İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Avrupa’nın devrimci geleneğine seslenmiştik, o gelenek ses verdi.

O sesin hasretiyle gittiler. Emindik, başaracaktık, çünkü… Gündüz Aktan ile Bastille’i basmak. “Hepimizin” davasını derinden anlamak. Fransa: Devrim yurdu ve hakikat yurdu. Kaçaznuni ile paylaşılan erdemler. Çiğnenen hakikatin derin yarası. Gündüz Aktan’ı o an çok se...

Tarih:

O sesin hasretiyle gittiler. Emindik, başaracaktık, çünkü… Gündüz Aktan ile Bastille’i basmak. “Hepimizin” davasını derinden anlamak. Fransa: Devrim yurdu ve hakikat yurdu. Kaçaznuni ile paylaşılan erdemler. Çiğnenen hakikatin derin yarası. Gündüz Aktan’ı o an çok sevdim.

Fransa Anayasa Konseyi’nin kararını öğrenince, Gündüz Aktan’ı düşündüm. Bu kararın sevincini yaşamalıydı. Duygulu adamdı. Türk aydının kaybettiği gururunu, hâlâ bilincinde ve yüreğinde taşıyanlardandı. Milleti için ve insanlık için o gururun peşindeydi.

Gündüz Aktan’ı o an çok sevdim
Gündüz Aktan, yemeğe davet etmişti bizi, 2006 yılı başıydı. Gündüz Aktan, “Ağlaya ağlaya okudum o kitabı” dedi. “O kitap” dediği Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin kitabı: “Taşnak Partisi’nin Yapacağı Bir Şey Yok”. Mehmet Perinçek vermiş, bir gecede okumuş.
Kaçaznuni’nin kitabını bana o güne kadar hiç kimse “ağlayarak okuduğunu” söylememişti. Masada arkadaşım Mehmet Cengiz de var, duygulandık üçümüz de.
Gündüz Aktan’ı yıllardır tanırdım; severdim; o an O’nu çok sevdim; duygularını derinden duydum ve anladım. Duygudaştık.
Her şeyden önce birikimli bir Türk aydını, bir büyükelçi; Ermenistan Başbakanı’nın kitabını niçin “ağlaya ağlaya” okurdu?

Çiğnenen hakikatin derin yarası
Her şeyden önce, hep işkence gören, hep yerlerde çiğnenen bir hakikatin teslim edilmesi üzerine yaşanan bir duygu fırtınası!
Yalnız Ermeni meselesi açısından düşünmeyin, Türk milleti iki yüzyıldır Mazlum Milletlerin ön cephesindedir. En büyük haksızlıklarla, hor görmelerle hep yüz yüzedir. Bir aydın için, gerçeklerin sürekli ayak altına alınmasının verdiği ızdırabın daha ağırı var mıdır? Hele bir dış işleri görevlisinin yaşam boyu çektiklerini düşünün, birçok arkadaşı Asala kurşunlarıyla can verirken, gerçek duvarlara çarpıp çarpıp geri dönmektedir. Batı diplomatına ne anlatırsanız anlatın, “yüreklerin kulakları sağır”dır. Sizden istenen pes etmeniz ve başınızı öne eğmenizdir. Bu acıları yaşayan bilir.
Türk aydınının bir tek 1908 Hürriyet Devrimi döneminde ve özellikle Atatürk Cumhuriyetinde başı diktir; göğsü kim ne derse desin kabarıktır. Hakikate güvenmektedir.
Ve şimdi okuduğu kitapta 1918-20 yılının Ermenistan Başbakanı, o çiğnenen hakikati teslim etmiştir. Bunu yaşamak bambaşka bir duygu! O hakikatin anlaşılmasına ömür veren bir aydın için eşsiz bir duygu! Kaçaznuni’nin yazdıkları, Gündüz Aktan’ın kanayan yarasına bir merhem gibi gelmişti. Hep haksızlığa uğrayan bir insanın adalete kavuşması gibi. “Bu kitap bu olayı bitirecektir” dedi.

Kaçaznuni ile paylaşılan erdemler
Ve Kaçaznuni’nin mertliği, dürüstlüğü, hakikatleri açık yüreklilikle ve cesaretle ortaya koyması da, her aydının yüreğini titretmiştir. O kitap, Ermeni aydını ile Türk aydınını hakikat duygusunda, dürüstlükte ve cesarette birleştirir. Gerçek bir aydın başka niçin ağlayabilir ki!

Fransa: Devrim yurdu ve hakikat yurdu
İşte şimdi Fransa Anayasa Konseyi’nin kararı da insanda aynı duyguları uyandırıyor.
Cadı kazanları kaynarken, hakikatler ve insanlık o kazanların içine atılırken, 1789 Fransız İhtilali’nin boğazlanamadığını görüyorsunuz.
Hürriyet, gerçekten büyük dava! Hürriyetin Avrupa ikliminde de hâlâ sahiplerinin olması, hele Ermeni meselesi gibi en taşlaşmış bağnazlığın hüküm sürdüğü bir ortamda, umutlara ateş veriyor.
Fransa, bir devrim yurdu olduğu için bir hakikat yurdudur.
Gündüz Aktan, bugünü yaşamayı en çok özleyenlerden, en çok hak edenlerdendi.

“Hepimizin” davasını derinden anlamak
O gün yemekte, ASAM (Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi) olarak, bizim Lozan davasına emek vermek istediklerini söyledi. Beni İsviçre’den avukat tutmaya ikna etti. Çok haklı gerekçeleri vardı. “Avukatları siz bulun, ücretini izin verin, biz ASAM olarak ödemek istiyoruz, bizim de çorbada tuzumuz olsun” diye olağanüstü incelikle öneride bulundu.
“Seve seve” dedim, “Bu hepimizin davası.”
Hepimizin davasıydı, Gündüz Aktan bunu en içten anlayanlardandı.
Başkaları da var kuşkusuz. Emekli oldukları için Büyükelçi Pulat Tacer’i ve Büyükelçi Bilal Şimşir’i anacağım. Uluslararası Soykırım hukukunu en iyi bilenlerdendir. Pulat Tacer bana İsviçre’de hapse düşersem, “özel köfte yaptırıp” getirecekti. Silivri, İsviçre’de değil, biliyorum. Pulat Tacer, başlı başına bilgi, birikim ve dava adamıdır. Ondan çok şey öğrendim.

Gündüz Aktan ile Bastille’i basmak
Nisan 2007’de, Fransız Büyük İhtilali’ne gönderme yaparak, Paris’te Bastille Meydanı’na yürüyecek ve miting yapacağız. Fransız polisi “olmaz” diyor; Bakan Cemil Çiçek, birkaç kez Ferit İlsever’i arıyor, “yapmayın” diye ısrar ediyor. Biz de bu koşullarda Bastille’e yürüyecek kahraman arıyoruz. Gündüz Aktan’la konuştum; yürüyüş günü gerçekten önemli işleri vardı, “Ama ben onları ertelemenin yollarını arayayım, iki gün sonra görüşelim” dedi.
Aradım, dürüstlüğünü biliyorum, işleri devredememiş ama aklı yüreği bizimle. Damarına bastım, “Senin o önemli işlerin, Bastille’i basmaktan da mı önemli” dedim. 7-8 saniye sustu; telefonda arkadaş sesini hiç bir zaman bu kadar özlememiştim. Durdu, durdu, iki sözcükle ve vurgulayarak “Haklısın, geliyorum” dedi.
Sonra yürüyüş ve mitingi erteleyip salon toplantısına çevirdik. Kendisine bildirdim. “Her zaman her yerde hazırım” dedi.
Gündüz Aktan, Fransız hükümetiyle, Tayyip Erdoğan hükümetiyle, Fransız Partisiyle ve uluslararası camianın güçleriyle göğüs göğüse gelmeyi göze almıştı. “Bastille’i basmak başka bahara kaldı”, gülüştük.
Bastille’i şimdi Fransız Anayasa Konseyi bastı.

Emindik, başaracaktık, çünkü…
Bu dava, başta Rauf Denktaş, Gündüz Aktanlar gibi birikimli, hakikatsever, sorumlu, yürekli insanlarla bugünlere geldi.
Talat Paşa Komitesi’nin dışında duranlar, bize hep “Avrupa Ermeni meselesinde bağnazdır, taş kafalıdır, boşuna uğraşıyorsunuz” dediler. Ama bizler, emindik, başaracaktık; çünkü hakikate güveniyorduk ve en önemlisi onurumuzla yaşamaya karar vermiştik. Bu tür kararlar müebbettir. Hakikat sevdası, başı dik aydının yaşam sevdasıdır; en büyük mutluluk kaynağıdır.

O sesin hasretiyle gittiler
Fransa Anayasa Konseyi’nin kararı, belki çoğuna soğuk bir “mahkeme kararı” gibi gelmiştir. Hayır! Ben bu kararda, Fransız İhtilali’nin yürek çarpışlarını duydum.
Avrupa’nın devrimci geleneğine seslenmiştik, o gelenek ses verdi.
Rauf Denktaş, Gündüz Aktanlar ve Uçkun Geraylar, o sesi duymalıydılar.
O sesin hasretiyle gittiler.
Ne güzel insanlardı.

KİTAP:
Mehmet Perinçek’e Rus Devlet Arşivleri’nden 100 Belgede Ermeni Meselesi kitabı yapmasını salık veren, Büyükelçi Gündüz Aktan’dır. “Elinde bu kadar belge var, içinden 100 tanesini seç kitap yap” diye önermişti Mehmet’e. Sunuş, Gündüz Aktan’ındır. Mehmet’in bu kitabı Rusça, Farsça ve Azeri Türkçesiyle de yayımlandı. Doğan Kitap.