İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: İTTİHAT TERAKKİ FARKI

Kaç kişi farkında? Genelkurmayın vatan savunması izne mi bağlı. Karar gününün
sorusu. “Darbeciler temizlensin” sloganıyla yaratılan ideolojik iklim. İmdadınıza
yetişen İttihat Terakki devrimciliği. “Uluül emre riayet” kapanı. “Babıâli Baskınları” Asi...

Tarih:

Kaç kişi farkında? Genelkurmayın vatan savunması izne mi bağlı. Karar gününün
sorusu. “Darbeciler temizlensin” sloganıyla yaratılan ideolojik iklim. İmdadınıza
yetişen İttihat Terakki devrimciliği. “Uluül emre riayet” kapanı. “Babıâli Baskınları” Asi
olmak. Türkiye’de demokrasi devrimle kuruldu. En üstün yasa

Türkiye’nin önündeki birinci soru şudur:
ABD’nin emri ve hükümetin kavliyle bölünmeyi kabul ediyor muyuz?
Çünkü Türkiye’yi bölen güç, ABD’dir ve Ankara’daki iktidar sahipleridir.

Kaç kişi farkında?
Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD güdümlü Ergenekon-Balyoz tertibiyle bütünlüğü
koruyacak yaptırım gücünü uygulamada acz içine düşürülmüştür.
Acaba kaç kişi farkında, bugün Ergenekon davasında, doğrudan doğruya
TSK’nin bölücülüğe karşı savaşı yargılanmaktadır. Hem de açık açık. Askerlere
savcıların ve yargıçların sorduğu soruların özeti şudur: Sen vatanı savunan bir
eyleme katıldın mı?
Hiç abartma yok, bütün soruların ekseni budur!

Genelkurmayın vatan savunması izne mi bağlı
Genelkurmay ise yakın bir tarihte şu soruyla karşı karşıya gelecektir: ABD’ye ve
hükümete rağmen, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü savunacak mıyız?
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel aslında bu soruyu millete duyurmuştur;
vatan savunmasının ABD’nin iznine bağlı olduğunu açık açık belirtmiştir.
Dahası, Genelkurmay Başkanı dâhil, komuta kademesi, bir tür esir
durumundadır. Silivri, Hasdal, Hadımköy ve Maltepe kalelerine onlar da
hapsedilmişlerdir.

Karar gününün sorusu
İşte bu koşullarda, Türkiye halkı, Türkiye’nin her kuruluşu ve TSK Komutanları
bir karar gününe gidiyorlar. Deliğe süpürülme yetkisini ABD’ye teslim etmiş olan
iktidar sahipleri, Türkiye’nin bölünmesi kararını ilan ettikleri zaman, bu karara
“demokrasi” ve “hukuk devleti” yalanlarına teslim olarak boyun eğecek misiniz?
Soruyu kısaltarak soralım: Türkiye’nin “demokrasi” adına, “hukuk devleti” adına
bölünmesini kabul ediyor musunuz?
ABD ile gizli sözleşmeler yapmış birkaç çıkarcının kararıyla vatan bütünlüğü ve iç
barıştan vazgeçmeye hazır mısınız?

“Darbeciler temizlensin” sloganıyla yaratılan ideolojik iklim
Sizi bu karara hazır hale getirmek için, AKP iktidarı 10 yıldır her şeyi yaptı.
“Darbecileri temizliyoruz” sloganıyla yürütülen harekât, bugünler içindi.
Geldiğimiz yerde, hâkim sınıflar katında yaratılan ideolojik iklim şudur: Yeter ki,
“Darbeciler temizlensin”, gerekirse vatan bölünsün, Cumhuriyet yıkılsın, millet
dağılsın!
Açık söyleyelim: Türkiye’de Cumhuriyeti yıkan karşıdevrim, “demokrasi”
parolasıyla yürütülüyor. Tıpkı Hitler’in dünyayı “barış” parolasıyla ateşe vermesi gibi.

İmdadınıza yetişen İttihat Terakki devrimciliği
İşte burada imdadınıza İttihat Terakki devrimciliği yetişiyor. Mustafa Kemal
devrimciliği de diyebilirsiniz. Ben özellikle İttihat Terakki devrimciliği kavramını seçtim.
Çünkü düşman, Atatürk Devrimciliğine, İttihat Terakki üzerinden saldırıyor. O zaman
cepheyi orada kuracağız. Bu tür ideolojik ve psikolojik harekâtlara cepheden karşı
koymazsanız, Org. Hilmi Özkök’ün durumuna düşersiniz.

“Uluül emre riayet” kapanı
Org. Özkök’ün durumu şu ilkeyle özetlenebilir: “Uluül emre riayet!” Başka
deyişle, ABD izin vermezse vatanımı savunmam! Ankara’daki iktidar, Türkiye’yi
bölme kararı verdiyse, gözlerimi kapar vazifemi yaparım.”
“Uluül emre riayet” konusunda, Türkiye’nin özgürlükçü aydın geleneği çok açık
ve kesin bir karar vermiştir ve vatan bütünlüğüne, ülke bağımsızlığına kasteden emri
yasal kabul etmemiş ve dinlememiştir.
Bu tarihsel gerçeği dile getirdiğiniz zaman, kimi dostlar, n’apalım yani “Babıâli
Baskını” mı yapalım diyorlar.

“Babıâli Baskınları”
1913 yılı 23 Ocak günü gerçekleşen “Babıâli Baskını” yanlış bir eylem mi?
Babıâli Baskınıyla İttihat Terakki hükümetinin kurulması, bugün Kurtuluş
Savaşımızın üçüncü önemli atağıdır ve demokrasimizi kuran eylemlerdendir.
Birinci atak: Anadolu’da Abdülhamit despotluğuna karşı halk hareketlerinden
sonra genç subayların Balkanlar’da dağa çıkması ve 23 Temmuz 1908’de Hürriyet’in
ilanı.
İkinci atak: Harekât Ordusu’nun 1909 baharında İstanbul’a gelerek 31 Mart
gericiliğini ezmesi ve Sultan Hamit’i tahtından indirmesi.
Üçüncü atak: Babıâli Baskınıyla İttihat Terakki Hükümetinin kurulması, Türk
Ordusunun gençleştirilmesi, bir İnkılâp Ordusu haline getirilmesi, Cihan Savaşı
başlayınca kapitülasyonların kaldırılması ve milli iktisadın yürürlüğe girmesi.
Dördüncü atak: Atatürk’ün “İstanbul’daki Padişah hükümetine ve Müsliminin
Halifesine karşı milleti ve Orduyu isyan ettirmek lazım geliyordu” diyerek “asi olması”
ve 23 Nisan 1920 günü Ankara’da Büyük Millet Meclisi’ni kurması.
Beşinci atak: Meşruiyetini kaybeden iktidara karşı 27 Mayıs Devrimi ve
Türkiye’nin 1961 Anayasasıyla hürriyet ve kalkınma yoluna girmesi.
Tabii bütün bu atakların kökeninde 1876 yılında Mithat Paşa ve Namık
Kemallerin, talebe isyanlarıyla başlayıp Abdülaziz’i tahttan indirerek Meşrutiyet’i ilan
etmeleri var.

Asi olmak
Yakın tarihimize baktığımız zaman, bir tane değil, altı tane önemli devrimci
eylem var.
Demokrasimizin özü, emperyalizme ve Orta Çağ gericiliğine “asi olmak”tır!
Türkiye, bağımsızlık, demokrasi, özgürlük, refah ve uygarlık adına ne yaptıysa
devrimlerle yapmıştır.

Türkiye’de demokrasi devrimle kuruldu
Org. Başbuğ, Genelkurmay Başkanı görevini teslim aldığı 28 Ağustos 2008
günü, şu önemli saptamayı vurgulamıştı:
“Türkiye, devrimle kuruldu ve geliştirildi. Türk Silahlı Kuvvetleri, o devrimin
kollanması ve korunmasında taraftır ve görevlidir.”
Bu cümle Anayasaya konacak değerdedir ve konacaktır.
Komuta kademesi, “Uluül emre riayet” kuyusuna düşer ve vatanın birliğinden
vazgeçerse, Türkiye yine devrimci çözümünü bulur, hiç merak etmeyin.
Türkiye devrimle kurulmuştur.
Türkiye’de demokrasi devrimlerle kurulmuştur.
Vatanı da demokrasiyi de var etmek için, her çare tükenirse yine “devrim”
çaresi vardır.
Komuta kademesi ABD ile birleşirse, darbe yapar; halk ile birleşirse devrime
katılır.
Ordu ABD’nin denetiminde olursa, devrim olanaksız olur.

En üstün yasa
Her gün yatıp kalkıp karşıdevrim bedduası yapsalar, yine devrimin elinden
kurtulamazlar.
Bu, bütün yasaların üstündeki yasadır.
Yazın bunu bir kenara!