İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: ERGENEKON SORUŞTURMASIYLA SUÇ İŞLENİYOR

İstanbul C. Savcısı Zekeriya Öz, 2000 yılında CIA’ya bağlanan Tuncay Güney’e verdirilen uydurma ifadeleri, yedi yıl sonra soruşturma konusu haline getirdi. Böylece suç ve suçlu imal ederek tertibe bile bile alet oluyor ve suç işliyor. Fehmi Koru’nun açıkladığı üzere 5 ...

Tarih:

İstanbul C. Savcısı Zekeriya Öz, 2000 yılında CIA’ya bağlanan Tuncay Güney’e verdirilen uydurma ifadeleri, yedi yıl sonra soruşturma konusu haline getirdi. Böylece suç ve suçlu imal ederek tertibe bile bile alet oluyor ve suç işliyor. Fehmi Koru’nun açıkladığı üzere 5 Kasım 2007 günü Bush-Tayyip Erdoğan buluşmasında kararlaştırılan “Ergenekon Operasyonu”nun dayandığı uydurma senaryo, tertipçileri ele veriyor. Resmî sicilinde “Fethullahçı” olduğu saptanan Ramazan Akyürek ve ekibinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve İşçi Partisi’ni hedef aldığı, bütün kanıtlarıyla ortaya çıkmıştır.
2001 yılında DGM Başsavcısı tarafından ciddî bulunmadığı için kapatılan Ergenekon senaryosunun bizimle ilgili uydurmaları şunlardır:
1. “Bilecik toplantısı” uydurması
2. “Ergenekon temel belgelerini Doğu Perinçek yazdı” uydurması
3. “Lobiler kitabının yazılışına Doğu Perinçek katıldı” uydurması
4. “Genelkurmay’daki Aydınlıkçı grubun” 27 Nisan bildirisini yazdığı uydurması.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek bugün (6 Mart 2008, Perşembe) İstanbul İl Merkezi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek, Ergenekon adı verilen soruşturmanın uydurma senaryolara dayandığın açıkladı. Perinçek, şunları belirtti:

ERGENEKON SORUŞTURMASIYLA SUÇ İŞLENİYOR

Ergenekon soruşturmasıyla suç işlenmektedir.

Bu soruşturmanın kendisi suçtur. Hem de büyük bir suç!

Çünkü soruşturma, Fehmi Koru’nun belirttiği üzere, 5 Kasım 2007 günlü Bush-Tayyip Erdoğan görüşmesinde kararlaştırılmıştır (Kanal 7 televizyonunun 28 Ocak 2008 tarihli haber bülteninde canlı yayın konuğu olarak açıklaması ve Yeni Şafak, 1 Şubat 2008 günlü yazısı).

Başka bir devletin başkanından Türkiye’de ceza soruşturması talimatı almak suçtur. Evet talimat sözcüğünün altını çiziyorum. Çünkü Tayyip Erdoğan 11 ayrı açıklamasında ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eşbaşkanı olduğunu itiraf etmektedir. BOP, ABD’nin projesidir ve BOP Eşbaşkanlığı, ABD devletine bağlıdır.

Bu talimat sonucu Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden yabancı bir devletin tertibine ortak olanlar, bu suçun hesabını yargı önünde vereceklerdir.

İstanbul C. Savcısı Zekeriya Öz, 2000 yılında CIA’ya bağlanan Tuncay Güney’e verdirilen uydurma ifadeleri, yedi yıl sonra soruşturma konusu haline getirmiştir. Böylece suç ve suçlu imal ederek tertibe bile bile alet olmakta, görevini kötüye kullanmakta ve suça ortak olmaktadır.

Savcı Öz’ün kanıt diye ortaya attığı bütün uydurmalar, Fehmi Koru’nun 2001 yılı Nisan ayındaki yazılarından ve 12 Mayıs 2001 tarihli Fethullahçı Aksiyon dergisinden alınmıştır.

TUNCAY GÜNEY YEDİ YILDIR NEWYORK’TA CIA’NIN PARAVAN KURUMLARINDA

Basın organlarında açıkça yazıldığına göre, İstanbul Savcısı Zekeriya Öz, Ergenekon soruşturmasını Tuncay Güney’in 2 Mart 2001’de İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi’nde verdiği ifade ve teslim ettiği bazı belgelere dayandırmaktadır. Tuncay Güney, o tarihten beri yedi yıldır New York Institutes gibi CIA denetimindeki paravan kurumlarda görev yapmaktadır. New York Institutes’ün internet sitesini açanlar, orada Tuncay Güney isminin karşısında İngilizce olarak Genel Yayın Yönetmeni sıfatını göreceklerdir.

Tuncay Güney, sekiz yıl önce, 2000 yılında CIA tarafından ele geçirilmiş, kendisine o zaman 10 yıllık ABD vizesi verilmiş, uydurma ifade vermesi sağlandıktan sonra ABD’ye yerleştirilmiştir.

OPERASYONDAN BİR AY ÖNCE İSTANBUL’A GELDİ

Tuncay Güney, Ergenekon operasyonu başlatılmadan hemen önce Türkiye’ye getiriliyor. İstanbul Kağıthane’de Yahya Kemal Mahallesi’ndeki eve gelip gittiği saptanıyor.

DGM BAŞSAVCILIĞI YEDİ YIL ÖNCE SUÇ OLMADIĞINI SAPTADI

Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney’in ifadeleri üzerine dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısından “Ergenekon yapılanmasının takip edilmesi için izin” aldıklarını, bir yıl boyunca takip ve araştırma yaptıklarını, bu çalışmaya İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesinin de katıldığını, ancak somut hiçbir delil elde edilemediğini, bu nedenle dosyanın kapandığını açıklamıştır (Hürriyet, 31 Ocak 2008).

DGM Başsavcılığı’nın “oluru”yla bir yıl boyunca araştırma yürütülüyor; Tuncay Güney’in teslim ettiği “Ergenekon Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi”, “Lobi”, Ulusal Medya” “Birleşik Komün Girişim” başlıklı belgeler kanıt olarak inceleniyor; bir yıl boyunca telefonlar dinleniyor, ifadeler alınıyor, takipler yapılıyor. Ancak sonunda DGM Başsavcılığı, suç bulunmadığını saptıyor ve dosya kapatılıyor. Bugün kullanılan belgelerin hepsi o zaman da vardı.

Şimdi soruyoruz:

Yedi yıl önce suç dayanağı olmadığı saptanan Tuncay Güney’in ifadesi ve belgeler, bugün nasıl olmaktadır da Türkiye’yi “sarsan” bir soruşturmanın kanıtı olarak kullanılmaktadır?

Bu kaçıncı Ergenekon soruşturmasıdır?

2001’de dosya kapatıldıktan sonra 2006 Mayısında Danıştay suikasti sonrasında da ikinci bir Ergenekon kampanyası açılmıştır. Fethullahçı Gladyo’nun işlediği her suçtan sonra Ergenekon uydurması gündeme getirilmiştir. Bütün bu kampanyalar, Fethullahçı gazete, dergi ve televizyonlar aracılığıyla yürütülmüştür.

Türk Ordusunun sınır ötesi harekâtı öncesinde BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan köşeye sıkışınca, uydurma belgeler raflardan indirilmiştir. Olay budur.

UYDURMA SENARYONUN UYDURMA SORULARI

Gazetelerde yer alan haberlere ve avukatların verdiği bilgilere göre,

“Ergenekon Operasyonu” sanıklarına sorulan tutanağa geçmiş sorulardan, soruşturmanın aşağıdaki uydurmalara dayandırıldığı görülüyor:

1. UYDURMA: “BİLECİK TOPLANTISI”

Tuncay Güney’in beyanına göre, “Ergenekon’un Yeniden Yapılandırılması” belgesi, Bilecik’te Veli Küçük, Doğu Perinçek, Suphi Karaman, Hasan Yalçın ve Deniz Bilge tarafından hazırlanıyor.

GERÇEK: Doğu Perinçek, Bilecik’te veya başka bir yerde General Veli Küçük’le toplanmış ve görüşmüş değil. Ayrıca Perinçek ve arkadaşları, böyle bir belgeden haberdar da değiller. Türk Ordusu’nun o tarihte görevli olan bir generali ile görüştüğümü niçin saklayayım? Kaldı ki böyle bir görüşme, hele Bilecik’te gizlenebilir mi? Kaybettiğimiz 27 Mayıs Devrimi önderi İP Genel Başkan Yardımcısı, Tabii Senatör Suphi Karaman ve İP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın da, Veli Küçük ile görüşseler veya böyle bir belgenin yazılışına katılsalar, kesinlikle bana haber verirlerdi. Ayrıca Deniz Bilge diye bir kimseyi tanımıyoruz.

Bilecik toplantısı kurgusunun 2001 yılında Türk Ordusu’nu ve İşçi Partisi’ni hedef alan bir operasyon için uydurulduğu açıktır.

2. UYDURMA: “LOBİ BELGESİ YAZARLIĞI”

Tuncay Güney’in beyanına göre, “Lobi” belgesi General Veli Küçük’ün talimatıyla Doğu Perinçek, Adnan Akfırat, Ümit Oğuztan ve Tuncay Güney tarafından hazırlanıyor.

GERÇEK: Tuncay Güney veya Ümit Oğuztan ile bir kez bile karşı karşıya oturup konuşmuş değilim. Kaldı ki, “lobi” konusu benim ilgi ve uzmanlık alanımın dışındadır. 40’a yakın kitabım, binlerce yazım var. Üslubum ve bilgi birikimim ortadadır. Herhangi bir kimse, benim üslubumu ve birikimimi taklit de edemez. Adnan Akfırat da yıllarca yayın organlarımızda yönetici görevlerde bulundu; böyle bir çalışmaya katılması mümkün değildir.

3. UYDURMA: “GENELKURMAYDA AYDINLIKÇI SUBAY GRUBU”

Genelkurmay sitesinde yer alan 27 Nisan 2007 tarihli bildirge, “Genelkurmay’daki Aydınlıkçı subaylar tarafından kaleme alındı.” (Genelkurmayı dinleyen kulak davasında yargılanan, Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, bu yalanı yeni kitabında ve televizyon konuşmalarında dillendiriyor).

GERÇEK: Bu yalan Ergenekon senaryosunun şifresini vermektedir. Ordudaki cunta senaryoları ile İşçi Partisi arasında uydurma bağlantılar kurulmaktadır.

TUNCAY GÜNEY CIA’NIN AVUCUNA NASIL DÜŞTÜ

Aydınlık dergisinin 3 Şubat 2008 tarihli sayısında yayımlanan haber, Tuncay Güney’in ifadesi alınmadan önce, CIA’nın avucuna nasıl düştüğünü anlatmaktadır. 2000 yılında CIA’nın İstanbul’daki Operasyon Şefi ile Meşrutiyet caddesindeki Amerikan Başkonsolosluğu’nda görüşmelerle başlıyor. Tuncay Güney, o sırada CIA şefi sayesinde ABD’den 10 yıllık vize aldığını çevresine açıklıyor. İngilizce bilmeyen Tuncay Güney, Amerika’daki yaşam hayallerini yakınlarına anlatıyor.

10 yıllık vize verildikten başka ABD’de güvenli ve lüks yaşam vaatleriyle Tuncay Güney’den istenen ifade sağlanıyor. Tuncay Güney’in gözaltına alınma nedeni, dolandırıcılık. Ancak kendisini gözaltına alan şube, Emniyet İstihbaratı! Organize Suçlar’daki sorgusunda kendisine dolandırıcılık suçu soruluyor, Tuncay ise Ergenekon örgütünü anlatıyor!

MİT eski Kontr-terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür. 4 Haziran 2000’de “atin.org” isimli web sitesinde “Çift Meslekliler” başlıklı yazısında Tuncay Güney’in 1997 yılında Susurluk’un ünlü “düğün fotoğrafını” basına, istihbarattan alıp sattığını yazıyor. Zamanlama dikkat çekici. Olayın üzerinden üç yıldan fazla geçmiş. Ancak, Tuncay Güney’i himaye ettiği söylenen Tuğgen. Veli Küçük’ün emekli olacağı o günlerde kesinleşmiş. Tuncay Güney, Eymür’ün yazısı üzerine telaşa kapılıyor ve kısmen korku, kısmen Amerika’da lüks yaşam hayalleriyle CIA’nın kucağına düşürülüyor.

Tuncay Güney, istenen ifadeyi verdikten sonra ABD’ye götürülüyor. Amerika’da kalacağı yeri, çalışacağı kurumu ayarlayan, Eski MİT Kontr-Terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür. New York Institutes adlı paravan kurumda, Türkiye’ye ve Ortadoğu’ya ilişkin raporlar hazırlaması için işe alınıyor. İngilizce bilmeyen ve Türkçeyi bile doğru dürüst kullanamayan Tuncay Güney’in ABD’ye varır varmaz işe alınıp, maaşa bağlanması dikkat çekici. New York Institutes adlı kuruluşun merkez bürosu Kanada’ya taşındığı için, Tuncay Güney ABD ile Kanada arasında gidip geliyor.

TUNCAY GÜNEY’İN CIA’YA BAĞLI
NEW YORK INSTITUTES’DEKİ GÖREVLERİ

New York Institutes’ün Kanada’daki adresi 216 Westmount Ave, M6E 3M8, Toronto, O.N, Canada.

ABD’deki adres ise dikkat çekici. Bir posta kutusu: PO Box 353 Dumont New Jersey 07628. New York Institutes sitesinin telif hakları “lifezion.inc” adlı internet şirketine ait. Bu şirket ise Güney Kore merkezli “Today and Tomorrow Co.Ltd” isimli şirketinin. http://www.instituteus.com/news/turkish/ bağlantısında Tuncay Güney’in fotoğrafının yanında “Editor in Chief” yazıyor. Türkçesi Genel Yayın Yönetmeni. Müdür sıfatıyla bir başka Türk ismini görüyoruz: Yakup Can. Bir tek Can’ın fotoğrafı yok. İki Türk ismi Murat Özcan ve Melis Nacar ise İngilizceye uyarlanarak Morad Ozjan ve Meliss. T. Nacar şeklinde yazılmış. Ekibin diğer üyeleri ise: Vahid Garousi, Estelle Swettenham, Tim Syevens, Renat Elizarov, Aleksander Ivanov.

Tuncay Güney’in sitesinin yan tarafında “Congregation Melech Yisrael” diye bir başlık var. Tıklayınca başka bir siteye geçiliyor. İsa’yı peygamber olarak benimseyen bağnaz bir Yahudi tarikatının resmi sitesi. CIA varsa, MOSSAD’ın bulunması olağan.

TUNCAY GÜNEY’İN CIA’NIN TÜRK VE MÜSLÜMAN DÜŞMANI PSİKOLOJİK HAREKÂTINDAKI GÖREVLERİ

Tuncay Güney’in yayın yönetmenliğini yaptığı sitedeki makaleler CIA ve MOSSAD bağlantısını ortaya koyuyor. Bir başlık: “Ermeniler Türkler Tarafından Baltalarla Öldürüldü. Anatolia College Müdüründen Sinirleri Altüst Eden Açıklama.”

Kasım 1917 tarihli The New York Times’taki makale Türkçe olarak yayınlanıyor: “Hükümet adamları Merzifon’un Ermeni mezarlığını da tarla gibi sürerek dümdüz ettiler ve oraya tohum ektiler. Bu yerde bundan böyle hiçbir Ermeni yaşamasın, ölmesin, gömülmesin diye. Anatolia College’de hiçbir Ermeni öğrenci bırakılmadı. Kentteki Protestan topluluğu 950 kişiydi. 900’den çoğu pastörleriyle birlikte katledildi. Bir uçtan öbür uca hükümet programıydı bu. Ermeni halkına karşı jenosit.”

19 Eylül 2004 tarihli Tuncay Güney imzalı “Evanjelizm” yazısı, Ergenekon Operasyonu’nunda kullanılan kışkırtıcı ajanın kimliğini ele veriyor: “Evanjelizm, Kutsal Kitap’a yönelmektir.…Müslüman topluluklar yıllarca, İsa-Mesih’e iman edenlere karşı asılsız iddialar ortaya attılar. Bu yüzyılda saçma sapan iddialar devam ediyor. Kutsal Kitap’ı okusalar ve anlasalar iddia sahiplerinin suçlamalarının asılsız olduğunu görecekler.”

Yine Tuncay Güney imzalı 5 Mayıs 2006 tarihli “Sabetay Sevi ve Kuzu Bayramı” başlıklı yazıda Siyonizme müthiş övgü var, işte Tuncay Güney’in “Türkçesiyle” o makale:

“Dönemin büyük Rabay’ı Sabatay Sevi, bu tehditler karşısında Müslüman olduğunu açıkladı. Ve adı Mehmet oldu. O sıkıntılı dönemde imanlılarına Sarayın kapalı kapıları ardında olan bitenleri anlatan Sabatay Sevi faaliyetlerini ve ibadetlerini gizli devam ettirmek zorunda kaldı. Fakat, Büyük Israel Sevdasından hiç bir zaman vazgeçmedi. Israel’i sevenler olarak hareket eden Rabay’i ve öğrencileri iki isim kullanmaya ve Müslüman gibi yasamak zorunda kaldılar. Bugüne kadar Sabayatcilar olarak anılan bu grup’un öğrencileri gizliliğe önem verdiler. Yeni Israel kurulurken destek ve diplomatik yardımlarını esirgemediler. Sabatay Sevi’yi sevenler bir aile teşkilatı değildir. Sabatay Sevi’ye inan ve gönül bağlayan o dönem birçok Hristiyan ve Müslüman kişilerde oldu….Rabay- Sabatay Sevi hareketi bir kaç ailenin tekelinde gizli bir örgütlenme gibi gösterilmeye çalışılıyor. İmanlılar sion’nun ışık askerleri iken karanlığın ordusu gibi tanıtılmaya çalışılıyor… Kutlu olsun bahar-kuzu ve Sabatay’ın doğum günü.”

TUNCAY GÜNEY’İN KİMLİĞİ

Tuncay Güney, İmam Hatip Lisesi mezunu, sonra İsmailağa dergahına yerleştiriliyor. Hızla ilerliyor ve Fethullah Gülen tarikatına dahil ediliyor. 1989-1991 yılları arasında Fethullah Gülen’in özel kalemi. Altunizade’deki FEM Dersanesi’nin en üst katındaki bürosunda, Fethullah’ın randevularını düzenliyor. Görüşmelere katılıyor. Samanyolu televizyonunun kurulmasını sağlayan ekipten. O sırada Samanyolu televizyonunda programlar yapıyor. 1993-1996 yıllarında Akşam gazetesinde muhabir. Bu arada Gen.Veli Küçük’le ilişkisi olduğunu söylüyor.

TUNCAY GÜNEY’İN KARIŞIK İŞLERİ

Tuncay Güney’in Türkiye’de bulunduğu dönemde yaptığı önemli işler, kendi anlatımlarına göre şöyle:
- Fethullahçıların Erbil’deki kolejinin kapanmasını önlemek için PKK’ya 15.000 doları ben götürüp verdim.
- Doğu Perinçek’in Bekaa kampında Abdullah Öcalan’la yaptığı görüşmelerin fotoğraflarını PKK’dan alıp MİT’e getirdim. Lübnan’da PKK’nın adamıyla buluşup, fotoğrafları aldım, getirip teslim ettim.
- Tansu Çiller ile Abdullah Çatlı’yı birlikte gösteren fotomontaj fotoğrafı DYP milletvekiline 2.5 milyar lira karşılığında sattım.
- Büyük Birlik Partisi’ninin kuruluşu için Fethullah Gülen’in verdiği para destesini Muhsin Yazıcıoğlu’na teslim ettim.

ERGENEKON OPERASYONU’NUN AMACI: TÜRK ORDUSUNU VE MİLLİ GÜÇLERİ İÇERDEN VURMAK

Ergenekon soruşturmasının yedi yıl sonra ısıtılıp yeniden gündeme getirilmesindeki zamanlama, tertibin amacını da ele vermektedir.

“Ergenekon Operasyonu”, Türk Ordusu’na karşı Şeminli’de başlayan uygulamalar dizisinin son halkası ve doruğudur.

Fethullahçı Gladyo, havadan ve karadan sınır ötesi harekât hazırlayan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni içerden vurmak için harekete geçirilmiştir. Ordu’nun dış cephedeki Güneş Harekâtı’na iç cephede Hançer Harekâtıyla cevap verilmiştir. Bu cepheleşmenin geleceğe uzanan boyutu, daha da önemlidir. ABD, sınır ötesi harekâtın karşısına dikilmiştir ve Türkiye’nin PKK ile masaya oturmasını istemiştir. ABD Kara Kuvvetleri Komutan Yardımcılığına atanacağı belirtilen, “Çuvalcı General” Korgen. Raymond Odierno, bugün gazetelerde yer alan habere göre, “PKK ile müzakerelere başlanması” gerektiğini söylemiştir (Vatan, 6 Mart 2008).

Siyasal çözüm adı altında Güneydoğu bölgesinin özerkleştirilmesi ve PKK’nın Meclisteki grubunun güçlendirilmesi planı yürütülmektedir. Bu planın karşısına dikilen Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve başta İşçi Partisi olmak üzere diğer millî güçlerin direncinin kırılması için, iki araç devreye sokulmuştur. Biri türban savaşıdır; diğeri “Ergenekon Operasyonu”.