İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: ÂKİL ADAMLAR DİKTASININ “EKONOMİ POLİTİĞİ”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Âkil Adamların uluslararası bir kurum olduğunu belirtti. Bu saptama, aslında emperyalist-kapitalist sistemde “demokrasi” denen rejimlerim ne hale geldiğini sergilemektedir.
Peki sistem, en temel sorunların çözümünü niçin birkaç Âkil ...

Tarih:

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Âkil Adamların uluslararası bir kurum olduğunu belirtti. Bu saptama, aslında emperyalist-kapitalist sistemde “demokrasi” denen rejimlerim ne hale geldiğini sergilemektedir.
Peki sistem, en temel sorunların çözümünü niçin birkaç Âkil Adama emanet
ediyor? Nasıl oluyor da milletlerin geleceklerini belirleyen kararların yetkisi, milletlerin elinden alınabiliyor ve üç-beş uluslararası adama teslim ediliyor? Bunun bir açıklaması olmalı.
İşte bu açıklamayı Prof. Dr. Michael Hudson’un “Avrupa’da Demokrasinin
Tasfiyesi ve Oligarşik Diktatörlüğe Gidiş” yazısında bulabiliyoruz. “Mafyokrasi”
kitabında anlatmaya çalıştığımız olay da budur.

Sistemin tepelerinde alarm zilleri
Sağolsun Gönül Kenter Frankfurt Allgemeine Zeitung’un 4 Aralık 2011 tarihli
Pazar (sonntag) ekini yollamıştı ve Prof. Hudson’un yazısından bilgimiz oldu. Atlantik
ülkelerinde “demokrasinin” tasfiyesini ekonomik temeliyle açıklayan bu incelemeyi
sanırım çok uzun olduğu için Aydınlık yayımlamadı. Teori, Haziran sayısında Efe Can
Gürcan’ın özenli Türkçesiyle İngilizce aslından çevirerek okuyucuya sundu.
Prof. Hudson, ABD’nin Missonrie Üniversitesi’nde Ekonomi Kürsüsünde. O lafı
dolaştırmayan cesur incelemeyi, Alman büyük sermayesinin tutucu gazetesinin
yayımlaması artık alarm zillerinin sistemin tepelerinde çalınması açısından ayrıca
dikkat çekiciydi. Bu tür yazılara artık çok sık rastlanıyor.
Hudson’un yazısını Teori’nin aynı sayısında yayımlanan Brzezinski’nin “Amerika’dan
Sonra” (After America) ve Şefik Çakmak’ın yazısıyla birlikte inceleyiniz. Hepsi birbirini
tamamlıyor.

Mafyanın teknokratlarına yeni isim
Hudson, Avrupa ülkelerindeki bunalımın derinleştiği süreçte, karar
mekanizmasının başına bir avuç seçilmemiş teknokratın geçirildiğini anlatıyor.
“Teknokrat” dedikleri birkaç büyük bankanın, Avrupa’nın uluslararası tefecilerinin
memurları. Yani Âkil Adamlar!
Bırakalım halk sınıflarını, büyük sanayici ve tüccarlar dahi sistemin kenarlarına
sürülürken, yalnız parayla para kazanan mafya, dizginleri eline alıyor. Böylece
sistem üretimden ve insan hayatından kopuyor. Âkil Adamların diktatörlüğü, aslında
kapitalizmin klasik rasyonelini, yani aklını yitirmesinin sonucu.
Bu olayı Neoliberalizm, “serbest piyasa”nın dünya ölçeğinde uygulanması diye
kutsadı. Bizim ekonomistlerimiz de bu açıklamayı özüne bakmadan kabullendiler.
Oysa serbest piyasacılık adına serbest piyasa tasfiye edildi.

Sistem aklını nasıl yitirdi?
Serbest piyasa, eşdeğerlerin değişimine dayanır. Bu nedenle verimli üreten,
verimsiz üreteni tasfiye eder. Eşdeğerlerin değişimi, kapitalizmin âkilliğinin
(rasyonelinin) ve ilerici işlevinin temelidir.
Emperyalizm, bu temeli yıkmıştır. Dünyaya silah zoruyla Dolarla değişimi
dayatan ABD merkezli sistem, eşdeğerlerin değişimine son öldürücü darbeyi
indirmiştir. Çünkü malları dolarla değiştiren herkes, ABD hakim sınıflarına bir haraç
ödemektedir. Başka deyişle Ortaçağa dönülmektedir.
Bu süreç, aslında ABD ekonomisinin verimliliği özendiren temelini de
çökertmiştir. Sonuç olarak üretimi yöneten sanayicileri değil, silaha ve paraya
hükmeden mafyayı besleyen sistem aklını yitirmiştir.
Mafyalaşan kapitalizm, temelindeki verimliliğe yol veren rasyonelini yitirdikçe,
Âkil Adamların diktasına muhtaç hale gelmiştir.

Aklını yitiren sistemin
Akılsız toplumu
Aklını yitiren kapitalizmin sorun çözme kurumuna, şimdilerde Âkil Adamlar
yönetimi deniyor. Sistem aklını yitirdikçe, tepesine Âkil Adamları oturtuyor. Çünkü
üretimden kopan bir mafyayı, sanayiciler dahil toplumun ezici çoğunluğuna ancak
“Âkil Adamlar” diye yaldızlayarak kabul ettirebilirsiniz.
Bu manzaraya bakarak, aklını yitiren sistemin akılsız bir toplum imal etme
mecburiyetini saptıyorsunuz.
Âkil Adamlar diktası, budalalaştırılan bir topluma dayatılmaktadır.

İbişlerin demokrasisi
Kürt sorununu 2,5 Sorosçunun ellerine teslim etmek isteyenler, dünya
mafyasının adamlarıdır. Bu işin merkezinde CIA’nın numaralandırdığı bir takım
uluslararası memurların gözükmesi, olayın doğasına uygundur.
Bütün bunlar yapılırken, hâlâ demokrasiden dem vurulmasına ne demeli? İki
sözcükle: Akla ziyan!
Bu sisteme ancak ibişler “demokrasi” adını verebilir.
Âkil Adamlar, aklını ziyan etmiş bir sistemin çöküş sürecindeki aklının
adamlarıdır. Akıllar artık yalnız tertiplere, hilelere, ayak oyunlarına, kaset
tezgâhlarına çalışmaktadır.
Bir kaset tertibiyle CHP’nin başına oturtulan Kılıçdaroğlu’nun Âkil Adamlar ile
sistem arasındaki ilişkiyi açıklaması, feleğin cilvesi olmalı.