İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:DİYARBAKIR SOKAKLARINDA GAZ BOMBASIYLA BÜYÜYEN GENÇ BİR KÜRDÜN MEKTUBU!

Bazen “Rota”mızda bir sapma olduğunu düşünüyorum. Bazı yazılardan dolayı bize aynen şu söyleniyor: “Doğu Mitinglerinde (1991) ‘burada kavimiyetçilik, burada milliyetçilik kan getirir. Kılıç getirir, boğazlaşma getirir’ diyen Doğu Perinçek şimdilerde Türk milliyet...

Tarih:

Bazen “Rota”mızda bir sapma olduğunu düşünüyorum. Bazı yazılardan dolayı bize aynen şu söyleniyor: “Doğu Mitinglerinde (1991) ‘burada kavimiyetçilik, burada milliyetçilik kan getirir. Kılıç getirir, boğazlaşma getirir’ diyen Doğu Perinçek şimdilerde Türk milliyetçisi olmuş”. Biz Diyarbakır’da 29 Ekim sonrası yazdığınız yazıda “Kürt Sorununu Ulus Meydanı Çözer” kuramınızı göğsümüzü gere gere herkese söyledik, onurluyduk, başımız dimdikti. Ama tüm samimiyetimle söyleyeyim, bazen de erkenden gazetede yazılan haberler ve köşe yazılardan dolayı tüm bayilerdeki Aydınlık’ı alıp, topluyoruz, “aman kimse okumasın” diyoruz.

Diyarbakır’dan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi İslam Aslan’ın mektubunu bir değil, birkaç kez okuyunuz. Bu yıl Nevroz’u İslam Aslan’ın mektubu üzerinde düşünerek selamlayınız. Yarın bu köşede yine Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi Furkan Mahmat’ın mektubunu bulacaksınız. Birikimli, mert ve açık yürekli arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Aydınlık’a sık sık Diyarbakır haberleri yollamalarını dilerim.
İslam Aslan’ın mektubu şöyle:

Marx Diyarbakır ile buluştu
Sayın Genel Başkanım,
Bugün 4 Mart Pazartesi. Arslan Kılıç abimizle birlikte Prof. Dr. İzzettin Önder ve Yıldırım Koç Diyarbakır’dalar.
2 Mart Cumartesi günü burada “Marksizm Dersleri” verildi. Etkinlik, Bilim ve Ütopya dergisi ile TGB Diyarbakır’ın ortak çalışması ile yapıldı. Marx, Diyarbakır ile buluştu.

İkinci evim Silivri kalesi
Sayın Genel Başkanım, daha önce defalarca yazmak istedim ama yazamadım. Sebebini 4 Ocak 2013 tarihinde yapılan Kurultay Hazırlık Toplantısında Şule ablaya da söyledim. Sizinle konuşmak var iken yazmak, siz Diyarbakır’ı göremiyorken Diyarbakır’dan yazılan bir mektupla sizi hüzünlendirmek istemedim. Belki biraz arabesk olacak ama feleğin çarkından geçen siz devrimci öncümüze bunu yapmanın acımasız bir hareket olacağını düşündüm.
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisiyim. Bu yıl okul bitiyor. Umarım o zamana kadar özgürlüğünüze kavuşursunuz tüm yurtseverlerle beraber. Ve benim ikinci evim Silivri Kalesi olacaktır.

Aslı vazgeçilmeyen Diyarbakır
2007’nin baharında gerici cepheye karşı yurtseverler cephe oluşturmuş, yurdumuzun değişik metropollerinde “Cumhuriyet Mitingleri” düzenliyorlar. Lise 2 öğrencisiyim… Heyecanla takip ediyorum, soruyorum kendime: “Diyarbakır’da ne zaman yapılacak?”
Gün geçtikçe umudum tükeniyor ve lise 2 öğrencisi İslam artık şunu düşünüyor: “Diyarbakır’dan vazgeçildi”. Ne acı, değil mi? Kızıyorum, uykularım kaçıyor gecelerce. Cumhuriyet sadece Türkiye’nin batısı için mi önemli? O Cumhuriyet, “kimsesizlerin kimsesi” değil miydi?
Bir zaman sonra sabahlara tekrardan umutlu umutlu açıyorum gözlerimi. Çünkü Diyarbakır’dan vazgeçmeyen biri çıktı. O asla Diyarbakır’dan vazgeçmemişti, az biraz incelediğimde fark etmiştim. İşçi Partisi ve Partinin Genel Başkanı 9 Haziran 2007 günü Diyarbakır’da Cumhuriyet Mitingi düzenleyecekti.



Çok acıdır ki sadece İşçi Partisi. Acı olduğu kadar da onurlu, şerefli… Evet, “BOP’un değil Türkiye’nin yıldızı Diyarbakır”. “Amerika bu haritaya gömülecek”. Ne güzel şeylerdi bunlar, adım adım yürüdüğümüz güzel şeyler. İşte ben o zaman İşçi Partili oldum, İşçi Partisi’nden hiç kimseyi tanımadan, bilmeden, konuşmadan.
O gün belki ulaşamadım size. Zayıf, sıska bir çocuktum; yanınıza gelip ne söyleyecektim ki, anlatabilecek miydim? İşte, ben şimdi “Diyarbakır’dan vazgeçmeyen” o yürekli insana, eşsiz öncüye Diyarbakır’dan yazdığım mektubumda çirkin yazımla TEŞEKKÜR EDİYORUM. SPAS DIKIM.



Bazen Rota’da sapma oluyor
Sayın Genel Başkanım,
Sizinle konuşamıyoruz ama güne ROTA ile başlıyoruz. “Rota”mızı belirliyoruz. Ancak şunu söylemeliyim ki bazen “Rota”mızda bir sapma olduğunu düşünüyorum.
Bazı yazılardan dolayı bize aynen şu söyleniyor: “Doğu Mitinglerinde (1991) ‘burada kavimiyetçilik, burada milliyetçilik kan getirir. Kılıç getirir, boğazlaşma getirir’ diyen Doğu Perinçek şimdilerde Türk milliyetçisi olmuş”.



Dayanak olarak da yazıları gösteriyorlar. Biz Diyarbakır’da 29 Ekim sonrası yazdığınız yazıda “Kürt Sorununu Ulus Meydanı Çözer” kuramınızı göğsümüzü gere gere, oturduğumuz her yerde, konuştuğumuz herkese söyledik, onurluyduk, başımız dimdikti.
Ama tüm samimiyetimle söyleyeyim, bazen de erkenden gazetede yazılan haberler ve köşe yazılardan dolayı tüm bayilerdeki Aydınlık’ı alıp, topluyoruz, “aman kimse okumasın” diyoruz. Örnek olarak 22 Şubat günü “Samsun’a ancak Atatürk çıkar!” başlıklı yazınız, Kürt dilinin yetersizliği üzerine yazdığınız yazılar. “Doğu Perinçek, Silivri’de Kürtleri yok saymaya başladı” eleştirilerini alıyoruz.

Kürdümüze sahip çıkma sorumluluğu
Bugün elbette Kürdüne sahip çıkması gereken İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’tir. Kürdünü gericiliğin bataklığından kurtaracak olan, kurtarması gereken; Kürdümüze karanlık çıkmaz sokaktan kapı aralayan, aydınlığa ulaştırması gereken İşçi Partisi ve Doğu Perinçek’tir.
Sayın Genel Başkanım, Kürdün ve Türkün omuz omuza halay çekeceği günler yakındır. Ki bu iki halk hep omuz omuza vermiştir, karanlık keskin bıçakları yüreklerindeki inançla geri itmiştir, senaryoları-oyunları bozmuştur, bozmaya devam edeceklerdir.



Diyarbakırlı olduğu kadar Muğlalı
Türkiye sevdalısı devrimcinin cümleleri
Diyarbakır sokaklarında gaz bombası ile büyüyen genç bir Kürdün yazısıdır bu. Türk ve Kürt birliği-beraberliği için çat-pat Türkçesi ile engellenmiş, kilitlenmiş, kelepçelenmiş ana dili olan Kürtçe ile gittiği her yerde dile getiren Türkiye sevdalısı, Diyarbakırlı olduğu kadar Muğlalı olan genç bir devrimcinin cümlesidir bunlar. Eksiklik ve muhtemel yanlışlıklardan dolayı anlayış göstermenizi rica ediyorum.
Özgürlüğünüz, özgürlüğümüz, bağımsızlığımız yakındır.
Devrimci selam ve duygularımla…
İslam Aslan
TGB Diyarbakır eski İl Başkanı


YARIN: Diyarbakır Dicle Üniversitesi son sınıf öğrencisi
Furkan Mahmat’ın mektubu