Siz hiç kendisinden ikide bir “TC Başbakanı” diye söz eden bir TC Başbakanı hatırlıyor musunuz?
Başbakan olduğuna kendisi de inanmıyor.
Doğrudur, CIA Tarikat Şeyhi Hikmetyar’ın dizinin dibinden kalkıp TC Başbakanı olunmaz.
Beysbol sopasına itaat kültürü
O ruh halini, o kişiliği iyi anlamalı, o ezikliği, o bağlanmışlığı, o boyun eğmişliği!
Şiddete itaat, yalnız bir ruh hali değil, bir kültürdür. Cumhuriyet karşıtlığı, Atatürk’e kin, saltanat düşkünlüğü, hep o kültürün dışa vurumudur.
O kültürün siyasete yansıması, deliğe süpürülme yetkisinin Atlantik Sultanına teslim edilmesidir. Hikmetyar’ın dizinin dibindeki makam değişmemiştir. Fotoğraf hâlâ aynı fotoğraftır.
Hikmetyar’ın dizinin dibinde alınan terbiye, beysbol sopasına itaatin de kaynağıdır.
Ortaçağın itaat kültürü, sultan taslakları ve diktatör müsveddeleri üretir.
Hikmetyar’ın dizinin dibindeki “vizyon”
Bunları niçin hatırlatıyoruz?
Gazetelerde ve beyaz cam gevezeliklerinde, Hikmetyar’ın dizinin dibindeki kimsenin derin hesaplarından, şeytana pabucunu ters giydiren projelerinden söz ediliyor.
Hangi hesap, hangi birikim? Bunlar boş laflar!
Kişiliği, zekâsı, kendisine saygısı olan bir Cumhuriyet yurttaşı, Hikmetyar’ın dizinin dibine oturmaz ve beysbol sopasıyla yönetilmezdi.
Halk ayaklanması daveti kabul etti
Haziran Ayaklanması, BOP Eşbaşkanının çapsızlığını, bilgisizliğini ve bütün karakter zayıflığını ortaya çıkarmıştır.
Her aşamadaki tepkileri hesapsızdır, şaşkıncadır, şiddete itaat kültürünün çılgınlıklarıdır.
15-16 Haziran gecesi halk hareketi, halk ayaklanmasına dönüştü.
Onlar, her hamleleriyle halk ayaklanmasını davet ettiler [Buradan eski koğuş arkadaşım SAT komutanı Levent Bektaş’a selam gönderiyorum, ameliyatının başarılı geçmesine sevindim].
AKP iktidarının tükenişi
Evet, halk ayaklanması gelmiştir. Bunun anlamı, AKP iktidarının sonu gelmiştir.
Polisin halk ayaklanmasına uygulaması, “müdahale” falan değil, saldırıdır. Gazete ve televizyonlar, İçişleri Bakanı ağzıyla “müdahale” demeye devam etseler de olay, polis saldırısıdır.
İktidar sahipleri polisi halkın üzerine saldırtmaktadır. Bütün diktatörlerin ve diktatörlüğe özenenlerin son çareleri şiddettir ve şiddettir. Bu basit olayı, çetrefil tahlillerle karmaşıklaştırmanın ne anlamı var!
Jandarma mı kurtaracak!
Diktatörlük heveslisi, halkın üzerine jandarmayı da sürmeye kalktı. Bu, onun bittiğinin en açık belirimidir. Üç kuşak komutanlarını zindanlara tıktığı jandarma, şimdi onu kurtaracak!
Jandarma Genel Komutanı Org. Bekir Kalyoncu bile gülüyordur bu duruma!
Yakında Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül ikilisini kurtarmak için “Derhal sıkıyönetim” önerileri de piyasaya sürülür. Belki bu yazı yayımlanana kadar seslendirilecektir.
Çaresizdirler!
Türk milleti itaat makamından anlaşılamaz
15 Haziran 2013, halk hareketinin dönüm noktasıydı. Mücadeleye devam kararının ne kadar yerinde olduğu artık apaçık ortadadır.
O karar üzerine Abdullah Gül-Kılıçdaroğlu ikilisi, “Eve dönün” çağrıları yaptılar. Ama görüyorsunuz o çağrıları dinleyecek bir halk yok!
Sistemin efendileri sandılar ki, elbirliğiyle yalnızlaştırdıkları hareketi bir hamlede bastırır ve Kazlıçeşme Meydanı’na zafer taklarından geçerek giderler.
Ancak köşeye sıkıştırdıklarını sandıkları halk hareketinin cevabı ayaklanma oldu.
Halkın devrimci şairi hangi makamda?
Anlayamadılar bu olayı. Çünkü şu büyük Türk milleti Hikmetyar’ın dizinin dibindeki itaat makamından anlaşılamaz!
Anlayabilmek için, şair Hüseyin Haydar’ın İsyan Makamı’nda olacaksınız.
Hüseyin Haydar İsyan Makamı’nı yayınladıktan üç gün sonra halk isyanı başladı. Demek ki şair halkın hangi makama ilerlediğini biliyordu.
Artık halkın makamı, isyandır.
Artık bütün sazlar isyan makamında çalacaktır. Ve bütün orkestralar!
Artık saltanat düşkünleri için, yalnız çırpınış makamı vardır ve onlar yalnız çırpınış makamında kâh bağıracak, kâh sızlanacaklardır.
Sonları gözükmüştür.
Makamları yıkılmak olacaktır!