İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Devlet cumhuriyetsizleştirilirken Cumhuriyet halkın oluyor!

Devlet in midir, cin midir?
Hayır, ne indir, ne cindir!
O kadar somut bir varlıktır ki, XVI. Louis, “Devlet benim” demişti. Osmanlı padişahları da “devletlû” idiler; yani devlet onlarındı.

Yürütme yasama ve yargı
kimin elinde?
Devlet, sınıflar...

Tarih:

Devlet in midir, cin midir?
Hayır, ne indir, ne cindir!
O kadar somut bir varlıktır ki, XVI. Louis, “Devlet benim” demişti. Osmanlı padişahları da “devletlû” idiler; yani devlet onlarındı.

Yürütme yasama ve yargı
kimin elinde?
Devlet, sınıflara bölünmüş bir toplumda, diğer kuruluşlardan farklı olarak, silahlı yaptırım gücünü kullanan örgütlenmedir.
Türk Ordusunun komutanlarını, donanmanın amirallerini, Cumhuriyete siper olan parti yöneticilerini ve aydınları kim duvarların arasına koyuyorsa, işte o devlettir. Bugün yürütme organının en önemli marifeti budur.
Kim 4+4+4 fermanını çıkartarak, Cumhuriyetin öğretim birliğini ortadan kaldırabiliyorsa, devlet odur. Bu da yasamanın marifeti!
Kim, Balyoz kararıyla, yüzlerce komutana ağır cezalar verebiliyorsa, devlet odur. Silivri yargısı, cemaatin yargısıdır; Cumhuriyetin değil.
Özeti: Yürütme, yasama ve yargı yetkilerini kim kullanıyorsa, devlet O’dur.

Hangi rejimin anayasası yapılıyor?
Ve bütün bu yetkiler, Atatürk Cumhuriyetini yıkmak için kullanılıyorsa ve devletin silahlı güçleri de bunu uyguluyorsa, devlet Cumhuriyet yıkıcılarının eline geçmiştir. Başka deyişle devlet, cumhuriyetsizleşiyor.
O nedenle “Cumhuriyetimiz dimdik ayakta, onu kimse yıkamaz” gibi laflar, masaldır.
Rejim, bir karşıdevrimle değiştirilmiştir. Önce rejim değişir, arkadan anayasası getirilir. İşte şimdi saltanatın anayasası yapılmaktadır.

Bekçi miyiz devrimci miyiz?
Büyük Devrimci Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduğu yerden bakın bugüne, Cumhuriyet yaşıyor mu, yoksa yıkılmış mıdır?
“Yaşıyor” diyorsanız, Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan-Fethullah Gülen cemahiriyesine bekçilik göreviniz mübarek olsun! Onların bekçisisiniz, yoksa Cumhuriyetin değil!
Cumhuriyeti yıktılarsa, o zaman görev, Cumhuriyet yıkıcılarını yıkmaktır. Bu durumda, siz bekçi olamazsınız, devrimcisiniz, Cumhuriyeti devlet katında ve toplumda yeniden kuracaksınız!
İşte tartışılan konu budur: bugünün koşullarında, bekçi miyiz, devrimci miyiz?

1927 yılında mıyız?
1927 yılında görev, devrimle kurulan Cumhuriyeti “muhafaza ve müdafaa” etmekti. Atatürk, 1935 yılı Mayıs ayındaki CHP 4. Genel Kurultayı’nda, “Arasız devrimler” dedi. Sen devrim yapmazsan, sana karşıdevrim yaparlar!
Bu, Atatürk’ün hesaba kattığı bir durumdu. O nedenle Büyük Nutuk’un sonunda, “Ey Türk Gençliği” diye o devrim çağrısını yaptı.
Kaleler yine yıkılabilir, yine tersanelerine girilebilir, yine Orduların dağıtılabilir; o koşullarda vazifeye atılmak için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyeceksin!

Cumhuriyetsizleşen devletin
neresi devlet?
Peki Cumhuriyeti yıkanların bugün hükmettikleri örgüt, devlet midir?
Bu da çok önemli bir sorudur.
Hayır, devlet değildir; devletimsi, devletimtrak diyebileceğimiz bir mekanizmadır.
Çünkü devletimtrakın tepesine oturtulanlar, “deliğe süpürülme yetkilerini”, bir başka devlete teslim etmişlerdir. “ABD’nin BOP Eşbaşkanı” olduklarını itiraf ediyorlar. Yine “2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşmayla” ABD’ye bağlanmışlardır. Devlet yöneticisi değil, sözleşmeli personel olduklarını ilan ediyorlar.
Oysa, devlet egemenliği kendi ikliminde, başka bir otoritenin üstünlüğünü kabul etmez.
Demek ki, Cumhuriyetsizleşen devlet, artık devlet olmaktan çıkıyor, alt devlet olamayacağına göre, Türkiye devletsileşiyor; cemaatleşiyor.

Cumhuriyetsizleşen millet
ne kadar millet?
Millet de bu süreçte çözülüyor. Çünkü biz Cumhuriyeti kurarak, bir devrimle millet olduk. Büyük bir kavimdik; bir devrimle millet olduk. Atatürk, bu süreci de çok esaslı anlatır.
Bu da doğrulandı. Devrimimizi yıktılar, bakın milleti de dağıtma girişimi içindeler. O kadar ki, Türk milletini anayasadan sürme girişimi geldi kapınıza dayandı.
Demek ki, Cumhuriyet gidince, millet de yıkım tehdidiyle yüz yüze gelirmiş!

Nereye geldik?
İşte yarın 29 Ekim yürüyüşleri, bu koşullarda yapılıyor.
Evet, acıdır ki, “devlet” katında, Cumhuriyetimiz yıkılmıştır. Ama halk Cumhuriyet için mücadele mevzisine giriyor.
Artık Cumhuriyet, devletin değil, halkındır!
Devlet Cumhuriyetsizleşirken, Cumhuriyet halklaşıyor.
Türk milleti, devletsiz kalamaz!
Öyleyse halk, Cumhuriyet yıkıcılarının saltanatına son verecek, yeniden milli devletini kuracak ve toplumu da cemaatleşmekten kurtararak yeniden cumhurlaştıracaktır.
Geldiğimiz yer burasıdır!