İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:FETHULLAHÇI GLADYO ÇAĞI!

İşçi Partisi Generl Başkanı Doğu Perinçek;Nusret Senem’in “Fethullah ve Susurluk” kitabı okunmalıdır. Yazılması öyle kolay olmadı. Macerası sinema olur.

SUSURLUK'LUKUN İNTİKAMI
Suç duyurusunda bulunan “suçlu” oldu
İşçi Partisi Genel Sekreteri Nus...

Tarih:

İşçi Partisi Generl Başkanı Doğu Perinçek;Nusret Senem’in “Fethullah ve Susurluk” kitabı okunmalıdır. Yazılması öyle kolay olmadı. Macerası sinema olur.

SUSURLUK'LUKUN İNTİKAMI
Suç duyurusunda bulunan “suçlu” oldu
İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, 29 Ocak 2008 günü Ankara Başsavcılığı'na tarihe geçen bir suç duyurusunda bulunmuştu. Bu duyuruda, daha sonra Emniyet Genel Müdürü Vekili Necati Altuntaş'a ait olduğu anlaşılan raporda saptanmış Fethullahçı polis şeflerinin isimleri yer alıyordu. Polis içindeki Fethullahçı örgütlenmeyi saptayan yetkili, Genel Müdür makamında görev yapan, başka deyişle en üst sorumluydu. Raporda, Emniyet içine yuvalanan ve cumhuriyeti yıkmaya yönelik yasadışı faaliyette yer alan 57 üst düzey görevli, isim isim belirtiliyordu. Nusret Senem, Gladyo ile Fethullahçı bazı polis şefleri arasındaki ilişkinin üzerine yürümüştü. Elbette tek başına değil, İP Genel Sekreteri göreviyle.

Sen misin Gladyo’nun ayağına basan
Nusret Senem'in bu nedenle üç yıldan fazla duvarların içinde tutulması, aslında Ergenekon tertibinin özünü ortaya koymaktadır. ABD güdümlü Gladyo, kendi düşmanlarını suçlamakta ve hapse atmaktadır. Ama duvarların içine hapsettiği o devrimci aydın, Gladyo’nun duvarlarını yıkmak için büyük bir uğraşı içine girmiştir. Devrimci zeka, önce Fethullah Gülen’le ilgili 28 klasör belgeyi geliştirmiş. O 28 klasörü sabahlara kadar sayfa sayfa incelemiştir. Koğuş arkadaşı olarak mutluluk kaynağımızdır.
Bütün belge ve bulgular göstermiştir ki, Fethullahçı kadrolar, 1990'lardan itibaren Türkiye'deki Gladyo'nun merkezine adım adım yerleştirilmişlerdir.
İşte Nusret Senem, Türkiye'yi bölünmeye, esarete ve Ortaçağ karanlıklarına sürükleyen bu ihanet örgütlenmesinin Susurluk dönemini aydınlatmaktadır.

Fethullahçı Gladyo çağı
Susurluk dönemi, çok önemli. Çünkü Gladyo'nun merkezinin polis örgütlenmesi içine kaydırıldığı dönemdir. Susurluk'ta kamyon, Abdullah Çatlı'nın Mercedesine 1996 yılının 3 Kasım günü çarptı. Ancak Susurluk dönemi, 1991 yılında ABD'nin Irak'a saldırısıyla başladı. Türk Ordusu, bu saldırıya Kuzey'den kara harekâtıyla katılmayı reddederek, Türkiye-ABD ilişkilerinde soğuk savaşı başlatmış oldu. Artık Türk Ordusuna güvenilemezdi". "Türk generalleri hizaya getirilmeliydi. ABD'nin bu kararına bağlı olarak, Gladyo'nun operasyon merkezi ve örgütlenmesi polis içine taşındı. Türkiye artık Fethullahçı Gladyo çağına girmişti.
Özellikle 1993'te başbakan koltuğuna uçtu uçtu yapılarak oturtulan Tansu Çiller’i bu süreçte çok etkin bir rol oynadı. Tansu Çiller, Fethullahçı polis şeflerini, MİT içindeki CIA-MOSSAD takımını bir araya getirdi ve Çiller Özel Örgütü'nü oluşturdu. Mehmet Eymür, MİT Kontrterör Dairesi'nin başına oturtuldu ve faili meçhullere tam yol verildi. 1996 yılı işte bu kanlı ve karanlık faaliyetlerin, İşçi Partisi ve Aydınlık tarafından deşildiği tarihtir.

Ergenekon tertibinin kökü
Susurluk, Gladyo'nun Çiller, Fethullah Gülen, Abdullah Çatlı ve Mehmet Eymür dörtlüsünün kaderinin kesiştiği yerdir. İzmit-Adapazarı-Düzce ölüm üçgeni, aslında bu karanlık dörtlünün yasadışı eylemleriyle çizilmiştir. Yeşil’in bağlantı ve marifetleri, kitapta belgeleniyor. Yakın tarihte Rahip Santoro, Trabzon Mc Donalds, Hranr Dink, Danıştay, Malatya cinayetlerinde rol alan BBP bağlantılı “kahramanlar” da o köklerin devamıdır.
Susurluk, Fethullahçı Gladyo'nun Ergenekon-Poyrazköy-Kafes-Balyoz tertiplerinin kökünü işaretler.
Nusret Senem, kitabına "Fethullah ve Susurluk" başlığını koyarak, son 15 yılın Gladyo sürecini iki sözcükte özetlemiştir.

Az sonra
Bu kitap bir başlangıçtır.
O bir kılavuz kitaptır. Ama çok önemli cilt cilt ekleri de var. Nusret Senem arkadaşım, Devletin Fethullah Arşivi’ni de yayımlıyor. Şu anda üç kitap oldu.
Bu büyük çalışma gazetecilerin yapabileceği bir iş değildir.
ABD emperyalizmi ve Fethullahçı Gladyo, Türkiye'nin iki yüzyıllık devrimci örgütlenme geleneğini ezmek peşindedir. Kayaya çarpacaklardır. Nusret Senemler işte böyle büyük ve yenilmez bir gücü temsil ediyorlar. O nedenle bu savaşın galibi bellidir. Savaş yine bir 30 Ağustos günü bitecektir. Ve Cumhuriyet Devrimi Kanunları uygulanacaktır.