PKK’nin peşinden giden yurttaşlarımız, Apo’nun Tayyip Erdoğan ve Barzani’ye biat mektupları üzerinde düşünmelidir. Olay, kişisel zaaflarla açıklanamaz. Türkiye’ye karşı bölücü amaçlarla silahlı mücadeleye kalkışan bir örgütlenme, emperyalizmin oyuncağı olmaya ve bölge devletlerinin birinin avucundan diğerinin avucuna dolaşmaya mecburdur. Bunu anlamayan bütün özeleştiri ve değerlendirmeler, yeni biat mektuplarıyla yeni “görevler” üstlenme tarihine yeni sayfalar ekler.
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Kuzey Irak Bölgesi Yönetimi Başkanı ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani’ye mektubunun Kuzey Irak’ta yayın yapan Waranpress internet sitesinde açıklanmasından bu yana bir haftayı geçti. Mektubun haberi Türkiye’de 9 Haziran 2013 günlü gazetelerde yer aldı (Aydınlık, Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet ve diğerleri). Apo’dan ve PKK’den bir ses çıkmadı. PKK’nin organı olan Özgür Gündem gazetesi, Apo’nun beyanatlarına sayfalarca yer ayırıyor. Ancak bu tarihsel önemdeki mektubun ne kendisi var, ne de yalanlaması. Kandil de dilini yutmuştur.
Apo, yazı ve siyaset dili olarak Türkçeden başka bir dil bilmiyor. Peki mektup, MİT Müsteşarlığı tarafından hangi dile çevirtilerek Barzani’ye iletildi, bu da kuşkusuz merak konusu. Waranpress’te İngilizcesi mi çıktı, yoksa Kurmanççası mı, öğrenmekte yarar var. Türkiye basınında yayınlanırken yeniden Türkçeye çevrildiği anlaşılıyor. Özgün metin, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın arşivinde, Apo’nun Tayip Erdoğan’a yazdığı mektupla aynı dosyada duruyordur kuşkusuz. Şu an Waranpress’ten yayınlanan metnin çevirisiyle yetinmek durumundayız.
Apo’nun Barzani üzerinden ABD’ye biatı
Nezâket cümlelerini çıkarırsak, Apo, Barzani’ye mektubunda şunları belirtiyor:
- Kadim ve tecrübeli siyasetinizle Türkiye’de dökülen kanın sonlanmasında ve barış kararının alınmasında gösterdiğiniz irade ve kararlılıktan dolayı size teşekkür ediyorum.
- Ben sizi sadece Kürt bölgesinin başkanı değil, dört parça Kürdistan’ın lideri olarak görüyorum ve bu şerefi de size veriyorum. Çünkü hepimiz anladık ki, zeki ve kadim tecrübenizle Kürt milletinin yarısından fazlasının haklarını elde ettiniz. (…) Ben Kürt halkının yarısının haklarını elde edenin, diğer geri kalanın haklarını da elde edebileceğine inanıyorum.
- Benim sizden dileğim ayrıca şudur ki, oraya gelen PKK gerillalarına da sahiplenmeniz ve yaşamlarını garanti altına almanızdır.
ABD senaryosunda görev mektubu
Mektubun bir kez daha ortaya koyduğu gerçekleri sıralayalım:
- Barış Açılım denen sürecin mimarlarından biri de, Mesut Barzani’dir. Dolayısıyla Açılım, bir Amerikan yapımıdır.
- PKK lideri, Tayip Erdoğan’a biat ederken, Mesut Barzani’ye de bağlanmıştır. Böylece Kuzey Irak petrol kumpanyasına dahil olmuştur.
- PKK’nin silahlı güçlerinin sağlığı ABD tarafından güvence altına alınmıştır. Tayyibiye Alayları demiştik, fakat bu isim Türkiye’deki halk hareketi tarafından geçersiz kılındı. İlk verdiğimiz ada dönelim, Obama Alayları görev günlerini bekliyor. Ancak BOP artık çökmüştür ve PKK silahlı güçlerinin nerede ve nasıl kullanılacağı sorusu havada sallanmaktadır.
Tayip Erdoğan’a yazdığı mektubun aynısı
Sürecin asıl içyüzünü gözler önüne serecek olan, PKK liderinin İmralı’dan BOP Eşbaşkanı Tayip Erdoğan’a yazdığı mektuptur. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Apo’ya yazdırttığı mektup demek daha yerinde olur. Açılıma başlanırken Apo’dan bir bağlanma ve sadakat yemini alınmıştır ve yazıya dökülmüştür. Apo’nun Tayip Erdoğan’a mektubunu Hürriyet gazetesi yazarı İsmet Berkan birkaç kez yazdı (Hürriyet, 18 ve 22 Ocak 2013).
Açılım sürecinin anlaşılması için o mektubun açıklanmasını bu köşede defalarca talep ettik. Mektubu alan da susuyor, yazdırtan da susuyor. Yazan ise en suskunları. Mektuplar, Apo yakalandığı zaman, uçakta kameraya söylediği “Fırsat verilirse devlete hizmet etmeye hazırım” beyanatının icraat aşamasını sergiliyor.
“Görevler” tarihi
Öcalan’ın mektupları birer birer ortalığa dökülüyor. Bunlar görev mektuplarıdır. İtaati zincirle güvence altına alır ve itaatsızlık durumlarında kamuoyuna açıklanmak üzere yazdırtılmıştır.
PKK örgütü ve PKK’nin peşinden giden yurttaşlarımız, Apo’nun Tayyip Erdoğan ve Barzani’ye biat mektupları üzerinde düşünmelidir. Olay, kişisel zaaflarla açıklanamaz. Türkiye’ye karşı bölücü amaçlarla silahlı mücadeleye kalkışan bir örgütlenme, emperyalizmin oyuncağı olmaya ve bölge devletlerinin birinin avucundan diğerinin avucuna dolaşmaya mecburdur. Bunu anlamayan bütün özeleştiri ve değerlendirmeler, yeni biat mektuplarıyla yeni “görevler” üstlenme tarihine yeni sayfalar ekler.