İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:“DEMOKRASİ” ADINA KONUŞMADAN ÖNCE DEMOKRASİ NEDİR, ÖĞRENMELİ

Bugün Türkiye’de İttihat Terakki ve Kemalizm düşmanlığı, paslanmış demokrasi düşmanlığıdır. Eğer Türkiye’nin 1876’dan bu yana 150 yıllık meclis ve seçim tecrübesi varsa, bunu Genç Türk Devrimciliğine ve onun devamı olan Kemalist Devrimciliğe borçluyuz.

...

Tarih:

Bugün Türkiye’de İttihat Terakki ve Kemalizm düşmanlığı, paslanmış demokrasi düşmanlığıdır. Eğer Türkiye’nin 1876’dan bu yana 150 yıllık meclis ve seçim tecrübesi varsa, bunu Genç Türk Devrimciliğine ve onun devamı olan Kemalist Devrimciliğe borçluyuz.

Ekranlarda Kemalist Devrim tartışmaları şu sıra moda oldu. 29 Ekim ve 10 Kasım’da yüz binlerin Atatürk Ayaklanması gündemi belirliyor.
Tartışma masasına oturtulanlar, genellikle neoliberaller ve cemaatçiler. Dönekler zaten onların memurları. Zaman zaman Atatürkçülere söz verildiği de oluyor.
Tartışmalarda çok çarpıcı bir manzara ortaya çıkıyor: “Demokrasi” adına konuşan liberallerin hepsi saltanat yandaşı konumundalar.

Tarihin dışındaki “demokrasi”
Önce demokrasinin tarihin dışında ve dolayısıyla bilimin dışında bir tanımı yapılıyor. Özetle demokrasi oylamaya ve sandığa indirgeniyor.
Oysa oylama, kabile toplumundan beri var. Kabilelerin kurultayında da oy veriliyordu. Atina’nın köle sahipleri ve Roma Senatosunda da parmaklar kalkıyordu. Doğunun ve Batının feodal krallıklarının çeşitli meşveret divanlarında da oylamalar yapılıyordu.
Ancak onların hiçbiri çağdaş demokrasi değildi. Örneğin Atina demokrasisinden söz edilir. Peki, köleci bir sistemin “demokrasisi”, demokrasi sayılabilir mi? Bunlar hep zamanı şaşırmış (anakronik) adlandırmalardır.

Tarihin içindeki demokrasi
Demokrasi de, bütün ekonomik- toplumsal-siyasal kurumlar ve ilişkiler gibi tarihseldir.
Demokrasinin özü, saltanatın, derebeyciliğin, ruhbanlığın yıkılması ve köylünün özgürleşmesidir. Biricik, bilimsel demokrasi tanımı budur.

Zırva sorular
Örneğin 1640 İngiliz demokratik devriminde Cromwell parlamentoyu basarken oylama yaptı mı?
Veya Büyük Fransız Devrimi’nde Bastille hangi oylamayla basıldı ve 16. Louis hangi oylamayla giyotine yollandı, senyörlerin topraklarına el konurken oylar kaça kaçtı?
Abraham Lincoln, Amerikan İç Savaşı’nda Güneyli toprak sahiplerini silahla ezerken, Güney devletlerinin parlamentolarından onay aldı mı?
Atatürk, 23 Nisan 1920 günü Meclisi Ankara’da toplantıya çağırırken veya 1 Kasım 1922 günü saltanatı kaldırırken veya 29 Ekim 1923 günü Cumhuriyeti ilan ederken, “tepeden inmeci” miydi?
Mao, Çin’de toprak ağalarının topraklarını yoksul köylüye dağıtırken acaba oylar neye işaret ediyordu?
Bu soruların hepsi, demokrasi açısından zırvadır, hatta zırvanın da ötesindedir.

İşin kendisi demokrasi
Çünkü yapılan iş, demokrasinin kendisidir; demokratik devrimdir.
Yapılan iş, saltanatın yıkılması ve halk iktidarının önünün açılmasıdır.
Yapılan iş, ağalığın, beyliğin, şeyhliğin tasfiyesi, insanın bağımlılıklardan kurtarılması ve özgürleşmesidir.
Kralın tahtı devriliyorsa, demokrasi geliyordur.
Ağaların, beylerin, kilisenin toprakları köylüye dağıtılıyorsa, demokrasinin özgür insanı doğmaktadır.
Prof. Ayşe Hür, demokrasi adına kamyonlar dolusu laflar etmeden önce, demokrasinin tarihini incelemelidir.
Hem dünya demokrasi tarihini, hem de Türkiye’nin demokrasi tarihini.

Meclisleri devrimler açtı padişahlar kapattı
Dünyadan bazı örnekler verdik, Türkiye’ye bakalım.
Tarihimizde meclisler devrimlerle açılmış, karşıdevrimlerle kapatılmıştır.
Halkın oyuna başvurularak açılmış tek bir meclis yoktur.
Halka sorularak yapılmış tek bir seçim de yoktur.
Sorulsaydı, ne meclis olurdu, ne de seçim.
Daha önemlisi sorulamazdı da! Halka sorabilmek için, önce saltanatı yıkmak veya padişahı indirmek gerekmiştir.
11 Mayıs 1876 günü öğrenciler İstanbul’da ayaklanarak Babıâli’yi bastılar. Arkasından Süleyman Paşa’nın komutası altındaki Harbiye zabit ve talebeleri bu hareketi destekledi. Derken topçu birlikleri ve donanma da Meşrutiyet hareketine katıldı. Abdülaziz tahttan indirildi. Böylece Kanunu Esasi ve Meclisi Umumi geldi.
Sultan Abdülhamit Meclise bir yıl dayanamadı; “tatil” etti ve anayasayı da rafa kaldırdı.
30 yıl sonra meclis devrimle açıldı. Liberallerin kin bağladığı o 1908 Hürriyet devrimcileri, anayasayı yenileyerek ilk demokrasi tecrübesini başlattılar. 31 Mart’tan sonra Abdülhamit’i tahttan indirdiler.
Devrimin açtığı meclisi bu kez yine bir padişah, İngilizlerin talimatıyla lafta erteledi, fiilen kapattı.
Padişahın kapattığı meclisi yine devrim topladı. Bu kez Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Ankara’da. Tarih: 23 Nisan 1920.
18 ve 19. yüzyıl Avrupası ve Amerikasının liberalleri krallarla ve senyörlerle savaştılar, hürriyetçi ve devrimciydiler.
Günümüz liberalleri, karşıdevrimci ve hürriyet düşmanı. Kendi tarihlerine de düşman oldular ve bakın hepsi demokratik devrim ile saltanat arasındaki büyük savaşta, saltanatın yanındalar.
Bugün Türkiye’de İttihat Terakki ve Kemalizm düşmanlığı, paslanmış demokrasi düşmanlığıdır.
Eğer Türkiye’nin 1876’dan bu yana 150 yıllık meclis ve seçim tecrübesi varsa, bunu Genç Türk Devrimciliğine ve onun devamı olan Kemalist Devrimciliğe borçluyuz.
Devrim düşmanlığı, demokrasi düşmanlığıdır.
Demokrasi, ancak devrimle kurulur ve “Arasız devrimlerle” inşa edilir.


YARIN: LİBERAL SALTANAT DÜŞKÜNLERİNE CROMWELL VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’TEN DEMOKRASİ DERSİ