Ergenekon Savcısı M. Ali Pekgüzel’in 23.02.2009 günlü celsede; kendisinin yazdığını itiraf ettiği ve dava dosyasına “sehven” (yanlışlıkla) girdiğini söylediği “belge”.
14 Aralık günü bu köşede, evimizde, İşçi Partisi Genel Merkezinde, İstanbul İl Merkezinde yapılan aramalarda bulunan binlerce yoğun disk ve kasetin, yüzbinlerce sayfa malzemenin ve her şeyin sorumluluğunu üstlendiğimi belirtmiştim. Yine çözümleri binlerce sayfa tutan bütün telefon dinleme tutanaklarının bizim için onur belgesi olduğunu bir kez daha vurgulamıştım.
Bu arada Arama Tutanaklarında bulunmadığı Mahkeme Başkanı tarafından tutanağa geçirilen, üstlerinde imza ve kayıt bulunmayan dört yoğun disk var. Sözümona Ankara’da Genel Merkezimizde “girişten sola dönünce sekreter masası üzerinde” bulunmuş.
- NATO İzmir Karargâhına sabotaj planı,
- Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’a Balıkesir’de suikast planı ve
- Yargıtaya baskın krokisi
sekreter masası üzerinde unutulmuş olmalı!!! Ne var ki, bunlar Arama Tutanaklarında yok.
Peki bu dört yoğun diski dava dosyasına kim koydu?
Genel Merkez arama torbası İstanbul’da 21-22 Mart gecesi Doğu Perinçek’in önüne açık olarak getirildi ve torbanın açık olduğu da Tutanağa kaydedildi.
İki şüpheli
Bu durumda o sabotaj ve suikast planlarını dava dosyasına koyanlar sorusu iki şüpheli üzerinde yoğunlaşıyor:
Birinci şüpheli grubu, Ankara’da aramayı yapan polis ekibidir.
İkinci şüpheli grubu, İstanbul’da delil torbasını açan polis ve savcılardır.
Savcının elyazısıyla suç kanıtı
Bu yoğun disklerin soruşturma dosyasına İstanbul’da eklendiği şüphesini güçlendiren kanıtlar ve işaretler var.
Dava dosyasında bulunan beş satırlık elyazılı bir kâğıtta, açılan yoğun disklerin birinde “Yargıtay krokisinin bulunduğu” belirtiliyor. Oysa Arama Tutanaklarında böyle bir yoğun disk yok! Bu yazının altında isim, imza ve tarih yok.
Yazının fotokopisini buraya alıyorum:
Elyazının incelenmesi talep edilince
Bir buçuk ay sonra gelen itiraf
Ergenekon Savcısı M. Ali Pekgüzel bu el yazılı belgenin kendisine ait olduğunu, ortaya çıkarılmasından bir buçuk ay sonra, 23 Şubat 2009 günlü duruşmada açıklamak zorunda kalmış ve Dava Dosyası’na “Sehven” koyduklarını söylemiştir. Bu itiraf Tutanaklara geçmiştir.
Savunmamda bu suç belgesini birkaç kez vurgulayarak belirttim. Savcı M. Ali Pekgüzel, sustu, yazının kendisine ait olduğunu söylemedi; çünkü bu yazı suç kanıtıydı; Yargıtay krokisini içeren yoğun diskin soruşturma dosyasına sonradan konduğunun kanıtı.
Benim sözlü savunmamı yapmamdan bir ay sonra, 22 Şubat 2009 günlü oturumda İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem, bu yazarı meçhul elyazısını bir kez daha gündeme getirdi ve yazının sahibinin bulunması için uzmanlara inceletilmesini talep etti. M. Ali Pekgüzel yine sustu.
Ancak incelemenin sonucundan korkulmuş olmalı ki, ertesi gün, 23 Şubat 2009 tarihli oturumda Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, bu yazının kendisine ait olduğunu itiraf etti ve dosyaya “sehven” (yanlışlıkla) konduğunu belirtti. Bu açıklaması Tutanağa geçti. Böylece Arama Tutanağı’nda bulunmayan yoğun diskin dosyaya İstanbul’da Savcılar tarafından veya onların bilgisi dahilinde konduğu şüphesi kuvvetlendi.
HSYK’ya şikayet hasır altı edildi
Avukatlarımız 5 Mart 2009 günü Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’na başvurarak, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel hakkında soruşturma açılmasını talep etti.
Ankara Genel Merkez’de arama 21 Mart 2008 gecesine kadar sürmüştü. Elkonan belgeler, ancak 22 Mart 2008 günü İstanbul’a ulaştı. Benim 23 Mart 2008 günü saat 07.35’te başlayan Emniyet sorgumda Büyükanıt’a ve Yargıtay’a terör eylemi planlarına ilişkin sorular hazırdı.
Bu soruların bilgisayara en geç 22 Mart akşamı yazılmış olmaları gerekir.
1037 parça kaset ve disk vb ne zaman incelenmiş de o üç yoğun disk bulunmuştu?
Üç suç yüklü yoğun diskin üçünün de sekreter masasının üstünde yan yana durması tuhaf değil midir?
- Terör planı olduğu söylenen yoğun disklerin bulunduğu bilgisayar klasörlerinin üzerinde “Yargı Nusret Senem’den” ve “Hikmet Çiçek’e ulaşanlar” yazılarının bulunması, tertipçilerin zekâ düzeyinden başka neyi gösteriyor? Terör planı yapanlar imzalarını da atmışlar!!!
- Terör planlarını yapanların bir tek gazeteye ilan vermedikleri kalmış!
Fethullahçı Gladyo, tertibi eline yüzüne bulaştırmıştır.
Yargılanmıyoruz, çamura karşı savaşıyoruz
Yargıtay Krokisi, 24 Mart 2008 günü Taraf gazetesinde yayımlanmıştı. Bunun için 23 Mart 2008 günü Kroki’nin Taraf gazetesine sızdırılmış olması gerekiyordu. Oysa aynı kroki 13 Mart 2008 günü, yani 10 gün önce Ankara’dan Taraf gazetesinin İstanbul Bürosu’na fakslanmıştı. Yargıtay krokisi, İP Genel Merkezi aranmadan, yani bulunmadan sekiz gün önce Taraf’ın elindeydi.
Taraf gazetesi sorumluları yargılandı ve mahkûm edildi. Ama ne fayda, Yargıtay krokisi Ergenekon davası dosyasında.
Sözde Ergenekon İddianamesi, bir hukuk metni değildir; bir psikolojik savaş belgesidir.
Yargılanmıyoruz, çamura karşı savaşıyoruz.