Artık gidecek olan Tayyip Erdoğan’dan ibaret değildir.
Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi gidecektir.
Çünkü bu rejim, Türkiye’yi böldü, karanlığa sürükledi ve ABD güdümünde kanlı maceralara götürüyor.
Artık padişah değiştirmeyeceğiz, padişahlığın kendisini yıkacağız. Türkiye varolmak ve kendini yenilemek için buraya geldi.
AKP oyları düşüyor, elbette düşecek.
AKP oyları, AKP’ye verilen oylar değildir; CHP ve MHP’ye verilmeyen oylardır.
İşçi Partisi ise hep demir parmaklıkların arkasındadır. Çünkü bugün yürürlükte olan Gladyo-Mafya-Tarikat rejimiyle hesaplaşmanın partisidir.
AKP’yi AKP karşıtlığıyla yıkamazsınız
AKP’den kurtulmak istiyoruz.
Peki AKP’den kurtulmak isteyen halkı, birleştirecek olan nedir?
AKP karşıtlığı, yeterli birleşme zemini olabilir mi?
Toplum, karşıtlıkta birleşir mi, yoksa yapıcı bir seçenek mi gerekir?
AKP’yi, sırf AKP karşıtlığıyla yıkamazsınız!
Ancak yapıcılar yıkabilir
Yıkabilmek için kurabileceğinizi göstermeniz gerekir.
Yıkıcılar, yıkamaz!
Yalnız ve yalnız kurucular, yıkabilir!
Yıktığımız AKP’nin yerine neyi koyacağız, toplum ona bakar.
Toplumu seferber edecek olan budur, yani yapıcılıktır.
Toplum kurucuların peşinden gider
Dünya tarihine ve Türkiye tarihine bakınız, toplum kurucuların peşinden gider.
1876 Devrimi, padişahı devirdi, Anayasa getirdi; kurucuydu.
1908 Devrimi, en sonunda Abdülhamit’in saltanatını yıktı; hürriyeti getirdi; kurucuydu.
1920 Devrimi, saltanata son verdi, emperyalistleri denize döktü, Cumhuriyeti ve İstiklâli getirdi, kurucuydu.
1876, 1908, 1920 devrimcileri, evet saltanata karşılardı, evet emperyalizme karşılardı. Ama onların bir kurucu kimlikleri vardı: Meşrutiyetçi, Hürriyetçi, Millici, Cumhuriyetçi ve Halkçıydılar. Halk onlardan “Milliciler” diye söz ediyordu.
Kimsin ve neyi kuracaksın?
Bugüne dönersek…
Muhalif, “AKP karşıtıyım” diyor.
İyi de sen kimsin?
Bu kez örneğin “antifaşistim” diyor veya “antiemperyalistim”.
Tamam da “anti olmak” karşıt olmak, bir kimlik tanımı değildir, sizin kimliğiniz ne?
Yıkacağınızı anladık da…
Neyi kuracaksınız?
Neyi getireceksiniz?
AKP’yi yıkmak için bir kimliğiniz olması gerekiyor!
İktidarın ana ve yavru destekçileri
CHP yönetiminin AKP’den farklı bir kimliği yok. Atatürk Devrimini terk etmiş ve kimliğini yitirmiştir. Türkiye’nin bölünmesini ve Cumhuriyetin yıkılışını izliyor, aslında destekliyor.
Atışmalar kimseyi kandırmıyor. CHP, ana muhalefet partisi değil, iktidara ana destek partisidir.
MHP, “Milliyetçiyim” diyor. Bu nasıl Milliyetçilikse, Türkiye’yi bölen hükümetin yasallığını MHP yönetimi kadar kararlı savunan yok.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni esir eden Ergenekon ve Balyoz operasyonlarını “Darbeciler temizlensin” sloganıyla destekleyerek, Türkiye’nin bölünmesi operasyonuna en büyük yardımı yaptı ve devam ediyor.
Varolan rejim, yalnız AKP’nin değil, aynı zamanda CHP ve MHP’nin rejimdir.
Varolan rejim, basınıyla, anketiyle, kamuoyu yönlendirmeleriyle, parasıyla, zaptiyesiyle, mahkemesi ve zindanıyla yalnız AKP’yi değil, MHP ve CHP’yi de gözetiyor. Biri giderse, hepsi gider çünkü. AKP sallandı mı, hemen anketler piyasaya sürülüyor.
Türkiye “demokrasi”yle bölünüyor
ve karanlığa itiliyor
AKP, CHP ve MHP varolan rejimi “demokrasi” diye adlandırıyorlar.
O zaman Türkiye “demokrasiyle” bölünüyor.
O zaman Türkiye, “demokrasi” sayesinde Haçlının sömürgesi ve ileri karakolu oluyor.
Rejimin partilerini birleştiren, işte Türkiye’yi bölen ve köleleştiren, mevcut rejimdir.
“Demokrasi” dedikleri bu Sıcak Para Diktası altında hiçbir çözüm yoktur.
“Demokrasi” dedikleri bu tarikat ağları içinde kıvranmaktan başka çare yoktur.
Bu rejim, “demokrasi” değildir. BOP Eşbaşkanlığı rejimidir. Sözleşmeli Personel tarafından yönetilir.
Önümüzdeki iş, Türkiye’yi bu rejimden kurtarıp, Kemalist Devrim rotasına yöneltmektir.
Özal ve Çiller “gitti”
yerine neyi getirdik?
Yakın geçmişi hatırlayalım:
“Özal gidecek, dertler bitecek” dendi.
Çiller geldi, dertler arttı.
“Çiller gitsin” dendi, bu kez Tayyip-Gül ikilisi geldi, Türkiye dağılıyor.
Demek ki, götürmek yetmiyor, ülkeyi kurtaracak çözümü iktidar yapmak gerekiyor.
Artık saltanat sahipleri değil
saltanatın kendisi yıkılacak!
Bugün durum farklıdır.
Artık gidecek olan Tayyip Erdoğan’dan ibaret değildir.
Gladyo-Mafya-Tarikat rejimi gidecektir.
Çünkü bu rejim, Türkiye’yi böldü, karanlığa sürükledi ve ABD güdümünde kanlı maceralara götürüyor.
Artık padişah değiştirmeyeceğiz, padişahlığın kendisini yıkacağız. Türkiye varolmak ve kendini yenilemek için buraya geldi.
Savaş Kemalist Devrim cephesinde
AKP, aslında kendi yıkıcısını tanımlamıştır.
AKP iktidarı, Kemalist Devrime savaş açtı. Millet, İstiklal, Hürriyet, Aydınlanma, Halkçılık; devrimle kazandığımız her şey, bugün ayaklar altındadır.
AKP, bir karşıdevrim yaptı. Hâlâ “rejim değişmedi” diyenlerimiz var. Güler misiniz, ağlar mısınız?
Türkiye, Kemalist Devrimini tamamlayamadığı için yitirdi. Sen devrim yapamazsan, sana karşıdevrim yaparlar!
AKP’yi yıkacak programı, yaşadığımız süreç belirliyor: Kemalist Devrimi tamamlamak, bağımsız ve halkçı Türkiye’yi kurmak!
AKP’yi Atatürk’te birleşenler yıkacak
O zaman kurucu kimliğimizi tanımlamak durumundayız.
Türkiye, 150 yıldır ne kazandıysa, Atatürk’te birleşerek kazandı.
Meşrutiyet, Hürriyet, Cumhuriyet, hepsi en sonunda Atatürk’te birleşmenin ürünüdür. Atatürk, Namık Kemallerle başlayan o büyük atılımın doruğudur ve bugün hâlâ Türkiye’nin önündedir; geçmişte kalmış değildir.
Silivri Duvarını yıkanların yapıcılığı
8 Nisan’da Silivri Kalası önünde toplanacak halka iyi bakın: onları Atatürk birleştiriyor.
Ve onlar, yalnız Silivri duvarını yıkmak için ayağa kalkmadı. Onlar yıkıcı değil, kurucudur. Türkiye’yi yeniden kurmak için ayağa kalktılar ve Ankara Kalesine yürüyorlar.
YARIN
BÜYÜLÜ ÇÖZÜM: ATATÜRK’TE BİRLEŞMEK