ABD’nin kan, savaş ve karakol görevi gördüreceği Kürdistan yerine biz refahı, huzuru, zenginliği ve barışı vereceğiz. Daha açık söylemek istiyorum. Eğer bir Kürt birliği kurulacaksa bölünerek kurulamaz, birleşme sonucu kurulabilir.
Asya halklarının Yeni Yıl bayramı Nevruzunuz kutlu olsun. Nevroz piroz be!
Dün bu köşede, “Diyarbakır sokaklarında gaz bombasıyla büyüyen genç bir Kürdün”, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi İslam Aslan’ın mektubunu yayımlamıştık. Bugün de yine Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesini bu yıl bitirecek olan Furkan Mahmat’ın mektubunu sunuyoruz. Genç yaşta büyük birikimler kazanmış, mert ve dürüst arkadaşlarımızın içten görüşlerine kulak veriyor ve onları yüreğimizde duyuyoruz:
Eleştirilerimi yazıyorum
4 Mart 2013
Değerli Doğu Abi,
Öncelikle bugüne kadar sizinle iletişime geçemediğimiz için özür diliyorum. Fakat birkaç kez denedim. Ancak başarısız oldum. Kitaplarınızdan ve yazılarınızdan sizi takip ediyorum. Bu noktada mektubumu bu yana çekmek istiyorum. Zira ben de sizin gibi bir hukukçuyum. Okulum bu yıl bitiyor. Stajyerliğim döneminde kabul ederseniz, yüz yüze de hasret gidermek isterim.
Bölgeye ilişkin yapmış olduğunuz siyasi analizler bizi çok etkiliyor. Öncelikle benim partili olma sürecime büyük katkısı olmuştur. Bunları sizden yüz yüze dinleyemediğim için ben çok şanssız bir devrimciyim. Ancak birkaç noktada size bilgi vermek ve geniş hoşgörünüze dayanarak eleştirmek istiyorum.
Diyarbakır’da Hamlet Kürtçe oynadı
Kürtçe ve bilimsellik tartışmanızı biz çok yanlış karşıladık. Anadilde eğitimin günümüz koşullarında (emperyalizmin güdümünde) ülkeyi ve toplumu ayrıştırmaya yönelik olduğu aşikârdır. Ancak Kürtçenin yetersiz olduğunu söyleyerek bu cepheden karşı çıkmak Kürt halkını yanımıza çekmeye engeldir. Ayrıca bu konu hakkında vermiş olduğunuz örnekler bölgedeki siyasi ve kültürel kuruluşlar tarafından çürütülmüştür.
Örneğin,
Kürtçe Hamlet Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatrosu’nda bir ay öncesine kadar sergileniyordu. Marx ve Engels’in “Komünist Manifesto”su ve Marx’ın “Manga”sı Yordam Kitap’ta yayınlandı. Aldığım bir duyuma göre ise “Kapital” de çevriliyormuş. Moliere’in oyunları Aram Yayınları’nda yayınlandı. Cenk Özdağ Diyarbakır’a geldiğinde edindi. Kendisinde mevcuttur.
“Yakında Kart Kurt sesinden bahseder” diyorlar
Biraz da bölgede bu konu üzerine yazılarınızın nasıl karşılandığı noktasında bilgi vermek istiyorum. Sosyalist Parti ve 2000’e Doğru dergisi dönemini bilmeyen yeni kuşak, “Yakında Kart Kurt sesinden bahseder”, “Benim dilimi tanımıyor” gibi ifadeler kullanmaktadır.
O dönemi yaşayanlar ise esas olarak “Doğu Perinçek böyle değildi” demektedirler. Ayrıca konu ile alakası yoktur ama söylemek isterim. Bölgede Ergenekon tertiplerine halk nasıl bakıyor gibi nabız ölçmeye yönelik çalışmalarımızda genelde eskiler “Biz Vedat Aydın’ın cenazesinde en ön safta yer alan Doğu Perinçek ile Vedat Aydın ve diğer birçok faili meçhule sebep olanları aynı kefeye koyamayız” demektedirler. Bilgi vermek istedim.
Birliğin çimentosuyuz
Şahsi görüşümü yukarıda belirttim ama toparlamak istiyorum. Kürtçe çeviri yapılabilir. Kürtçe eğitim de yapılabilir. Ancak süreci emperyalistler yönettiği için karşı çıkmalıyız.
Yarın Millî Hükümet geldiğinde hiç kimse talep etmezse dahi bir Kürt olarak ben talep ederim. Zira “Batı Asya Birliği”nde tutkal rolünü görecek halkım ben. Ben birliğin çimentosunu oluşturacağım. Kürt halkı dört ülkede ortak unsur olduğu için ticari faaliyetleri sağlayacak halk olacaktır. Dolayısıyla Batı Asya Birliği’nin ortak pazarının dili Kürtçe olacaktır. Mecburi bir dil birliği ve milletleşme (Kürtler içinde) süreci yaşanacaktır.
ABD karakol görevi veriyor
Biz zenginlik ve barış getireceğiz
Böylece ABD’nin kan, savaş ve karakol görevi gördüreceği Kürdistan yerine biz refahı, huzuru, zenginliği ve barışı vereceğiz. Daha açık söylemek istiyorum. Eğer bir Kürt Devleti kurulacaksa bölünerek kurulamaz, birleşme sonucu kurulabilir. Kürt Devleti’nden kastım Kürt halkının birliğidir. Sınırları çizilmiş bir toprak parçası değildir.
Size bir de bölgeye ilişkin genel gözlemimi belirtmek isterim. Şu an bölgede duygusal bir Kürt milliyetçiliği hâkimdir. “Türk” kavramı ya da “Türk Milleti” kavramını bölgenin benimsemeyeceğini net olarak görmekteyiz. Bölgedeki çalışmalarımızın çıkarımları bu yöndedir.
Milletleşebildik mi, milletleşebilir miyiz?
Doğu Abi, belki tanışma mektubu olarak karamsar bir mektup oldu ama ne yazık ki durum bundan ibarettir. Eğer vakit bulabilirseniz cevap yazmanızı çok isterim. Millet ve Milliyet ayrımında şu anda çok büyük bir kafa karışıklığı içerisindeyim (Türkiye’deki durum açısından). “Milletleşebildik mi, Milletleşebilir miyiz” soruları kafamı kemiriyor.
Devrimci mücadelemizin bir neferi olarak Diyarbakır’dan selam eder, saygılarımı sunarım.
Furkan Mahmat