İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:Aydınlıkçılar ölmez, Aydınlık’ın her zaman bir devrim nöbetçisi vardır.

Silivri duvarlarına güvenenler, tarih boyunca hep yanılmışlardır. Çünkü Silivri duvarları yıkılmak ve aşılmak için yapılmıştır. Yazmıştık: “Biz Ulus Meydanı’nda barikatları yıkanların en önündeydik” diye. Yine biz o sırada Silivri kalasının önünde yine bari...

Tarih:

Silivri duvarlarına güvenenler, tarih boyunca hep yanılmışlardır. Çünkü Silivri duvarları yıkılmak ve aşılmak için yapılmıştır. Yazmıştık: “Biz Ulus Meydanı’nda barikatları yıkanların en önündeydik” diye. Yine biz o sırada Silivri kalasının önünde yine barikatları yıkanların önünde, yine o Aydınlık bayrağını taşıyorduk, demek ki göremediniz. Ve biz Aydınlıkçılar, sanmayın ki şu an Silivri zindanındayız, hayır Aydınlıkçıyız ve Aydınlık’ın başındayız.
“Aydınlık 92 Yaşında” başlıklı Ek için Aydınlık benden bir yazı istemiş ve önerilerimi sormuştu. Önerilerimi bildirirken, bir de Aydınlıkçılar listesi yollamıştım. Buraya aynen alıyorum.

Aydınlıkçılar
26 Şubat 2013
(Eksikler olabilir, lütfen tamamlayınız)
Şefik Hüsnü,
Nâzım Hikmet,
1920’lerin Aydınlıklarında başka kimler var, dönekleri yazmayınız
Hikmet Kıvılcımlı,
Mihri Belli,
Fakir Baykurt,
Doğu Perinçek,
Vahap Erdoğdu,
Hasan Yalçın,
Ferit İlsever,
Korkut Boratav,
Muzaffer Erdost,
Cemal Süreya,
Melih Cevdet Anday,
Necati Cumalı,
Turan Dursun,
Fikret Otyam,
Aziz Nesin,
Semih Balcıoğlu,
Ferruh Doğan
Metin Altıok,
Osman Şahin,
Fethi Naci
Can Yücel
Demirtaş Ceyhun,
Kasım Koçak,
Sevinç Altan,
Erhan Yalvaç
Köksal,
Erkan Yücel,
Hayati Asılyazıcı,
Hüseyin Haydar,
Seyyit Nezir,
Mecit Ünal,
Levent Kırca,
Ferhan Şensoy,
Deniz Yıldırım,
Serhan Bolluk,
Bugünkü kadrodan ekleyiniz

Bu listeyi yakında yazdığım bir mektupta Soner Yalçın’a da bildirmiştim o da listeye dahildir.

Listeyi nasıl tamamladılar
26 Şubat günü o listeyi yolladım ve “aman büyüklerimizden hiçbirini unutmayalım, ekleyelim” diye rica etmiştim. Ayrıca bugün Aydınlık’ta yazanların da listede yer alması gerektiğini bildirmiştim.

Dr. Serhan Bolluk ve Mehmet Sabuncu’nun yönetimindeki Aydınlık, ekleri yaptı: Cengiz Çandar, Gülay Göktürk, Gün Zileli, Oral Çalışlar, Şahin Alpay.

Ortaya iki kimlik çıkınca
Ortaya iki liste çıktı.
İki liste, iki kimliktir aslında. Aydınlık’ta kimlik sorunu çıkardılar.
Bu durumda Aydınlık yönetiminin bir açıklama yapması gerekmez mi? Hem okuyucu aydınlatılmalı, hem de Aydınlık’ta çalışanlar.
Cengiz Çandar’lı liste doğruysa, “doğrudur” denmeli, Okuyucu aydınlatılmalı ki, yanlışlıkla Oral Çalışlar’ın İkinci The Taraf gaztenekesini almasın.
Aydınlık çalışanları da, nerede çalıştıklarını bilmeliler öyle değil mi, Cengiz Çandargil’in gaztenekesinde mi çalışıyorlar, yoksa Şefik Hüsnülerin, Doğu Perinçeklerin gazetesinde mi?

Aydınlık çalışanlarını ayaklandırmak gerekmez mi
Karışıklığı gidermeleri için üç gün bekledim, Aydınlık’ı yönetenler durumun farkında bile değiller.
Aydınlıkçılar ise sessiz, Aydınlık’ı kuşatan falan yok. Chavez’e yapılan darbe gibi bir durum. O darbeye karşı önce Aydınlık çalışanlarını ayaklandırmak gerekmez mi? Aydınlık’ı yöneten Dr. Serhan Bolluk ve Mehmet Sabuncu’dan ricada bulunmuştum, yapmadılar, bu görev de mecburen bize düştü.
Şu mektubu yollamıştım:
“Serhan Bey, Mehmet Sabuncu Bey,
“Silin beni o karanlık listenizden.
“Siz savaşın ne olduğunu hiç ama hiç anlamamışsınız.”
Doğu Perinçek
“BU YAZIYI AYDINLIK’ın girişine asacaksınız! Asmazsanız, gelir oraya asarım.”

Yazıyı alan bir Aydınlık yöneticisi, ne yapar?
O da, aynı Doğu Perinçek gibi, “Silin beni o karanlık listeden” der.
İsteyenler Cengiz Çandargil ile aynı listede kalır, isteyenler çıkar, özgürlük var.

Aydınlık’ın en sorumlu yöneticileri Dr. Serhan Bolluk ve Mehmet Sabuncu, kendi isimlerini Cengiz Çandargilin bulunduğu listeden silmemiş ve benim Silivri’den yolladığım yazıyı da asmamışlar.

Sorumlu olduğum için duyarlıyım
Ergenekon,-Balyoz davalarında bazı komutanları üzüntüyle izliyoruz, “Benim haberim yoktu” diyorlar. Bizde öyle şey olmaz. Yönetici sorumludur. Aydınlık’ı yönetenler, o listeden sorumludur, “benim haberim yoktu” diyemezler. Ben de, Silivri’deyim ama Aydınlık’ta çıkan her sözcükten, her virgülden ve noktalı virgülden sorumluyum. O nedenle bu tavrı alıyorum. Dr. Serhan Bolluk ve Mehmet Sabuncu gibi onyıllardır kardeşim kadar sevdiğim en yakın arkadaşlarım da sorumludur. Onları kayıramam, yapılanı görmezden gelemem.
Benimle aynı tavrı paylaşıp kendileri de yapılan büyük hatayı bir yazıyla ilan edip orada çalışanları eğitebilirlerdi.
Bunu yapmadıkları gibi, benim sorumluluğumu yerine getirmemi de engellemişlerdir.

Fizik bilgileri güçlü, benim demir kapılardan geçip, Silivri duvarlarını aşıp, Aydınlık’a gelip, o yazıyı Aydınlık’ın kapısına asamayacağımı biliyorlar.

Fiziği öğrenmek için devrimciliği bilmeliyiz
Bakın ne oldu?
Aydınlık kapısına asın dediğim yazıyı bugün siz Aydınlık okuyucuları da okuyorsunuz.
Doğru, Cengiz Çandar ve Oral Çalışlar da bir zamanlar Aydınlık’ta görünmüştü. Ama Aydınlık’ın kapısından her girip çıkan Aydınlıkçı değildir. Mecit Ünal’ın Aydınlıkçı tanımını unutmayın.
Ve Fiziği de iyi öğrenmeliyiz, Devrimciliği öğrenmezsek, Fizik bilgilerimiz hep yanlış çıkar.
Bu olay iyi oldu, hepimize erken bir uyarıdır. Uyanıklığımızı güçlendirmek durumundayız.

Sanmayın ki Silivri zindanındayız, Aydınlık’ın başındayız
Silivri duvarlarına kimse güvenmesin, duvarlara güvenenler, tarih boyunca hep yanılmışlardır.
Çünkü Silivri duvarları yıkılmak ve aşılmak için yapılmıştır.
Yazmıştık: “Biz Ulus Meydanı’nda barikatları yıkanların en önündeydik” diye.
Yine biz 13 Aralık duvarların arasında değildik, Silivri kalasının önünde yine barikatları yıkanların önünde, yine o Aydınlık bayrağını taşıyorduk, demek ki göremediniz.
Ve biz Aydınlıkçılar, sanmayın ki şu an Silivri zindanındayız, hayır Aydınlıkçıyız ve Aydınlık’ın başındayız.
Size her sabah her seherde Aydınlık üretiyoruz, Aydınlık ulaştırıyoruz.
Aydınlık’ın şu an kapısında asılı duran o yazıyı herkes iyi okusun!
Aydınlıkçılar ölmez, Aydınlık’ın her zaman bir devrim nöbetçisi vardır.
Nöbetçi uyumaz, nöbetçi sorumludur.