İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:CEMAL SÜREYA’YA İLİŞKİN YANLIŞ BİLİNENLER

Cemal Süreya Galatasaraylı mıydı, yoksa Fenerbahçeli mi? Hangi dilin, hangi halkın, hangi milletin şairiydi? Papirüsçü müydü, Aydınlıkçı mı? 2000’e Doğru’da niçin çalıştı? Doğulu muydu, Batılı mı? En yakın arkadaşı kimdi?

Her büyük yazar gibi Cemal S...

Tarih:

Cemal Süreya Galatasaraylı mıydı, yoksa Fenerbahçeli mi? Hangi dilin, hangi halkın, hangi milletin şairiydi? Papirüsçü müydü, Aydınlıkçı mı? 2000’e Doğru’da niçin çalıştı? Doğulu muydu, Batılı mı? En yakın arkadaşı kimdi?

Her büyük yazar gibi Cemal Süreya’ya ilişkin yanlış bilgilere sık sık rastlanıyor.

Fenerbahçeliydi
Geçen yıldı, hangi yazarımızdı, Cemal Süreya’nın hangi takımı tuttuğunu araştırmış, yakınlarına gönderme yaparak, “Galatasaraylı” olduğunu yazmıştı.
Doğru değil, Cemal Süreya Fenerbahçeli idi. Takım tutkusunu 2000’e Doğru Dergisinde İzdüşümler köşesinde kendi zarif diliyle kayda geçmişti.

Türkçenin şairi
Özgür Gündem, geçenlerde Cemal Süreya için, “Kürt şairi” diye söz etti.
Cemal Süreya, kendisi için böyle bir nitelemeyi yerinde bulmazdı. Çünkü o, Türkçenin en büyük şairlerindendir.
Evet şairdi.
“Bir yazarın şair olduğunu nerden anlarsınız” sorusuna şu cevabı verirdi: “Kendisini en büyük şair saymıyorsa şair değildir.”
Ama o da “Fazıl Hüsnü en büyüğümüzdür” derdi.
Cemal Süreya’yı Ülker Tamer çok güzel tanımladı: “Atlas Okyanusunda Fırat’ın salı”
Cemal Süreya okyanusların ve iklimlerin şairiydi. Ama o iklimlerde Türkçenin şairi ve Türk şairiydi. Kimliğini Pülümür kökeniyle değil, dili ve kültürüyle tanımlardı. Öldükten sonra yakın arkadaşı Muzaffer Erdost da bunu vurgulayan bir yazı yazdı.

100 bir
Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Levent Yılmaz portrelerini Paralel Hayatlar başlıklı kitapta toplamış (Doğan Kitap). Kitabı henüz görmedim, Alp Ulagay’ın Hürriyet Pazar’daki yazısından haberim oldu (12 Mayıs 2013). Levent Yılmaz’ın Cemal Süreya portresi, o yazıda şöyle özetlenmiş:
“Yetim, öksüz ve sürgün: Hayatını Dersim’i ve çocukluğunu ima ile geçirmiştir. O, bu Cumhuriyet’in karaşınıdır. Fakat Kürdüm demeyi çok sonraları öğrenecektir… Hiç öğrenecek midir? Maliye müfettişine yakışmaz çünkü böyle şeyler. Ve en çok gurur duyduğu şeydir müfettişlik. Aydınlıkçı mıydı, Papirüsçü mü?
“2000’e Doğru dergisinde yazdı; sorabiliriz elbette: Niye iliştirmişti ki kendini oraya? İhtiyacı vardı galiba paraya, öyle çoğuna da değil, azına. Perinçek’in dergisindeki tek okunabilir köşe onunkiydi. Ama yine de ölene kadar Doğu’ya (her anlamda Doğu’ya) sadık kaldı.
“Sevmek mi istedi, sevişmek mi daha çok, bilinmez. Bu topraklardaki aksayan erkekliğin şiirdir biraz da onunki. Her ölüm erken ölümdür dedi, erken öldü, üstü kalsın dedi.
“Keşke yalnız bunun için sevseydik seni.”

Türkçeye sürgün
Yukarda da belirttim. Cemal Süreya “Kürdüm” demeyi hiçbir zaman öğrenmedi, çünkü Türk dilinin şairi olduğu bilincindeydi. Olsa olsa ondan “Türkçeye sürülen şair” olarak söz edebiliriz. Sürgündeki nişanlıdır ve sürgünü güzelleştirmiştir. Türkçeye sürülmese, Cemal Süreya diye bir şair olmazdı. Bunu çok iyi bilir ve söylerdi.

Aydınlıkçıydı
Cemal Süreya, Papirüsçü değil, has Aydınlıkçıydı. 1978-80 Aydınlığında Paçal köşesini yazdı. 12 Eylül karanlığında Saçak Yazı Kurulu’nun en disiplinli, en çalışkan üyesiydi. Evlerdeki gizli toplantıların hiçbirini sektirmedi. 1987’de 2000’e Doğru’yu birlikte kurduk ve 1991 başında günlük Aydınlık projesinde siyasal başyazıları yazma görevini büyük sevinçle üstlendiği günlerde kaybettik.
Cemal Süreya için akla gelmeyecek bir eylem varsa, “kendisini iliştirmek”ti. Çok kişilikliydi, onurluydu ve gururluydu. Gururu nedeniyle öldü.

Üzerinde altının tozu bile olamazdı
“2000’e Doğru’da paraya ihtiyacı olduğu için yazdığını” söylemek, Cemal Süreya’ya yapılacak en ağır saygısızlıktır. Aldığı ücret Mehmet Sabuncu miktarını bilecektir, çok ama çok düşük bir ücrettir.
Başka yayın organları Cemal Süreya’ya 2000’e Doğru’dan ayrılma şartıyla sekiz kat yüksek ücret önerdiler, düşünmedi bile anında “2000’e Doğru’dan ayrılamam” dedi.
Darphane’de Müdürlük yaptı. Üzerinde altının tozu bile olamazdı. Onun değerler listesinde para, mal, mülk, altın gibi kavramlar yoktu.
Darphane’den ayrılırken üzerini silkeleyerek çıktı.

2000’e Doğru’nun yazar kadrosu
Yazarın değerlendirmesidir, olabilir. Ancak 2000’e Doğru’da Cemal Süreya’dan başka Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Turan Dursun, Hasan Yalçın, Fethi Naci, Can Yücel, Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan gibi Türkiye’nin çok okunan etkili yazar ve çizerleri vardı. 2000’e Doğru’nun 64 sayfasının her sayfası okunurdu ve o dönem herkesin tartışmasız kabul ettiği üzere Türkiye’nin gündemini belirleyen, ufkunu açan en etkili dergiydi.
Doğru, her yerde söylemiş ve yazmıştır, en yakın arkadaş Doğu’ydu ve Doğu uygarlığının Batı okyanuslarındaki şairiydi.