İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek:AHTAPOTUN KOLLARINDA BİLGİLENDİRME VE BİLİNÇLENDİRME

Bir gerçeğin bilincinde olmak, uygulamada kendini gösteriyor. Biz Türkiye’nin vatanseverleri, ülkemizin ahtapotun kollarından kurtulması için eyleme geçiyorsak, olayın bilincindeyiz demektir.
Bilinç kendisini pratikle, güzel Türkçemizle dile getirirsek işle gösterir. Bu a...

Tarih:

Bir gerçeğin bilincinde olmak, uygulamada kendini gösteriyor. Biz Türkiye’nin vatanseverleri, ülkemizin ahtapotun kollarından kurtulması için eyleme geçiyorsak, olayın bilincindeyiz demektir.
Bilinç kendisini pratikle, güzel Türkçemizle dile getirirsek işle gösterir. Bu açıdan bilinç, işe yansıtılan bilgidir.
Toplumsal mücadelede ise, bilinç kendisini örgütlü işle, örgütlü eylemle ortaya koyar.

Beklediğim oldu. Bu köşede iki hafta önce 11 Mayıs 2013 günü çıkan “Ahtapotun kollarında çırpınmaya devam mı edeceğiz” başlıklı yazı yankılandı.
Sayın Lale Gürman, yazıyı internetten yayarken, şu notu iliştirmiş:
“Artık ahtapotun kollarında çırpınmak yok! Olmamalı!”

Mustafa Yıldırımın Değerli Emeği
“Sivil Örümceğin Ağında” kitabının yazarı, değerli araştırmacımız Sayın Mustafa Yıldırım ise, şöyle yazmış:
“Ah ben ne yapmışım?!
“Halkı korkutmak için masallar yazmışım!
“Operasyonu, kanıtlarıyla, örgütleriyle adlarıyla, sanlarıyla, görevleriyle, paraları-pullarıyla ve amaçlarıyla sergilemişim ve halkı uyandırmışım, savaşıma yönlendirmişim de çok ayıp etmişim öyle mi?!
“CIA elemanlarının listesini, akademilerde, gençlik arasında somut örgütlenmeyi, devşirme programlarını belgelemişim de politikacıları, gençleri, yazarları, gazetecileri, sendikacıları uyandırmışım ve böylece siyasetsizleşmişim, öyle mi ?!
“Onlarca yıllık emek boşunaymış, öyle mi ?!
“Bilmem ki artık ne yapsam?!
“Savaşım yöntemlerinin tarihsel örneklerini belge romanlarla anlatarak, suç mu işlemişim?!
“Araştırmada, incelemeden, çözümlemeden ve yazmadan önce bir merkezden onay mı almalıydık?!
“Ayrıca; yazarak, anlatarak, uyandırmaya çalışanları kim izliyor ve izletiyor da yazanların örgütsüzlüğüne karar veriyor?
“Ya da hangi örgüt, örgütten sayılıyor?
“Örgüt seçerken kimden izin almalıyız?!
“Daha yazacak çok şey var: Ama Türkiye Cumhuriyetini kökten yıkarlarken hiç de zamanı değil!”

Evet bilgilendiriyor, ama bilinçlendirmiyor
Sanırım söylemek istediğimi iyi dile getirememişim. Ahtapotun kollarını anlatan kitapların değerinin inkâr edilemeyeceği o yazıda vurgulanıyordu. Devamla şöyle deniyordu:
“ Bu kitaplar bilgilendiriyor, durumu bütün acıklı yönleriyle ortaya koyuyor. Ama bilinçlendirmiyor.
“Çünkü bilinç, yalnızca fotoğraf çekmez. Bilinç, ahtapotun kollarından kurtulma harekâtını, planını, örgütlenmesini gösterir. Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı öncesi ve sırasında bütün yazdıklarına bakınız, durum saptaması özlüdür, esas odaklanma program, plan ve stratejidedir. Düşmanın ne yaptığından çok, bizim ne yapacağımızı ortaya koyar ve harekatı örgütler.
“Bilmek, yapmak demektir. Bilinç, yapmaya ışık tutar; yoksa dizlerimizi dövmeye ve yakınmaya değil, ağlamaya hiç değil.”

Bilgilendirme ve bilinçlendirme arasındaki fark
Öyle gözüküyor ki, bilgilendirme ve bilinçlendirme arasındaki farkı berraklığa kavuşturmak gerekiyor.
Bilgi, öğrenmek ve anlamakla kazanılır.
Bilinç ise, bilmemin ötesindedir; yapmakla ilgilidir.
İkisinin de bil- kökünden geliyor olması, yanlış anlamalara yol açmıştır.
Bilinç kavramı, şuurun karşılığı olarak türetilmiş ve dilimize yerleşmiş, artık değiştiremeyiz. Ancak yapınç diye türetilse kavramı daha iyi karşılanırdı. Çünkü bilinçte, bilginin yapmaya dönüştürülmesi var.

Gerçeğin yüklediği sorumluluk
Herhangi bir gerçeğin bilincinde olmak, o gerçeğin yüklediği sorumluluğu yerine getirmektir.
Örneğin dünyanın güneş çevresinde döndüğünü biliyoruz. Ülkemizin ahtapotun kollarında olduğunu da değerli araştırmacı ve yazarlarımızdan yıllardır öğreniyoruz. Kendilerine bu bilgilendirmeleri nedeniyle minnettarız.
Ancak ülkemizin ahtapotun kollarında olduğunun bilincinde olmak, bu gerçeği bilmekten farklıdır. Örneğin ABD emperyalistleri ve Tayyip Erdoğanlar da Türkiye’nin ahtapotun kollarında çırpındığını biliyorlar. Hatta bizden daha iyi biliyorlar.

Denektaşı = Örgütlü iş
Bir gerçeğin bilincinde olmak, uygulamada kendini gösteriyor. Biz Türkiye’nin vatanseverleri, ülkemizin ahtapotun kollarından kurtulması için eyleme geçiyorsak, olayın bilincindeyiz demektir.
Bilinç kendisini pratikle, güzel Türkçemizle dile getirirsek işle gösterir. Bu açıdan bilinç, işe yansıtılan bilgidir.
Toplumsal mücadelede ise, bilinç kendisini örgütlü işle, örgütlü eylemle ortaya koyar.

Ahtapotun kollarından bireysel eylemle kurtulamayız
Kuşkusuz ahtapotun kollarında olduğumuzu anlatmak, bu bilginin kitabını yazmak da bir eylemdir. Ancak biz ahtapotun kollarından çıkmak istiyorsak, bunu bireysel eylemlerle başaramayız, örgütlü eyleme geçmek zorundayız. Durumun farkında olduğumuzu gösteren biricik ölçüt, örgütlü mücadeleye girişmektir.
Bu nedenlerle bir araştırmacının veya bilim adamının halka bazı gerçekleri bildirmesi, bilgilendirme eylemidir.
Bilinçlendirme ise, halkın sürece müdahale etmesine ve durumu değiştirmesine örgütlü mücadeleyle önderlik etmektir.
Yanılgı şuradadır:
Halk, biz bilgi verdik diye uyanmaz!
Halk, biz kitap ve makale yazdık diye mücadeleye yönelmez!
Namık Kemal, Mustafa Kemal veya İşçi Partisi örneğinde olduğu gibi, halkın mücadelesinin başına geçmek gerekir.
Halk, ancak ve ancak kendi pratik mücadelesi içinde uyanır ve gerçekleri kavrar. Kitaplar ve bilgilendirmeler, o örgütlü mücadelede işe yarar ve değerini bulur.
Halkı kendi tecrübeleriyle uyandırma dışında bir uyandırma yöntemi yoktur. Uyandırmak, işe önderlik etmekle olur.

Soru yerindedir ve herkes için geçerlidir
Ahtapotun kollarında çırpınmaya devam edecek miyiz sorusu bu açıdan çok yerindedir ve herkes için geçerlidir.
Bilgili kardeşlerimiz, Ahtapotun kollarında olduğumuzu anlatan bin beş yüz seksen dokuz (1589) kitap daha yazabilirler. Kendilerine teşekkürler ederiz. Ama durum değişmez, bu ülke çırpınmaya devam eder. Çünkü halk kendiliğinden eylemlerle bu durumu değiştiremez.
Halkın örgütlü mücadelesine önderlik etme sorumluluğunu hatırlatmak niçin tepkiye yol açıyor?
Ahtapotun kollarını yazmaya devam etmek için mi?
Biz de diyoruz ki, artık ahtapotun kollarından kurtulmak için örgütlü işe katılalım. O zaman kitaplarımız da işte sınanır. Doğruluğu ve yanlışları oraya çıkar.
Örgütlü iş, dernek, sendika veya meslek odasında yapılan çalışma değildir; halkın hükümetini kurmak için siyasal partide örgütlenmektir.