• ABD ile “İki sayfa dokuz maddelik” Türkiye’yi parçalayan ve Cumhuriyeti yıkan gizli anlaşma, daha doğrusu hizmet sözleşmesi yaptığını itiraf eden Abdullah Gül, bugünden itibaren ABD adına Çankaya’yı işgal etmiştir. Bu, Haçlının işgalidir.
• İşçi Partisi yarın Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulunacaktır.
• Atatürk'ün Çankaya'sı ABD görevlilerine ve Cumhuriyet yıkıcılarına teslim edilmiştir ama oradan indirilecektir.
Bu meclis Atatürk'ün Meclisi değildir ve asla milli iradeyi temsil etmemektedir. Şimdi Cumhuriyete son darbeyi indirilmiş, Çankaya mevzisi işgal edilmiştir. Atatürk'ün Çankaya'sı ABD görevlilerine ve Cumhuriyet yıkıcılarına teslim edilmiştir ama oradan indirilecektir.
ABD ile “İki sayfa dokuz maddelik” Türkiye’yi parçalayan ve Cumhuriyeti yıkan gizli anlaşma, daha doğrusu hizmet sözleşmesi yaptığını itiraf eden Abdullah Gül, bugünden itibaren ABD adına Çankaya’yı işgal edecektir. Bu, Haçlının işgalidir. Türban, o işgalin örtüsüdür. Bir takım sahte Atatürkçüler, işte o türbana işaret ederek, Haçlı işgalini gizliyorlar. Çünkü onlar da Haçlının adamlarıdır.
Abdullah Gül geçmişiyle ve özellikle son beş yıl içindeki Dışişleri Bakanlığı pratiğiyle, emperyalist merkezlerin yönlendirdiği Cumhuriyet yıkıcılığını sergilemiştir. Abdullah Gül 1 Mart 2003'te Başbakan sıfatıyla, Türkiye'ye 60.000 Amerikan askerinin yerleşmesini sağlayacak tezkere'yi hazırlamış ve Meclis'e sunmuştur. 2 Nisan 2003'te Dışişleri Bakanı sıfatıyla, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel'la "2 sayfa, 9 maddelik" gizli bir anlaşma yapmış ve bunu daha sonra Vatan Gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu'na açıklamıştır. Gül bu anlaşmayla, Kuzey Irak – Kıbrıs hattında ABD'nin bütün dayatmalarını kabul etmiştir.
İşçi Partisi yarın Abdullah Gül hakkında suç duyurusunda bulunacaktır.
Millî irade, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, yani devrim yapan Türkiye halkının iradesidir.
Millî irade, öncelikle milletin diğer millet ve ülkelerden bağımsızlığı şartına dayanır.
İkincisi millî irade, özgür yurttaşların iradesidir. Etnik gruplara, mezheplere, tarikatlara, cemaatlere, ağalara, beylere, aşiret reislerine, şeyhlere mensup olmak, millî iradenin önündeki engeldir. Millî irade, bu tür bağımlılıkların bir devrimle yıkılmasıyla oluşur. Hatta millî irade, ülkenin bağımsızlığını gerçekleştirmek ve kurmak ve aynı zamanda Ortaçağ bağımlılıklarından kurtulmak iradesidir.
Demokrasi, her yerde ve her zaman Ortaçağ kurumlarına ve emperyalizm işbirlikçilerine karşı dikta uygulayarak geliştirilmiştir.
Bugün meclise doldurulanlardan kaçı, vatan ve millet bilincini ve bunların dayandığı Atatürk Devrimi zeminini paylaşıyor? Ne yazık ki, azınlık! Vatanlarını ve milletlerini ayrı tanımlayanlar, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü ilkel bulanlar, öncelikle etnik grup, mezhep, cemaat ve tarikat kimliklerini benimseyenler veya milleti hortumlamayı meslek edinenler; hep bu meclistedir.
Nasıl tarih boyunca Müslümanlık adına Müslümanlık çiğnendiyse, Atatürk adına Atatürk çiğnenmekte ise, bugün de millî irade adına millî irade çiğnenmektedir.
Millî irade adına, hiç kimse Atatürk Devrimi’ni yıkamaz; ülkeyi ABD ve AB’ye bağlayamaz; Ortaçağ kurum ve ilişkilerini hortlatamaz; özetle Tayyip Erdoğan’ı başbakan ve Abdullah Gül’ü de cumhurbaşkanı yapamaz. Ama ABD, AB ve Haçlı irtica, bunu yapmışlardır. O zaman bu eyleme başka bir ad bulmak gerekir.
Millet, İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan karşıdevrim sürecinde parçalanmıştır. Türkiye Cumhuriyetini kuran millî iradenin yerini Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkan fesat almıştır.
Meclis, milleti bölme meclisi haline getirilmiştir. Orada yürekler Türk milleti ve Türkiye vatanı için çarpmıyor. Meclis azınlığını oluşturan bir grup vatansever dışında her grubun yüreği başka fesatlar için çarpıyor.
Devletin yasama ve yürütme organlarına baktığımız zaman şunu saptıyoruz: Millî irade kalbinden hançerlenmiştir. Milletin bilinci dağılmaktadır. Kalabalıklar, cumhuriyet öncesi kimliklerin ve bağımlılıkların pençesinde kıvranmaktadır.
Artık millî iradenin varolabilmek için, kaynağındaki devrimin yeniden yaşanması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir devrimle yeniden kurulması, milletin dağılması ve vatanın parçalanması sürecini durduracak biricik programdır ve biricik eylemdir.
Millî irade, önümüzdeki süreçte Türk Devrimi’nin iradesidir.
Bu Cumhuriyet, Türk Devrimi’yle cumhuriyet oldu.
Bu millet, Türk Devrimi’yle millet oldu.
Bu vatan, Türk Devrimi’yle vatan oldu.
Millî irade, Türk Devrimiyle ortaya çıktı.
O devrim yıkıldığı zaman, ortada millî irade kalmaz; millî irade George Bush’ların ve Fethullah Hoca’ların iradesine dönüşür; dönüşmüştür.
Türk Devrimi’ni yıkanlar, millî iradeyi de dağıttılar.
Öyle gözüküyor ki, önümüzdeki millî devrime kadar Türk milletinin ne
Cumhurbaşkanı, ne hükümeti, ne de meclisi olacaktır.
Cumhuriyet kurumlarının yeniden varolabilmesi için, bir tek ihtiyacımız vardır: Kemalist Devrim’in yenilenmesi!
Türkiye, kaçınılmaz olarak yeniden devrime gitmektedir.