İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek :ABD TÜRKİYE'Yİ ARTIK ERDOĞAN VE GÜL'LE YÖNETEMEZ!

Aydınlık gazetesi yazarı Rafet Ballı, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le gündeme ve geleceğe ilişkin bir yazı dizisine başladı. Bugün bu yazı dizisinin ikincisini milletimizin dikkatine sunuyoruz.


İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’le görüşmenin...

Tarih:

Aydınlık gazetesi yazarı Rafet Ballı, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'le gündeme ve geleceğe ilişkin bir yazı dizisine başladı. Bugün bu yazı dizisinin ikincisini milletimizin dikkatine sunuyoruz.


İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’le görüşmenin ikinci bölümünde, daha çok gerileyen ABD ve Kürt meselesini konuştuk.

‘Kürdistan’ planı çöktü _ PKK’nın özerklik söylemi belli. Ciddiye alıyor musunuz?
Bazı ABD makamları da özerkliği destekleyen demeçler verince, ciddiye almak durumundayız.

_ ABD, bir Kürt özerkliğine niye yatırım yapsın?
Bunun üzerinde düşünmeliyiz. Çünkü ABD’nin “Kürdistan” planı bozguna uğradı. Suriye’yi bölemedi; Irak’ı iki kez işgal etti, bölemedi. İran’a ne zaman saldıracak diye yıllarca konuşuldu. Hiçbir şey yapamadı. Bu d u r u m d a Kürt koridoru artık bir hayal. Akdeniz’e bir Kürt koridoru açılamayınca “Kürdistan” planı çöktü.

ABD’nin parlamenter
seçeneği kalmadı
_ Madem çöktü. Mesele yok. “Özerklik inşa edeceğiz” açıklamalarından niye rahatsız oluyorsunuz?
Büyük olasılıkla, burada önümüzdeki ekonomik deprem koşullarında ortaya çıkacak iktidar sorununa bir cevap hazırlığı var.

_ Nasıl?
Çok açık belirteyim. PKK ateşe sürülüyor.

_ Ne demek?
Ortaya çıkacak vatan krizinde yeni hükümet projeleri gündeme gelecek.

_ “Özerklik” söyleminin bu projelerde rolü ne olacak?
T ü r k i ye’nin yakın geleceğinde derin bir hükümet krizi var. Her kuvvet, kendi hükümetini oluşturmaya bakacak. ABD, Türkiye’yi artık Erdoğan ve Gül’lerle yönetemez. ABD’nin parlamenter yoldan bir başka seçeneği de gözükmüyor. Daha önemlisi, ekonomik kriz sopalı yönetimi çağırır.

_ 12 Eylül-24 Ocak ilişkisi gibi mi?
Aynı ilişki. Fakat şimdi 1980’de değiliz.

_ PKK’nın bir “Amerikancı darbe”de rolü ne olabilir?
Artık bundan sonra bir tek darbe gerekçesi olabilir. O da bölücülük. PKK’nın kentlerdeki kalkışmaları.

ABD, ‘bölmeyi’ askıya aldı
_ Tahliliniz çelişkili gibi. Diyorsunuz ki “ABD artık güçten düştü. ‘Kürdistan’ kuramıyor.
Türkiye’de kendisine bağlı hükümet bulamıyor”. O zaman işler iyi demektir. Niye endişe ediyorsunuz? Niye hâlâ krizden ürküyorsunuz? Hatta şunu söyleyeyim: Yıllardır “Türkiye bölünüyor” diye milleti niye alarma geçirdiniz?
Krizden korkmuyoruz. Yeni bir durum var. Bölgede bölge ülkeleri yararına yeni bir durum oluştu. Bölünme süreci sona erdi. Tek tek bölge ülkelerinin bütünleşme süreci başladı ve ilerliyor. Bu durumda BOP bozguna uğradı. Şimdi bölge ülkelerinin “Büyük Ortadoğu Projesi” geliyor. Buna biz “Batı Asya Birliği” diyoruz. Bu koşullarda, Obama yönetimi daha geri mevzilere çekilmek
zorunda.

_ Yeni bir ABD tanımı yapıyorsunuz. Bunun Türkiye’ye yansıması neler olacak?
Savunmaya çekilen bir ABD’den söz ediyoruz. Saldırı sırası Batı Asya ülkelerinde. ABD’nin baş meselesi, Türkiye’ye belli ödünler vererek Türkiye’deki konumunu korumak.

_ Çok iddialı. ABD, Türkiye’yi bölme projesinden artık vaz mı geçti?
Gelin, ihtiyatlı olmak için, askıya aldı diyelim. Ama ABD artık Türkiye’yi bölemez. İran’ın konumunu dahi kabullenmek zorunda kaldı. Irak’tan çekildi. Irak’ın bütünleşmesini sineye çekiyor. Suriye’de Esad’ı kabullenmeye gidiyor. ABD daha iki yıl önce stratejik olarak Pasifik bölgesinde odaklanacağını ilan etti. Çin ile rekabeti yoğunlaşıyor. Bölgemizde yenilgiye uğradı.

İtirazım var. ABD’nin g e r i l e d i ğ i doğru. Suriye krizinin başında da “ABD geriledi, Pasifik’e gidiyor” tahlilleri yapıyordunuz. Ama bu durum, ABD’nin bölgedeki gerici kuvvetleri kullanarak Suriye’yi yakıp yıkmasına engel olamadı. Dolayısıyla Türkiye üzerindeki emelleri konusunda bu kadar kestirmeci ve sıçramalı tahliller riskli değil mi?
ABD, iki üç yıl önce savunmaya geçti. Suriye’deki harekâtı, savunma içinde bir saldırıydı. Her geri çekiliş savaşarak olur. Daha geri bir mevzide tutunmaya çalışıyor. Şimdi Türkiye’ye odaklanıyor.

_ Daha tehlikeli ya. Bu, Türkiye için riskleri artırmaz mı?
Biz de o nedenle bu yeni konumunu tartışıyoruz. Tayyip Erdoğan’lar marifetiyle yönetemeyeceğine göre, yeni bir iktidar seçeneği üretmek zorunda. Hem de ekonomik kriz koşullarında.

_İşte bir risk daha... Asıl riske giren, ABD. Türkiye’nin önünde sadece ABD’nin hükümet seçeneği yok. Ondan önce Milli Hükümet seçeneği var. ABD’nin telaş nedeni de bu.


‘Seçimlere ABD müdahale etmedi’
_ ABD tahlilleriniz kapsamında tekrar sorayım. Seçime bir ABD müdahalesi oldu mu?
ABD seçimlere müdahale etmedi. Sonuçlara göre tavır almaya yöneldi. Daha önce, 17 Aralık’ta Erdoğan’a karşı F örgütünü kullanarak bir uygulamada bulunduğu açık. Ancak, Gül-Gülen-Kılıçdaroğlu projesi gerçekçi değildi ve tutmadı.

_ “17 Aralık bir uygulamaydı” dediniz. “ABD uygulaması.” Demek ki Washington
seçime müdahale etti?
Evet, ama o senaryo tutmayınca geri durdu. Belki de amaçları Erdoğan’ı tehdit ederek daha sıkı bir denetim altına almaktı. Her proje, uygulama sürecinde değişikliklere uğrayabilir.

_ İkinci itiraz, konuşmanızın başında içerideki “işbirlikçi”lerden söz ettiniz. Kim bunlar? Mesela TÜSİAD mı?
O da var elbette. TÜSİAD bu kez Erdoğan’ın karşısındaydı.

_ El Kaide bahanesiyle Suriye’ye savaş niyetleri bu tabloda nereye oturuyor?
Suriye’ye savaşı konuşmak bile Türkiye dışı etkeni kanıtlıyor. Ama orada bağnaz bir milliyetçiliğin okşanması da var. Bir kısım MHP oyları böyle avlandı.

ABD 12 Mart tezgâhlarsa 9 Mart’ın yolunu açar
Perinçek’in ABD tahlilinin özeti: ABD dünyada geriliyor, bölgemizde yenildi. 2-3 yıldır konuşuluyor. Bu zeminde çıkardığı sonuçlar anlamlı. Bir: Bölgemiz bütünleşmeye gidiyor. İki: “Kürdistan” projesi çöktü. Üç: ABD zaten Türkiye’yi bölme projesini askıya aldı.

Çekincelerim var. Kendisine de söyledim: Aşırı sıçramalı bir tahlil. ABD’nin gerilediği doğru. Çekilme niyeti de. Fakat: Bu, uzun zaman alacağa benziyor. ABD, kendisinin mağlubiyeti üzerine bir Ortadoğu statükosuna razı değil. Sanki bir orta yol arıyor. Bir: Kendi çıkarları belli oranda gözetilmeli.
İki: İsrail’in güvenliği garanti edilmeli.

ABD cephesinin hasar yaratma kapasitesi de küçümsenmemeli. Suriye, Irak, hatta Türkiye’deki
tahribat ortada. Daha ciddi inişler, çıkışlar yaşayacağız. İran, Suriye, Irak ve Lübnan kaynakları hayli temkinli. Perinçek de zaten ihtiyat payı bırakıyor: “Süreç elbette zikzaklı olacak.”

İşçi Partisi lideri, uyarı gibi bir tespit daha yapıyor: ABD’nin Türkiye’de “parlamenter seçeneği gözükmüyor”. Sözü hiç dolaştırmadan yorumluyorum: Bu, “ABD’nin darbeden başka seçeneği kalmadı” demektir.

Öyle midir? Kestirme bir cevap zor. Fakat: Köşede bucakta hafiften dillendirildiğini duyuyorum.
Sorunu daha çok konuşacağız. Şimdiden bir uyarı da ben yapayım: ABD böyle bir maceraya girerse...
Bir 12 Mart tezgâhlamaya kalkarsa... Kendi eliyle 9 Mart’ın yolunu açmış olur.