Mao, Çin Komünist Partisi Merkez Komitesi toplantısında Deng Siao Ping’e şöyle
sesleniyor: “Deng Siao Ping, senin de bir yuvan var. Şimdi ben tutup yuvanı
bozsam, sen de biraz feryat etmez misin? İşte orada yaşayan halk, üç savunma
hattı kurdu (…) sonunda köylüler üstün geldiler. (…) Bazıları kitlelere istedikleri gibi
zorbalık edebileceklerini düşünüyorlar. Kitleler, bu gibilere karşı koyacak, onları
taşlayacak, sopalayacak ve böylece onlar belalarını bulmuş olacaklar ki, bu da beni
son derece memnun edecektir.”
Vatan gazetesinin başlıklarını atan arkadaş, bugünkü Çin’i de bilmiyor, dünkü Çin’i
de. Veya önyargıya teslim olmuş:
Çin’de bugün de, Mao döneminde de halk hareketleri hep canlıdır. Batı basınına sık
sık yansıyor. Kültür Devrimi dönemindeki kitle hareketleri, Mao’nun deyişiyle fırtına
halindeydi. Kültür Devrimi öncesinde de, güçlü halk hareketleri görüyoruz.
“Deng Siao Ping yuvanı bozsalar feryat etmez misin?”
Hatta bu konu Mao Zedung ile Deng Siao Ping arasında tartışma konusu
olmuştur. Merkez Komitesi toplantısında Mao, Deng’e şöyle seslenir:
“Deng Siao Ping, senin de bir yuvan var. Şimdi ben tutup yuvanı bozsam,
sen de biraz feryat etmez misin? İşte orada yaşayan halk, üç savunma hattı kurdu:
Birinci hat çocuklardan, ikinci hat kadınlardan ve üçüncü hat da güçlü kuvvetli
delikanlılardan oluşuyordu [Tıpkı bizim Türkiye’deki gibi]. Oraya ölçüm yapmaya
gidenler sürülüp çıkarıldılar ve sonunda köylüler üstün geldiler. (…) Bazıları kitlelere
istedikleri gibi zorbalık edebileceklerini düşünüyorlar. Kitleler, bu gibilere karşı
koyacak, onları taşlayacak, sopalayacak ve böylece onlar belalarını bulmuş
olacaklar ki, bu da beni son derece memnun edecektir.” (Mao Zedung, Seçme
Eserler, c. V, Aydınlık Yayınları, s. 392 vd)
Devletin başı emekçileri devlete karşı destekliyor
Bunları, devletin başındaki devrimci önder söylemektedir. Halkın kendi başında
bulunduğu devlete karşı, haklı mücadelesini desteklemektedir. Devrimci
demokrasinin itici gücü buradadır.
Mao’nun sevinci
Olay şöyle: Hunan eyaletinde bir havaalanı yapılacak. Köylüye oturacağı yer
gösterilmeden, çalışacağı iş bulunmadan, kamu makamları topraklara el koymaya
kalkıyorlar. Köylü direnişe geçiyor ve uygulamaya gelen kamu memurlarını sürüp
atıyor. Mao, bu direnişi sevinçle karşılıyor.
“Eğer aristokratik zümre haline gelirseniz!”
Mao, Merkez Komitesi’ndeki konuşmasını şöyle sürdürüyor:
“Ayrıca bazen bir sorunu çözmenin tek yolu savaşmaktır. Komünist
Partisi’nin bir derse ihtiyacı vardır. Öğrencilerin ve işçilerin sokağa dökülmesini siz
yoldaşlar iyi bir şey olarak görmelisiniz. Çengtu’dan yüzü aşkın öğrenci bir dilekçe
vermek için Pekin’e gelmek istiyordu, fakat bunlardan bir trende seyahat edenler
Seuçan eyaletindeki Kuangyuan istasyonunda durduruldular, başka bir trende
seyahat edenler ise Loyang’a kadar gidebildiler ama Pekin’e ulaşamadılar. Ben de
Başbakan Çu da öğrencilerin Pekin’e gelmelerine ve ilgili bölümleri ziyaret etmelerine
izin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İşçilerin grev yapmasına ve kitlelerin
gösterilerde bulunmasına izin verilmelidir. Yürüyüş ve gösterilerin anayasamızda
yeri vardır. İlerde anayasamız gözden geçirildiği zaman, işçilerin grev yapabilmeleri
için, grev yapma özgürlüğünün anayasaya eklenmesini öneriyorum. Bu, devlet ve
fabrika yöneticileriyle işçi kitleleri arasındaki çelişmelerin –ki bunlar çelişmeden başka
bir şey değildir- çözülmesine yardımcı olacaktır. Dünya çelişmelerle doludur.
Demokratik devrim, emperyalizm, feodalizm ve bürokrat-kapitalizmle aramızdaki
çelişmeleri çözdü. Milli kapitalizm ve küçük üretimle aramızdaki mülkiyete ilişkin
çelişmelerin esas olarak çözülmüş olduğu şu anda, başka konulardaki çelişmeler ön
plana gelmiş ve yeni çelişmeler ortaya çıkmıştır. Ülkenin kaderini ellerinde tutan, il
parti komitesi ve daha üst kademelerdeki yoldaşların sayısı birkaç yüzbindir. Eğer
bunlar başarılı olmaz, kitlelerden kopar ve sade yaşayıp sıkı çalışmazlarsa, işçiler,
köylüler ve öğrenciler haklı olarak onları kınayacaklardır. Bürokratik bir çalışma tarzı
geliştirmemeye ve halktan kopuk bir aristokrat zümre haline gelmemeye dikkat
etmeliyiz. Kitleler, bürokrasi uygulayanları, kitlelerin sorunlarını çözmek için hiçbir
çaba harcamayanları, onları azarlayanları, onlara zorbalık yapanları ve hiçbir zaman
hatalarını düzeltmeye yanaşmayanları haklı olarak görevden alacaktır. Bence bu gibi
adamların uzaklaştırılması iyi bir şeydir ve bunlar görevden alınmalıdır.”
Cop ve biber gazı yok!
Çin’e gidenler görmüştür. Polis cop taşımaz. Biber gazı falan sıkmaz. Milliyet ve
Vatan’daki resimlerde de görüyorsunuz. Kitle hareketine karşı yöntem, öncelikle
iknadır. Eylemler şiddete dönüştükten sonra ancak yaptırım gücüne başvurulur.
Çin’i anlamak için tarihine bakacaksınız
Çin’i anlamak için tarihine bakmak gerekir. Eski çağlardaki köylü isyanları
geleneğini, sonra Bokser isyanları, 1911 Devrimi, 1920’lerin kent ayaklanmaları,
1927’den 1949’da devrimin kesin zaferine kadar köylü isyanları ve Japonya’ya karşı
kurtuluş savaşı; dünya tarihinin en soluklu ve en büyük halk hareketlerinin
coğrafyasıdır orası.
Bu büyük direniş geleneği, Demokratik Halk İktidarı-Sosyalizm döneminde de
hep devam etmiştir.
Çin’in en büyük güvencesi
Çin’in en büyük güvencesi, bu büyük mücadele birikimidir ve özellikle o birikime
dayanan Mao’nun bıraktığı sorunları halk hareketiyle çözme deneyimidir.
Çin Komünist Partisi, Çin’i yüz milyonların aç olduğu bir durumdan 63 yıl gibi çok
kısa bir sürede bugünlere getirmiştir. Çin’in ekonomik gelişmesinden bütün sınıflar
belli bir pay alıyorlar. Herkes düne göre daha gönençli (müreffeh) dir. Çin’deki
istikrarın temeli budur.
Ekonomik gelişmenin de, Çin’in geleceğinin de biricik yaratıcısı ve güvencesi,
emekçi halktır. Devrim, öyle bir insan yaratmıştır ki, artık hiçbir güç, Çin’in büyük
yükselişinin önüne geçemez. Hem dışta, hem de içte!