı, yargılama safahatı gözetildiğinde bu tip davranışlarını sürekli yaptığı ve alışkanlık haline getirdiği, son tarihli oturumda da aynı nitelikteki söz ve eylemlerini devam ettirdiği böylelikle duruşma düzen ve disiplinine uymadığı, daha evvel de aynı sanık hakkında duruşmadaki disiplinsiz ve düzen bozucu eylemleri nedeniyle duruşmalardan MEN kararı verilmesi hususu gözetilerek; müteakip oturumlarda da duruşmayı önemli ölçüde aksatacak davranışlarına devam edeceği anlaşıldığından ve yargılamanın bulunduğu aşama itibariyle sanığın hazır bulunması gerekli görülmediğinden
Bu kez Sanık Doğu Perinçek’in 5271 Sayılı CMK Madde 252/1-f hükmü uyarınca, duruşma düzen ve disiplinine uymamakta ısrarı ve bu tür davranışlarının sonraki oturumlarda da duruşmayı önemli ölçüde aksatacak olması nedeniyle gelecek celseden itibaren 16 celse duruşmalara katılmaktan men edilmesine; oybirliği ile karar verildi.”
Savunmamızın özü
Buraya bir kez daha yazıyorum:
Ergenekon tertibi ve yargılaması, ABD’nin Kemalist Devrimi tasfiye ve Türkiye’yi bölme harekâtında, Türkiye’nin milli güçlerini sindirmek ve Türk Ordusunu savaşmadan yenmek için düzenlenmiştir ve bugüne kadar planlanan bu amaca uygun olarak yürütülmüştür.
Bunu söylemeden, hiçbir savunma yapılamaz. Savunmamızın özü budur. Bu gerçeğin belirtilmesi, büyük suçun faillerini korkutmaktadır.