İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:CENAZE NAMAZINDA PROTOKOL CAİZ Mİ?

İnsanlar, ölümde eşitlenir.
Herhalde bu eşitliği en güçlü duyduğumuz olay olduğu için, ölümüzü uğrularken de eşitleniriz.
Devlet sıradüzeninin camide ve cenaze töreninde geçersiz olması, bizim cennet özlemlerimizin yeryüzünde hayat bulduğu tek uygulamaydı....

Tarih:

İnsanlar, ölümde eşitlenir.
Herhalde bu eşitliği en güçlü duyduğumuz olay olduğu için, ölümüzü uğrularken de eşitleniriz.
Devlet sıradüzeninin camide ve cenaze töreninde geçersiz olması, bizim cennet özlemlerimizin yeryüzünde hayat bulduğu tek uygulamaydı. Camide, localar ve şeref tribünü yoktur. Daha doğrusu yoktu.
Ama ne zamandır, musalla taşının önünde kameralara görüntü verme sorumluluğu duyanların, omuz ve dirsek hareketleriyle birbirlerinin önüne geçmeleri, genç kuşakların gündemine başka bir adabı, başka bir töreyi koyuyor.
Reklamcılık, ölenin huzurundaki eşitliği dahi bozmuştur.

Yakınlarına başsağlığı dilerim, Mehmet Ali Birand’ın cenaze törenini televizyondan izledim. Seçkinlerin katıldığı her cenaze töreninde olduğu gibi, BOP Eşbaşkanlığı ricali, korumaların cemaati yararak açtığı yoldan geçerek en ön safa geldiler ve dizildiler. “Dizildiler” diyoruz, safa girmek başkadır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, arka sırada kaldı. Önünde BOP Eşbaşkanı Yardımcısı Bülent Arınç vardı. Kılıçdaroğlu, protokoldeki sırasını almak için bir hamle yaparak ve bazı sözlü uyarılarla Bülent Arınç’ın önüne geçti. Arkasından bir hareketlenme oldu ve ön sıra birkaç adım daha öne ilerledi. Kılıçdaroğlu yine Bülent Arınç’ın arkasında kaldı. Devlet protokolüne göre, ana muhalefet partisi genel başkanının oradaki şahsiyetler içinde Abdullah Gül’ün sağında olması gerekiyordu. Ancak orası cami idi.

Camide loca ve şeref tribünü olmaz
İnsanlar, ölümde eşitlenir.
Herhalde bu eşitliği en güçlü duyduğumuz olay olduğu için, ölümüzü uğrularken de eşitleniriz.
Devlet sıradüzeninin camide ve cenaze töreninde geçersiz olması, bizim cennet özlemlerimizin yeryüzünde hayat bulduğu tek uygulamaydı. Eşitler gelir ve sıradaki yerini alarak safa girerdi. Camide, localar ve şeref tribünü yoktur. Daha doğrusu yoktu. Adabımız, erkânımız, töremiz böyleydi.
Ama ne zamandır, musalla taşının önünde kameralara görüntü verme sorumluluğu duyanların, omuz ve dirsek hareketleriyle birbirlerinin önüne geçmeleri, genç kuşakların gündemine başka bir adabı, başka bir töreyi koyuyor.
Öne çıkma, üstte kalma, birbirinin omuzuna basarak yükselme, çelme takma, çalım atma, dirsek atma gibi eylemler, yeni adabın göze çarpan marifetleridir.

Reklamcılığın bozduğu eşitlik
Çürüyen kapitalist düzende, artık talebi yaratan ürünün kalitesi değil, reklamın kalitesidir.
Reklamcılık, ölenin huzurundaki eşitliği dahi bozmuştur.
Halk sanatçımız Neşet Ertaş’ın cenaze töreninden sonra da yazmıştık, önemli şahsiyetlerin cenaze törenleri, uğurlanan insana vefa ve saygıdan çok, kameralara gözükme çabalarına sahne oluyor. Ve bizim çok önemli bir geleneğimizi yitirdiğimizi acı duyarak görüyoruz. Belki tek tesellimiz, camideki eşitliğin köy ve mahalle toplumunda hâlâ yaşıyor olmasıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı bizi bilgilendirsin
Burdan Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir kez daha soruyoruz:
Cenaze törenlerinde ricalin ön safa geçmesi için, toplumun itilmesi kakılması caiz midir?
Korumalar marifetiyle uygulanan yarma harekâtları caiz midir?
Camide protokol olur mu?
Bu konuda Cumartesi akşamı Ulusal Kanal da Ezber Bozan programında izlediğimiz Sayın İbrahim Horuz’un, Sayın Eren Erdem’in ve Sayın Halit Bülbül’ün de bizleri bilgilendirmelerini diliyorum.
Aydınlık’a önerim, bu konunun tartışmaya açılmasıdır.
Cenaze törenlerinde töre ve adaba ilişkin daha önce bu köşe de yazılanları bir kez daha okuyucuya sunuyorum:

Şehit cenazelerinde görüyorduk. Ama bozlak ustası Neşet Ertaş’ı son yolculuğuna uğurlama töreninde daha çarpıcı manzaralar izledik.
Cenaze törenleri ve iktidar partisi liderlerinin cuma gösterileri, baştan sona reklam filmlerine dönüşmüştür.
Demokrasi adı altında halk avcılığı, camileri en birinci av alanı haline getirmiştir.

Geleneksel cami adabı
Geleneksel cami edep ve erkânında, hiç kimse çevresindeki zorbaların marifetiyle toplumu yararak gelip en önde saf tutmaz. Gelen, safa girer. Hiç olmazsa orada insanların eşit olduğu, mevki makam farkının bulunmadığı kabul edilir. Cami, insanın dünyalığını terk ettiği yerdir.
Gerçek hayatta toplum sınıflara bölünse de, sınıfsızlığı ve eşitliği hatırlatan töre ve törenlerin olması, en azından toplumun özlemlerini diri tutuyordu. Ancak ülkemizde saltanat hırsı öyle aşırı bir hale gelmiştir ki, artık camilerde de çok önemli kişiler (VİP) için salonlar yapılmakta, protokol ile halkı birbirinden ayıran polis kordonları oluşturulmakta ve demir parmaklıklar kurulmaktadır.
Ölüm, ölenleri eşitlerken, cenaze törenleri yaşayanları bir kez daha eşitsizleştiriyor. Artık camilerde bile topluma saltanat dayatılıyor.
Cenaze törenleri, dincilerin dini ile halkın dini arasındaki uçurumun gittikçe daha derinleştiğini sergiliyor. Bu olayın din adına hüküm sürenlerin iktidar döneminde en aşırı boyutlara ulaşması çok öğreticidir.

İslam âlimlerine sorular
İslam ulemâsına soruyoruz, toplumu aydınlatsınlar lütfen:
1. Camide protokol olur mu?
2. Camide ve cenazede polis kordonu olu mu?
3. Camiye gelirken toplumu yarıp en ön sırada saf tutmak caiz midir?
4. Camide korumalar aracılığıyla ön safta yer tutmak caiz midir?
5. Cemide ve cenaze törenlerinde mevki makam sahipleri ile halk birbirinden ayıran demir parmaklıklar olur mu?
6. Camide saltanat düşkünlerini korumak ve güvenlik adına insanları itmek kakmak uygun mudur?
7. Cenaze törenlerini reklam aracı olarak kullanmak ahlaka ve dine uyar mı?
8. Camiler kimindir? Camiler halkından korkanların mıdır? Camiler sizin midir? Camiler babanızın malı mıdır?
9. İslamda ruhban yoktu, şimdi siyaset sınıfı mı çıktı?

Diyanet İşleri Başkanlığı ne düşünüyor
Bütün bu konularda Diyanet İşleri Başkanlığı ne düşünmektedir? Cuma vaazlarında insanların bu konuda eğitilmesi iyi olmaz mı?
Cenaze törenlerinde saltanat ve gösterişe fırsat verilmemesi için, insanca düzenlemelere gidilmesi yerinde olmaz mı?
Caminin adabı, saltanat sahiplerinin korkularından daha değerli değil midir?

Basına öneriler
Basına bundan böyle cenaze törenlerinde görüntü yayınlamamayı ve katılanların isimlerine yer vermemeyi öneriyoruz. Böylece hiç olmazsa cenaze törenlerini insanileştirebilir ve protokolün çürümüşlüğünden kurtarabiliriz.
Şehit haberlerini neredeyse yasaklayanların cenaze törenlerindeki ikiyüzlü görüntülerine yer vermemek, şehitlerin anısına saygının gereğidir.
Cenaze törenlerinden kameraları ve fotoğraf makinelerini çıkartın, bir süre sonra o kara gözlüklü takımının törenlere iltifat etmeyeceklerini göreceksiniz. O zaman cenaze törenleri, sadakatli, vefalı, değerbilir ve samimi insanların toplanma yeri olacaktır.